Sorun, sadece hakem hatalarında değil

Türkiye’de futbol tartışmalarının asli unsuru olarak sürekli olarak hakem hatalarının ön plana çıkartıldığı görülecektir. Oysa sorunun asıl kaynağını oluşturan husus salt hakem hataları değil kulüplerin kötü yönetilmeleri ile var olan futbol zihniyetimizdeki tuhaf tarafgirlik temelli yaklaşımlar

Sorun, sadece hakem hatalarında değil
04 Şubat 2023 - 11:07

 

Türkiye’de futbolun en az futbol olduğunu farklı zamanlarda tekrar tekrar dile getirdim. Dönüp dolaşıp hakem tartışmaları yapıyor olmamız ve yaşananların yegâne sorumlusu olarak hakem hatalarını göstermemiz de olup bitenlerin yansımaları sadece. Önce geçtiğimiz hafta sonundan başlayarak Prof.Dr. Lale Orta’nın Merkez Hakem Kurulu (MHK) başkanlığına getirilmesi ile kopan tartışmayla başlayalım. Alanında Türkiye’de ilkleri başaran bir akademisyen hanımefendiye yapılan ithamların son derece çirkin ve çamur at izi kalsın mantığı üzerinden işletildiğine hep birlikte tanıklık etmiş olduk. Kendisinin, Okan Üniversitesi’nde çalışıyor olması ve Fenerbahçe Üniversitesi’nin Spor bilimleri dergisinin yayın kurulunda yer alması üzerinden yaygara koparanların her şeyden önce akademik alandan habersiz olduklarını söylemeliyim. Futbol dünyası içerisinde kişilerin gerek hakemlik kariyerleri boyunca gerekse de daha sonra yerine getirdikleri faaliyetler esnasında bir kulübe sempati duymaları başka bir şeydir, bu durumu yaptıkları işin önüne geçirmeleri ise bambaşka bir duruma karşılık gelir. Lale Orta üzerinden ahkam kesenlerin ve benzer eğilimleri başka isimler üzerinden dillendirenlerin, bundan önceki MHK ve Futbol Federasyonu başkanlarına ilişkin olarak da boş durmadıklarını unutmayalım.

Aslında yapılmak istenilen kişilerin isimlerin açıklanır açıklanmaz bu ve benzeri ifadeler kullanmak suretiyle, söz konusu faaliyet alanlarının daha en başından kontrol altına alınmasını sağlamaktan ibarettir. ‘Fener’e “ORTA”lar Artık LALEDEN!” diye hastagh açarak bu durumu kendilerince normalleştirme girişimlerinin asıl amacının çok farklı olduğunu ve kamuoyunun bu şekilde bir duruma hazırlandığını belirtmeliyiz. Öte yandan bu ve benzeri algı girişimlerinin arka planında kişiler üzerinden yürütülen bir anlayışın yansıtılması durumu söz konusudur. Lale Orta’nın MHK başkanı olması sonrası daha göreve başlamadan bir bardak suda kopartılan fırtınanın, asıl amacı daha baştan kendisinin elini güçsüz kılmaktır. Bunun için de çalışılan kurum ve bir başka kurumun dergisi üzerinden algı yaratılmaktadır. Oysa Futbolun Arka Bahçesi isimli kitabı tanıttığım yazımda Tahkim ve Disiplin Kurulu başkanlarının aynı ofiste çalıştıklarını Atilla Türker’in sayfalarına gönderme yaparak belirtmiştim. Sorunumuz kişilerin bir takımın taraftarı olması, bir siyasal partinin üyesi olması veyahut bir ideolojinin mensubu olması değildir! Asıl mesele sizin bütün bunların ötesinde sistemsel anlamda bir düzeneği oluşturamamış olmanızdır! Kişiler, kurumların önünde değildirler ve kişilerin ömürleri kurumların ömürlerinin yanında son derece kısadır. Buna karşın kendi rutinini kuran bütün kurumlar uzun ömürlüdürler ve gelip geçici sarsıntılardan etkilenmezler.

Türkiye’de futbolda da siyasetin dahil olduğu diğer bütün alanlarda da sistemsel mekanizmaları yerli yerine oturtamadığımız müddetçe, yaşadıklarımızı kişiler üzerinden tartışmayı sürdüreceğiz. Ve ne yazık ki bu durum bütün enerjimizi de çalmaya devam edecek. Oysa kişilerin değil sistemlerin tartışıldığı ülkelerde, yapılıp edilenler kişilerin başarı ya da başarısızlıkları üzerinden değil sistem üzerinden yürütülür. Türkiye’de bundan önceki bütün MHK ve Türkiye Futbol Federasyonu başkan ve yönetim kurullarının kişilerle kaim olarak algılanmasının yarattığı etkiler de olduğu gibi bu dönemde de aynı mantığı ısrarla sürdürme niyetindeyiz. Bu anlayış bizi her seferinde bir dolap beygiri gibi fasit bir dairenin içerisine sıkışmaya ve çözüm olarak kişileri değiştirmeye zorluyor. Oysa kişilerin değişmesi ile sorunlar ortadan kalk(a)maz! Sadece kamuoyunda kısa süreli algıların yaratılması durumu sağlanabilir ve bu ortam üzerinden yeni tartışmaların ucu yeniden tutuşturulmuş olur.

