Ne yaptık da Allah bizi evinden kovdu?

Biz inananlar için her olayın (ki, bu olay veya olaylar ister nimet, ister musibet babında olsun) hem maddi, hem de manevi yönü vardır.

Ne yaptık da Allah bizi evinden kovdu?
28 Mart 2020 - 10:06 - Güncelleme: 28 Mart 2020 - 14:02
Hele hele bizler hayata, 'ayağına taş takılsa kalbini kontrol et' mantığıyla bakan, bakmaya çalışan, yaşadığımız bir olayın bizi, Allah'a yaklaştırıyorsa nimet, uzaklaştırıyorsa musibet olarak algılayan insanlarız. 

Evet, bir salgın çıktı ve dünyayı adeta kontrol altına aldı. Herkes bir çırpınış içerisinde, arayış içerisinde. Bu salgını kontrol altına almaya çalışıyorlar, deva arıyorlar. Halklarını kontrol altında tutmaya, ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. 

Maddi anlamda alınması gereken tedbir ve önlemleri bazı ülkeler tam anlamıyla yerine getirirken bazıları da çok geriden takip ediyorlar. Bu geri kalmışlığın faturalarını ise haber bültenlerinde ölü ve vaka sayısı olarak izliyoruz.

Ülkemizde de bu salgına karşı hükümet tedbirler açıkladı. Ama tedbirlerin geç kalınmışlığı, yetersizliği ve birçok başlığın konuyla alakasızlığı malumunuz. 

Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanı, 'sabır ve dua' telkininde de bulundu ve talimatla cami hoparlörlerinden dualar yankılanmaya başladı. 

Tabii ki olması gerekiyor, tabii ki yapılması gerekiyor. Çünkü sabır ve dua müminlerin en etkili silahlarındandır.

Ama başta da dediğim gibi başımıza gelen olayların maddi boyutu olduğu gibi manevi boyutları da vardır. 

Hoparlör dualarına âmin, demeden önce başta bu telkin ve talimat sahipleri olmak üzere hepimiz; Acaba biz ne yaptık ki veya neleri yapmadık ki Allah (c.c) bu belayı bizlere musallat etti, diye bir nefis muhasebesi yapmamız gerek. Öyle değil mi?

Bir İmam bu muhasebeyi yaptı. Videosu sosyal medyada dolaşıyor. Cemaat yere bakıyor, herkesin gözü yaşlı. Ha! Bu İmam, Diyanet'te görevli değil. Görevli olsaydı şimdi çoktan açığa alınmıştı. Ülkemiz vatandaşı da değil. Bir zenci kardeşimiz. Bakın ne diyor?

"Ne şiddetli bir hüzün var bugün aramızda. Tüm mescitler (camiler) bomboş. Bizlerin mescitleri bomboş kalmış.

Ne yaptık biz? Ki, Allah (c.c) bizleri mescitlerden kovdu? Ne yaptık da Allah, bizleri koptu? 

Dün, Peygamber Mescidinin kapılarını kapattılar. Ne yaptık da Allah (c.c) bizi, Peygamber mescidinden kovdu.

Söyleyin bana! Ne yaptık da Allah, Mescid-i Haram'dan kovdu?

Söyleyin ey insanlar! Neler yaptık ki, Allah bizleri, evinden kovdu?

Gelinde aynada bir anlık kendi yüzlerimize bakalım!

Koronadan önce hak yiyen bizler değil miydik?

Biz değil miydik Koronadan evvel bankalarda faiz için izdihama giren! 

Fakat bugün ağlıyor, sızlanıyoruz mescitler kapatıldığı için. 

Ağlayıp, sızlanıyoruz. Çünkü Allah'ın evlerinin kapıları yüzlerimize kapanmıştır.

Bu kapılar yüzümüze kapandı. Çünkü bu vebadan önce aramızda kin vebası, haksızlık vebası, ihanet vebası, günahkârlık vebası vardı. Söyleyin ne için?

Veba (Korona) bitecek. Sonra biz eski halimize geri döneceğiz. Şairin dediği gibi 'O'na dua ediyoruz denizin ortasında gemimizi karaya çıkarsın, diye. Karaya varınca da isyan ediyoruz." 

Evet, geminin karaya çıkacağı kesindir. Peki, karaya çıkınca Türkiye farklı bir Türkiye mi olacak? İktidar farklı bir iktidar mı olacak? Muhalefet farklı bir muhalefet mi olacak? Diyanet ve diğerleri farklı mı olacak?

Hiç zannetmiyorum. Çünkü bu ilk bela değil milletin başına gelen. Bilmem kaçınca bela. Ama ne millet kendini düzeltme gayretine girdi, ne de milleti-devleti yönetenler!

Kul hakkı, yetim hakkı yenmeye devam ediyor. Miskinler, fakirler gözetilmiyor. Fuhuş, cinayet, hırsızlık her tarafı sarmış vaziyette. Faiz çoktan resmileştirildi zaten. Allah'ın hükümleri karşısına hükümler konmaya, Allah'ın dinine müdahale edilmeye kalkışılıyor. Adam kollama, kayırma, rüşvet, ihaleye fesat vs. sıradanlaşmış vaziyette. İnkâr, küfür, cinsel sapıklık, taciz, tecavüz bu toplumun gerçeği! 

Hülasa yazılacak o kadar başlık var ki, kitap olur.

Hoparlör dualarının siyasi boyutuna girmek istemiyorum. Yalnız bu dualara 'âmin' demeden önce Ra'da Suresi 11. Ayeti çok iyi anlamamız lazımdır, diye düşünüyorum.

Yüce Allah buyuruyor ki; "Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez."

Dua varlıkta ve yoklukta, darlıkta ve bollukta, hüzünde ve neşede kulun nefsine ve şeytana bayrak açarak Rabbinin önünde eğilmesidir. Rabbine hamdını, şükrünü, sabrını sunmasıdır. 

İnsan olmanın değeridir dua. Şöyle ki ayette; "De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin? (Furkan, 77)


Akın Aydın

akinaydin @ yenimesaj.com.tr

YORUMLAR

  • 0 Yorum