Toprak seferberliği

Bir marketin et reyonunda, fiyatlara bakan bir bayan, bir kilogram tavuğun fiyatının 30 TL olduğunu görünce “Aboov, tavuğun kilosu 30 lira olmuş” diye öyle bir çığlık attı ki, bu çığlık, Türk ekonomisinin ve Türk halkının artan fiyatlar karşısındaki feryadının da acı bir tezahürü olarak marketin duvarlarında çınladı.

Toprak seferberliği
04 Ekim 2018 - 22:28
“Bunlar iyi günler” dedim “Yerli ürünlere dönmezsek bu günleri bile çok ararız.”

 



Olay çok basit aslında:

 



Tavuğun önüne koyduğumuz piliç yemi ithal.

 



Tavuğun önüne koyduğumuz yumurtalık yem ithal.

 



Sığırın önüne koyduğumuz süt yemi ithal.

 



Sığırın önüne koyduğumuz besi yemi ithal.

 



Karma yemde kullanılan mısırın büyük bölümü, yemde kullanılan hububatın yüzde 10’u, yağlı tohumların yüzde 75’i yurtdışından getiriliyor.

 



Yem üreten fabrikalarımız bile hammaddeyi (soya, kolza, mısır, küspe, arpa) dışarıdan alıyor!

 



Hayvanlarımızın önüne yesinler diye “dolar” atıyoruz sonra da feryat ediyoruz fiyatlar yüksek diye.

 



Bu kadar güzel topraklara ve imkanlara sahip ülkemizin bu kadar yüksek bir tarımsal ithalata başvurması günahtır, vebaldir.

 



Market duvarlarında yankılanan feryat, bu ülkenin atıl bırakılan topraklarının acı feryadıdır aynı zamanda.

 



Köy nüfusunun yüzde 70’den yüzde 7’ye düşürülmesinin acı feryadıdır.

 



Bu yanlış tarım politikaları sonucu iğdeden sarımsağa, ayçiçeğinden soğana her türlü ürünün ithal edilir hale gelmesinin acı reçetesidir.

 



Binlerce yıldan beri üzerindeki insanları doyurmuş olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kadim Anadolu topraklarını böylesine öksüz, sahipsiz, tırpansız, oraksız bırakmanın acı faturasıdır.

 



Toprağa sahip çıkmadan yerli olmak mümkün değildir.

 



Yerliliğin birinci adresi topraktır.

 



Bu gerçeği idrak edemezsek yerli de milli de olamayız.

 



Türkiye'nin 24.5 milyon hektar büyüklüğünde tarım alanı var ve bu alan her geçen gün azalıyor. Bu alan, AB üyesi Lüksemburg'un yüzölçümünün 95 katı büyüklüğünde, İngiltere'nin ise yüzölçümüne eşit. Danimarka'nın 5.6 kat, Hollanda'nın ve İsviçre'nin 5.9, Moldova'nın 7.2, Belçika'nın ise 8 katı büyüklüğünde. 

 



Ama buna rağmen dünyanın 100 ülkesinden tarım ürünü ithal ediyoruz!

 



Bu manzara utanç verici bir manzaradır.

 



Türkiye’nin bir tarım reformuna, tarım ürünleri reformuna hatta devrimine ihtiyacı vardır.

 



Tarım seferberliğine ihtiyacı vardır.

 



 Soya, mısır, arpa, buğday, mercimek, soğan ve daha yüzlerce ürünü dışarıdan almaya gerek kalmayacak boyutta bir üretim seferberliğine ihtiyacı vardır.

 



Hatta bu toprakların bize verdiği tek bir ürünün bile ithalatın yasak koymak lazım.

 



Bu memleketin milyarlarca dolarının yabancı devletlerin kasasına gitmesine mani olmak lazım.

 



Yapılacaksa seferberlik buradan başlamalı. Topraktan başlamalı.

 



“Aboov” diye feryat eden vatandaşlarımızın yüzünü güldürmenin yolu buradan geçiyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum