Korkularla yüzleşmek

Günümüzde hareketleri kusursuz yapabilen robotlar üretilmiş durumda ancak onlar insan aklı tarafından programlanıyor, yani bizim kontrolümüzde: Şimdilik!

Korkularla yüzleşmek
19 Aralık 2021 - 21:52

Bilim, insanın doğayı anlamlandırma çabasıdır.

Zaman içinde bu çabalar karşılıksız kalmadı, insan aklı bulunduğu gerçekliği anlamak adına objektif kriterlere dayalı akılcı çözümler üretti ve inanılmaz bir evren modeli yarattı. Ancak çok fazla değişken içeren karmaşık sistemlere anlam kazandırmak çok kolay değildi. Teknolojinin katkısıyla birçok karmaşık sistem zamanla daha anlaşılır oldu.

Ancak, yaşam bilmecesi hâlâ bir anlam kazanabilmiş değil.

Artık çok akıllı makinelerimiz var; onlarla çok daha karmaşık sistemlerin matematiğini anlıyor ve çözüm üretebiliyoruz. Bilimsel araştırmaların geleceği, artık bu akıllı makinelere bağımlı.

Bu akıllı makineler, matematik dışında da insana büyük ayrıcalıklar sunuyor; insan gücünün yerini alarak zor işleri yapıyor, insanın ulaşamayacağı yerlere ulaşabiliyor. Hemen her sektörde bu akıllı güce ihtiyacımız var. Robotlar, bu ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere geliştirilmiş, biyolojik yapımız nedeniyle bizlerin yapamayacağı zor işleri yapmak ve bize hizmet için hareket kazandırılmış akıllı makineler.

Ayrıca, akıllı makineler ekip çalışmasında bizlerden çok daha iyiler, çok daha iyi işbirliği yapıyorlar. Örneğin, trafik ışıkları, birbiri ile iletişim kuruyor, talimatları dikkatle uyguluyor ve trafiği rahatlatıyorlar. Bunun için sensörleri var, birbirlerinin zihnini okuyabiliyor ve bilgi paylaşıyorlar. Kabul edelim, ekip çalışmasında tartışmasız bizlerden çok daha iyiler.

Robotlar insan evriminin geleceği mi? Bir gün tamamıyla kendi başına hareket eden makineler üretebilir miyiz? Ürettik diyelim, nasıl bir dünya bizi bekliyor?

Bazı soruların yanıtını teknoloji veriyor, diğerleri ise bilinçle ilgili, bilincin gerçekte ne olduğu ise oldukça tartışmalı bir konu.

Hareket-zihin uyumu: Koordinasyon

Bilinç varlığın kendisini, çevresini, çevresinde olan biteni tanıma, algılama, kavrama, farkındalık geliştirme yetisi olarak tanımlanıyor; tümüyle bir zihinsel aktivite.

Bu zihinsel aktiviteyi üreten beyin ancak bu aktiviteler duyularla gelen iletilerle oluşuyor. Zihnimizin bir diğer önemli özelliği de hareket kazandırma yeteneği, bu yeteneğimizin zamanla ve öğrenerek geliştirilebilmesi demek. Araba veya bisiklet kullanma becerisi kazanmak veya yüzme öğrenmek ve bu yetileri geliştirmek de zihinsel aktivitedir ve farkındalığımızı artıran özelliklerdir. Buna koordinasyon diyoruz; beyin ile diğer organlar arasında kurulan uyum olarak tanımlı bir özellik.

Hareket yeteneği öğrenmeyi pekiştiriyor, bilgiyi hafızayı almayı kolaylaştırıyor, bir anlamda hareket olmadan veya desteklenmeden tek başına bilinç yani farkındalık geliştirme yetersiz kalıyor.

Koordinasyon dediğimiz şey, beynin en karmaşık hareketleri bile bir tür matematiksel modele uygun olarak hesaplaması ve hareketi yönlendirmesidir. Doğru kararlar dediğimizde kastedilen şey belirsizliğin iyi hesaplanabilmesine bağlı. İnsan beyni nasıl oluyor da anlık olarak olasılıkları hesaplayabiliyor ve doğru kararlar üretebiliyor? Ve bu kararları anında ilgili organlara ileterek hareketi sağlıyor ve yönlendiriyor?

Bir futbol oyununu düşünün; kaleci gelen topa bakıyor, topun geliş şekline ve hızına göre hareketi algılıyor, hesap yapıyor, tüm olasılıkları değerlendiriyor, diğer oyuncuların pozisyonlarını ve hareketlerini de hesaba katarak nereye zıplayacağına karar veriyor. Oyuncunun beyni tüm bunları otomatik olarak yapıyor ve bilgi, eş zamanlı olarak veya bizim algılayamayacağımız kadar kısa bir sürede hareket organlarına ulaşıyor ve oyuncu hareketini tamamlıyor. Görüldüğü gibi burada zaman da önemli bir parametre.

Beynin Bayes teoremini kullandığını varsayalım; bu durumda "beyin nasıl oluyor da tüm bu olasılık hesaplamalarını yapıp doğru hareketi oluşturuyor" sorusunun yanıtını vermek zor, ama yapıyor.

Duyular bir tür sensör gibi, aynı şekilde vücudumuz da bir GPS ağı ile örülmüş; bakmanıza gerek kalmadan beyniniz size ayak parmağınızın nerede olduğu bilgisini veriyor ve otomatik olarak ona uzanabiliyorsunuz.

Hatırlarsanız, yapay zekâ (AI) ve bilinç üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Amerikalı felsefeci Daniel Clement Dennet, beyinlerimizin nöron olarak adlandırılan milyarlarca mini "robot"tan oluştuğunu, zihinsel aktivitelerin de bu nöron denilen minik robotların ürünü olduğunu ileri sürer. Ona göre insan vücudu, robotların oluşturduğu bir biyolojik sistemden öte bir şey değildir.

Hareketli akıllı sistemler: Robotlar

Bu anlamda yapay zekanın işlevi, beyinde gerçekleşen zihinsel aktivitelerin karşılığı gibi duruyor. Yani, yapay zeka, beynin otomatik yaptığı tüm hesapları aynı hızla, belki de daha hızlı ve çok daha doğru yapabiliyor. Artık bütün sorun, bu zihinsel aktiviteleri hareketle birleştirmek.

Ancak bu da sorun değil. Önce hareketin analizi yapılıp hareket serilerinin algoritmaları alt programlar olarak oluşturuluyor, sonra hareketin tümü için bir üst programlama yapılıyor.

Günümüzde hareketleri kusursuz yapabilen robotlar üretilmiş durumda ancak onlar insan aklı tarafından programlanıyor, yani bizim kontrolümüzde: Şimdilik!

Akıllı makinelerin hareketlenerek farkındalık kazanması da çok uzak bir olasılık değil. Beraberinde yasal ve etik sorunlar da tartışılmaya başlandı. Algoritmaları insan tarafından yazılsa da kararlar üretme ve uygulama kapasitesine sahipler. Şimdilerde kullanımda olan insansız otomobillerin kaza yapması gibi sorunların çözümü için yasal düzenlemeler gerekiyor. Yalnızca otomobiller değil, yakın gelecekte çok daha fazla robot sistemle baş başa olacağız; ameliyatları onlar yapacak, uzaktan muayene ve tedavi de belki onlara emanet.

Peki hak arama nasıl olacak, yasal ve etik süreçler nasıl düzenlenecek? Kaygılar genel olarak bu yönde.

Yapay zekanın insan için kendi başına bir tehdit oluşturması, bir bilince sahip olması ile mümkün deniyorsa da, bu konuda da bir görüş birliği yok. Bu sorun, en azından bugünün sorunu değil, ama gelecekte olmayacağı anlamına gelmiyor.

Bugünün koşullarında robot efendilerimiz için endişelenmemize gerek yok, şimdilerde onlar bizim vazgeçilmez yardımcılarımız. Onların yardımı ile okyanus diplerine dalıp ulaşamadığımız kutup noktalarına ulaşacak, bir türlü çıkamadığımız Güneş Sistemi'nden çıkarak uzayın derinliklerini keşfe gideceğiz.

Keşfedeceğimiz daha çok şey var, belki de geleceğimiz onların evrimsel sürecinin nerede duracağına bağlıdır, kim bilir!
Güneç Kıyak

T24 Haftalık Yazarı

Güneç Kıyak

[email protected]



Kaynakça


YORUMLAR

  • 0 Yorum