Öğrenciler, 'öğretmenime dokunma' diyor

Onlara ‘proje okul’ deniyor. Türkiye’nin en başarılı liseleri. Şimdi o liselerde okuyan öğrenciler ayakta. Milli Eğitim Bakanlığı bu okullardaki yüzlerce öğretmeni, liyakatlerini hiçe sayarak başka yerlere atadı.

Öğrenciler, 'öğretmenime dokunma' diyor
14 Nisan 2025 - 09:32

 


İpek Özbey
Kocaeli’den Elazığ’a, İstanbul’dan İzmir’e...

Okullara bakın ne olur!

Kadıköy AnadoluKabataş ErkekŞehremini AnadoluÇanakkale Fen Lisesi, daha birçoğu...

Bir öğretmen sosyal medyada paylaşıyor, “Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nden ben de dahil 33 öğretmen kadrosuz bırakıldı. Bizi seven, isteyen öğrencilerimizle birlikte olmanın sonsuz mutluluğu içindeyiz...”

Kadıköy Anadolu öğrencileri “Maarif susacak mı sandınız” diyor.

 Yeter artık!

Bu çocuklar bizim geleceğimiz...

Milletin çocuğu neredeyse uzaya yol yapacak, siz bizimkilerin önüne ölmüş anne maketi koyup, başında ağıt yaktırdınız...

ÇEDES projesi kapsamında camii temizlettiniz.

Okulları imam hatipe çevirdiniz.

Tarikatlara, cemaatlere sivil toplum dediniz.

Millet evladını iyi bir okulda okutmak için varını, yoğunu satmaya, yetmiyorsa yurt dışına çıkmaya başladı.

Eğitimi, arka bahçeniz yapmaya devam ediyorsunuz.

Orası bilim yuvası...

Bu arada eğitim sendikalarına göre, bu başka okullara gönderilen öğretmenler var ya, onlar muhalifmiş.

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptı eylemini, “Proje okullarına yapılan atamalar proje okulları üzerinden bir yıkım ve işgal projesidir. Proje okullarına yapılan atamalar yeni bir paralel yapılanmadır ve başı da Yusuf Tekin'dir.  Siyasi sadakat, bilimsel liyakatin önüne geçmiştir. Bu atamaların derhal iptal edilmesi için tüm eğitim emekçilerini ve halkımızı bu yeni paralel yapı ile mücadele etmeye çağırıyorum” dedi.

Eylemlerin bugün devam edeceği belirtiliyor.

Sadece öğrenciler değil, veliler de, “Eğitimin niteliğini daha fazla düşürmeyin, çocukların gelecekleriyle oynamayın” diye isyan ediyor.

Duyan var mı?

İklim hepimizin içinde değişir, Akdeniz olur bir gün

Bugün ‘Apolitik’ soruları CHP Isparta Milletvekili Yalım Halıcı yanıtladı.

 - Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Güne başlarken yarım saat yürüyüş yaparım. Bir yarım saat de mutlaka kitap veya gündeme dair makaleler okurum. İnsanın kendini tekrar etmesini engellemenin ve körelmemenin panzehri mutlaka okumak.

- En son hangi kitabı okudunuz?

Naval Ravikant’tan ‘Bilgenin Güncesi.’

- En son hangi filmi izlediniz?

‘Dune’ filmini izledim. “Mitsel ve distopik bir evrende insan davranışları nasıl değişir? İnsanlık hangi şartlar ve zorluklara kadar uyum sağlayabilir?” soruları ilgimi çekmiştir hep. Aslında dünün distopya ve bilim kurguları yarının insanlık gerçeği olabiliyor. Bunu sadece ‘Dune’ filmi için değil; birçok kitap ve film için söyleyebilirim. Mesela George Orwell 1984. İlk yazıldığında olmaz denen bugünün gerçeği olabiliyor. Tanıdık geldi mi?

- En sevdiğiniz ses ne sesi?

Dalga ve su sesini çok severim.

- En çok dinlediğiniz üç şarkı?

Sıla ve Mabel Matiz’den ‘Muhbir’, Ed Sheeran’dan ‘I See Fire’, Koray Avcı’dan ‘Aşk Sana Benzer.’

- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?

Sezen Aksu: Gülümse... Hem hep ağır üzüntüler yaşamak zorunda bırakılan, ülkesine hem küskün ama hem de âşık insanlarla dolu değil mi ülkemiz? Biz de bazen öyle olmuyor muyuz? Bütün bunlar olurken bir yandan da umudu hiç kaybetmeyen koca bir insana benzetirim Türkiye’yi. Kim bilir? İklim hepimizin içinde değişir, Akdeniz olur bir gün...

- Aşka inanır mısınız?

Evet, kesinlikle inanırım...

- Kırmızı çizginiz nedir?

Atatürk ve Cumhuriyet’tir. Nokta! Elbette düşünceler, görüşler farklı olacak. Bunu ifade edenler de kendi dünyalarını katacak ama ortak paydamız ve rejimimiz olan Atatürk ve Cumhuriyet’ten asla taviz vermem.

- En sevdiğiniz yemek?

Taze fasulye.

Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Hayır yok.

- Sizi ne heyecanlandırır?

Tatile gitmek, yeni yerler görmek ve yolculuk hazırlığı. İnsan yeni öğrendikleriyle, keşifleriyle hem kendisini hem daha iyi tanıyor, özüne daha fazla yaklaşıyor; hem de olumlu anlamda değişiyor. İşte bu da bir yol aslında. Bazen yolun kendisi, varılacak yerden daha fazla insanın içine işliyor.

- Yağmur mu, güneş mi?

Güneş. Akdeniz bölgesi insanı olduğumdan olabilir...

- Güz mü, ilkbahar mı?

İlkbahar. Bana yeşeren yeni umutları hatırlatıyor.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

İyi niyetin suiistimal edilmesi. Aşırı egolar ve sinsi kişilikler. Bu tipteki insanlardan asla hoşlanmam.

- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

Kendime söylerdim herhalde... “Biran önce daha fazla kitap okumaya başla” derdim. “Hayatın hızı ve içinde bulunduğumuz koşulların her an değişimi yüzünden kaçırdığımız güzel anları arttır” diye de uyarırdım.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Eşim ve çocuklarımla sakin bir yerlere gidip vakit geçiririm.

- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Kendim olmak isterdim. Kendi en iyi halimi oluşturmak için daha erken okumaya başlamak isterdim.

- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

Maalesef... Ama bu aralar handpan edindim. Beni rahatlatıyor, onu çalmayı öğreniyorum.

- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

Eğer sağlıkla yaşayabileceksem bir asır yaşamak isterim...

FOTOĞRAF DEYİNCE AKLIMA ALİ GELİR

Foto Muhabiri Ali Öz, Son 30 yılda İstanbul’da çektiği bale ve dans fotoğraflarını sergiliyor. 1983 yılından bu yana yerli ve yabancı dans topluluklarının performans görüntülerinin yer aldığı zengin arşivinden yaklaşık 60 fotoğraf Üsküdar Belediyesi tarafından Nevmekan Sahil Galeri’de 15 Nisan 14 Mayıs tarihleri arasında görülebilir.

Sergide, Moskova Klasik Devlet Balesi, Bejart Ballet Laussanne, Bolşoy Tiyatrosu Bale Grubu, Moskova Klasik Balesi, St. Petersburg Bale Topluluğu, Çin Ulusal Devlet Balesi, Kiev Balesi gibi yaklaşık 50 ülkenin bale gruplarından seçilen örneklerin yanısıra İstanbul Devlet Opera Balesi ve modern dans toplulukları Zeynep Tanbay ve Beyhan Murphy’den de örnekler yer alıyor.

Türkiye’deki sahne sanatları içerisinde belki de görsel zenginliği en fazla olan dansa dair az sayıda görsel belge bulunduğunu söyleyen Ali Öz, aslında haber fotoğrafları çeken bir foto muhabiri. Ancak bilinmeyen bir yönüyle çıktı karşımıza bu kez. İstanbul’a gelen dünyanın en ünlü yerli, yabancı bale ve modern dans gruplarını fotoğraflamasının nedenini bakın nasıl açıklıyor: “Hem Türkiye’de dansın gelişimini saptamak hem de mesleğimin özelliğinden gelen sert yanımı törpülemek için.

Bir yanda sıcak olayları, haberleri takip ederken diğer yanda estetik yanı ağır basan dans, bale fotoğrafı çekmek ruhumu daima dinlendiren bir uğraş oldu.”

Sevgili Ali Öz’ün sergisini mutlaka görmelisiniz.
İPEK ÖZBEY


YORUMLAR

  • 0 Yorum