Dikkatle bakıldığında Türkiye’de futbol tartışmalarının asli unsuru olarak sürekli olarak hakem hatalarının ön plana çıkartıldığı görülecektir. Oysa sorunun asıl kaynağını oluşturan husus salt hakem hataları değil kulüplerin kötü yönetilmeleri ile var olan futbol zihniyetimizdeki tuhaf tarafgirlik temelli yaklaşımlardır. 2022-2023 sezonunun başından bu yana başta Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları olmak üzere diğer takım taraftarlarının da gerek sosyal medya üzerinden gerekse de geleneksel medya üzerinden yürüttükleri hakemlerin yönetimlerine ilişkin eleştirilerin hiç birisi adaletin tecelli etmesine yönelik değil. Kulüp yönetimlerinin de bu konuda gerek başkanlar gerekse de yöneticiler düzeyinde yapmış oldukları açıklamalar ile adeta yangına benzin dökmekte olduklarını da hatırlatalım. İşte böylesi bir ortam içerisinde oynanan karşılaşmalarda yaşanan hakem hataları üzerinden canı yanan kulüplerin ilk tepkisi öncelikle hakemin düdüğünün astırılması gerektiği oluyor ve ardından bu duruma ilişkin rakiplerine yapılanlarla bir kıyaslama içerisine giriliyor. Burada kulüp isimleri üzerinden gitmenin herhangi bir etkisi söz konusu olmayacaktır, medyada sesi daha fazla karşılık bulabilenlerin daha fazla bağırdığı buna karşın gücü daha az olanların ise seslerinin çok daha az duyulduğu bir düzen söz konusudur. İşte böylesi bir ortamda birileri ortalığı ayağa kaldırırken diğerleri bunun tam karşısında durmaya ve adeta rakipleri ile dalga geçmeye başlıyorlar. Bu durumun farklı zaman dilimleri içerisinde farklı takımların başlarına geldiğini ve bu kez de diğerlerinin aynı tepkileri verdiğini görüyoruz.

Özetlemek gerekirse burada taraftarların da yönetimlerin de dertleri futbolun adaletli, temiz bir şekilde yürütülmesi falan değil! Herkes adaleti ve futbolun temiz olmasını kendisinin galip gelmesi olarak, sezonun sonunda kendi takımının şampiyon olması şeklinde görüyor. Hatta bir adım daha ileri gidelim sadece ve sadece öyle olmasını istiyor. Oysa futbolun güzel tarafı sizin kendinizi test etmenizi sağlayacak ve sizin kimliğinizin karşınızdaki ile var olduğu gerçeğini size hatırlatacak bir alan olmasında yatıyor. Bir başka ifadeyle sadece sizin haklı, adil ve dürüst olduğunuz algısı üzerinden bir bina inşa etme girişiminizin başarılı olabilmesi için aynı zamanda sizin de karşınızdakine olan saygıyı ve özeni göstermeniz gerekiyor. Sosyal medyanın hayatlarımız içerisinde tuttuğu yer arttıkça taraftarlığın boyutları ve zihinsel tahayyülümüzün sınırları da amansız bir anlayış içerisinde giderek ‘tekil’ bir yaklaşımı ön plana çıkarttı. Hakem hataları her dönem vardı ve var olmaya da devam edecek buna karşın görüntünün gücü üzerinden yürütülen algı operasyonları ile sadece ‘bizim takımımızın’ başarılı olması hali ise bu yeni dönemin çıktılarından sadece bir tanesi. Bununla birlikte bu çıktının hem toplum nezdinde hem de taraftarların futbolla kurdukları bakış açısında bir karşılığı söz konusu. Hakemleri her defasında hataları üzerinden çarmıha gererek yeni kurbanlara ihtiyaç duyan bu bakış açısının karşısında kişilerin bir şey yapabilmeleri mümkün değildir. Asıl yapılması gereken sistemsel yaklaşımların hayata geçirilmesi ve kişilerin ön planda olması durumunun ortadan kaldırılmasıdır.


Ahmet Talimciler

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum