Sorular harekatın sonrasında yatıyor

Biz IŞİD’lileri neden almak “zorundayız”?.. Neden Avrupalılar almıyor?.. Trump neden Avrupaya “bunları alın” demiyor?..

Sorular harekatın sonrasında yatıyor
10 Ekim 2019 - 10:43 - Güncelleme: 10 Ekim 2019 - 17:39
Fırat’ın Doğusuna harekatın başladığı şu saatlerde, tarihe dönmek her zaman öğreticidir. Hele de, artık ne yapacağını kestiremediğimiz Amerika ile şu yaşadığımız günlerde...

25 Temmuz 1990, Amerika’nın Bağdat Büyükelçisi Glapsie Irak Diktatörü Saddam ile görüştükten sonra, aynı gün Washington’a Dışişleri Bakanına bir kripto gönderiyor. “Saddam’ın Başkan Bush’a Dostluk Mesajı” başlıklı kriptoda, Büyükelçi görüşmeyi aktarıyor. Buna göre:

Saddam Hüseyin “Kuveyt dahil, bazı Arap ülkelerinin politikaları sonucunda biz Irak olarak zarara uğradık” diye söze giriyor. Büyükelçi “Irak’ın Kuveyt sınırına askeri yığınağını” hatırlatıyor, “planınız nedir” diye soruyor.

Saddam, Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek’in çabalarını anlatıyor, Kuveyt yetkililerinin en geç 30 Temmuz’da Bağdat’a geleceklerini belirterek, Mübarek’e “o güne kadar bir şey olmaz” dediğini aktarıyor. Kuveyt’in kendisine ödün vereceğini umut ettiğini ekliyor.

Glapsie “bu güzel haberi duymaktan memnun oldum” deyince, Saddam “Başkan Bush’a sıcak duygularımı iletiniz” karşılığını veriyor.

Ve ardından Büyükelçinin, Irak’ın Kuveyt’i işgaline Amerika’nın ses çıkarmayacağı biçiminde yorumlanan, Saddam’a söylediği o ünlü cümlesi geliyor:

“Ben yirmi yıl önce Kuveyt’te görev yaptım. O zaman da, şimdi olduğu gibi, biz Araplar arası anlaşmazlıklarda hiç taraf olmadık, Amerika Birleşik Devletleri bu yönde bir politika geliştirmemiştir”.

Saddam Büyükelçiden bu cümleyi duyunca rahatlıyor, “Amerika, bizim Kuveyt işgaline karışmayacak” diye düşünüyor, madem “taraf olmayacak” o zaman bildiğini okuyor.

Bu görüşmeden bir hafta sonra, 2 Ağustos’ta Kuveyt’e saldırıyor.

“Mağdurun yanındayız”



Saddam Kuveyt’i işgal ediyor. Amerika, Kuveyt’ten sonra Saddam’ın Suudi Arabistan’a saldırmayı düşündüğünü öne sürerek, Suudi Arabistan’ı korumak üzere oraya asker gönderiyor.

Aynı anda Başkan George Bush Kuveyt işgalini kastederek, “mağdurun yanındayız” açıklamasını yapıyor.

Birleşmiş Milletler’de dizi dizi toplantı, Orta Doğu ülkelerine kim bilir kaç kez Savunma ve Dışişleri Bakanlarını göndermek filan derken, 2003’te Amerika Saddam’ı devirmek üzere Irak’a saldırıyor. Malum, Irak Savaşı ve aradan geçen on altı yıla rağmen, istikrara bir türlü kavuşamayan Irak...

Gü-ve-nil-mez



Neden bu tarihi hatırlatma?..

Amerika’ya gü-ve-nil-mez!..

“Bana ne, ben karışmam” dediği savaşta, üç gün sonra Irak’ı düşman belliyor ve Irak’ı işgal ediyor.

Bugün Türkiye’nin Fırat’ın Doğusuna başlattığı askeri harekata karşı, Trump’ın saat başı değişen ve birbiriyle çelişen açıklamaları bu güvenilmezliğin birer kanıtı.

Bir gün “Amerikan askerlerini çekiyorum”, ertesi gün “Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederim”, bir kaç saat sonra “Türkiye bizim ekonomik partnerimiz, 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Beyaz Saray’da bekliyorum”, sonra yine ters bir açıklama ve dün “Türkiye, Avrupa’nın dönmesine izin vermediği IŞİD’ileri devralmak zorunda” garabeti.

Evet, Trump’ın psikolojisi bozuk, ne yaptığını bilmiyor ve Amerikan iç kamu oyu ile Pentagon ve Dışişlerinin baskısı karşısında sürekli tavır değiştiriyor ama, iş artık bu sınırları çoktan aşıyor.

Biz IŞİD’lileri neden almak “zorundayız”?.. Neden Avrupalılar almıyor?.. Trump neden Avrupaya “bunları alın” demiyor?..

Biz Fırat’ın doğusuna harekâtı başlatıyoruz, bu satırlar yazıldığı saatte, Trump ya da Amerika’nın bize karşı tavrı ne olacak?.. Onu bilmiyoruz.

Macron rezaleti



Burada baş döndürücü belirsizlik yaşanırken, Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Macron skandal bir görüşme yapıyor.

YPG / PKK’nın Paris’teki temsilcisini kabul ederek, “YPG / PKK ile dayanışma içinde olduklarını” ilan ediyor.

Nereden baksanız, Türkiye’ye karşı hasmane bir cephe var.

Bunlar yetmiyormuş gibi, ikide bir karşımıza çıkan “bizim Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramamıza” duyulan tepkiler...Herkes arıyor, Türkiye aradı mı, yine Amerika başta, hem de ABD Dışişleri Bakanının ağzından yükselen protesto, ertesinde Kahire’de bir araya gelen Mısır, Yunanistan, Kıbrıs Rum liderlerinin benzer tepkileri...

Tayip Erdoğan attığı tweet ile dün “Fırat’ın doğusuna harekâtı başladığını” duyuruyor.

Daha önce defalarca sınır ötesi harekatlara benzemeyen bir harekat...

Harekatın başarılı olacağına kuşku yok, asıl sonrası...

***

Zorunlu bir not:

İki gün önce MHP ile ilgili yazdığım yazıya, medyada yayınlanan MHP aleyhindeki yazı ve haberlere aynı tepkiyi gösteren Semih Yalçın adında bir adam bu kez de benim hakkımda ileri geri sözler söylemiş. Terbiye sınırlarını bilmeyen bu adam, yazılara içerik açısından yanıt vermek yerine, her açıklamasında olduğu gibi, yine saldırgan üslubunu kullanmış.  Kamuoyu o üsluptan vazgeçmeyen bu adamı çoktan mahkûm etmiş durumda, farkında değil. Söylediklerini kendisine iade ederken, bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. “Kullan ve at” misali, siyaset bu gibileri tasfiye ediyor, kimse de onları bir daha hatırlamıyor. Buna karşı, biz gazeteciler hep ayakta kalıyoruz ve kalacağız.

Değerli okurlar, ülkemizin böyle önemli bir gününde, bu gibi densizliklere yanıt vermek zorunda kaldığımdan ve sizleri meşgul ettiğimden dolayı sizlerden özür dilerim.

Yalçın Doğan

Yalçın Doğan



[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum