Trabzonspor'a yazık oluyor
Trabzonspor ,Sayın Şenol Güneş göreve geldikten sonra sırasıyla önce şampiyonluk iddiasını, sonra şampiyonlar Ligi iddiasını , daha sonra da Avrupa kupalarına ligden katılma iddiasını kaybetti.

2001-2002 sezonunda tarihinin en kötü derecesini yaşayan Trabzonspor, içinde bulunduğumuz 2024-25 sezonunun sonunda, o sezonu da geride bırakarak “gelmiş geçmiş en kötü sezonunu yaşama tehlikesi” ile karşı karşıya.
Yaklaşık bir yıl kadar önce Abdullah Avcı yönetiminde İstanbul’da Başakşehir‘i mağlup eden Trabzonspor, bu hafta Konyaspor’a da 1-0 yenilerek ta o zamandan beri deplasmanda kazanamama serisini devam ettirdi.
Tabii Trabzonspor’un tek problemi yaklaşık bir yıldır deplasmanda tek galibiyet dahi alamayışı değil.
Trabzonspor ,Sayın Şenol Güneş göreve geldikten sonra sırasıyla önce şampiyonluk iddiasını, sonra şampiyonlar Ligi iddiasını , daha sonra da Avrupa kupalarına ligden katılma iddiasını kaybetti.
Ligde, küme düşme hattının hemen dört puan üstünde bulunan Trabzonspor’un Avrupa kupalarına katılma şansı da artık mucizelere bağlı. Trabzonspor , geride kalmakta olan sezonda, tarihi rezillikte bir lig performansı gösterirken, artık gösterebileceği tek başarı olarak kupa şampiyonluğu kaldı.
Ancak Şenol Güneş’in Trabzonspor’u, bu oyun tarzı ve gösterdiği performansla, kupa kazanma adına da taraftarına zerre kadar umut dahi verememekte.
Üstelik bu sezon Trabzonspor’un elde ettiği mütevazi puanda, resmen kariyer sezonunu yaşayan ve ligin açık ara en çok kurtarış yapan kalecisi olarak kaptan Uğurcan’ın çok büyük emeği var.
Durumun vehametini ve asıl felaketi anlamak için ( Allah korusun) Uğurcan’ın sezon başında uzun süreli bir sakatlığa maruz kaldığını düşünmek yeterli.
ÖNÜMÜZDEKİ SEZONDA KAYBEDİLİYOR
Sayın Şenol Güneş’in, kariyeri boyunca gösterdiği başarısız performanslarda sorumluluk alarak istifa etme alışkanlığı kesinlikle bulunmuyor.
Ne tarihi Letonya elenme skandalında, ne Trabzonspor’da her seferinde felaketle sonuçlanan performanslarında, ne Beşiktaş’ta ne de millî takımın son yaşadığı Avrupa kupası hezimeti sonrasında böyle bir eğilim ve davranışı pek gözlemlenmedi.
İşin daha trajik tarafı, o zaman bazı otoritelerin gizli favori olarak gösterdiği Türk milli takımının, İtalya ve Azerbaycan’da yaşadığı hezimetlerden sonra dönüşte, herkesin merak ettiği” bu takıma ne oldu sorusuna” tuhaf bir ifadeyle” bilmiyorum” cevabı vermişti.
Aynı” bilmiyorum” ifadesini hemen her maçtan sonra hocanın yüzünde görmek mümkün.
Sadece bilmiyorum kelimesini kullanmak yerine, maçın içinde olanları mini bir özet yaparak maç sonlarını geçiştirmekte sevgili hoca.
Önceki hafta Beşiktaş maçında, alınan yenilginin de önüne geçen, Trabzonspor’a ve özellikle kaptanına edilen organize galiz küfürleri duymazdan ve görmezden gelerek, kendisine “adeta Trabzonspor‘dan ayrı ve farklı bir statü istemiyle tribünlere el sallaması” birkaç gün sonra da olsa sorulduğunda” ne yani Beşiktaş’a maç mı sattım” gibisinden konu ile alakasız yine tuhaf bir cevap vererek soruyu geçiştirdi.
Benzer örnekler çoğaltılabilir.
Oysa Trabzonspor’un, maçlarını, öylesine adeta antrenman havasında oynamak, hedefsiz kalmak, önüne gelen takımın puan umudu olmak ve en acısı da” sıradan” bir takım olma lüksü yok.
Bu durum Trabzonspor’un vizyonuna, misyonuna, geleneklerine, alışkanlıklarına ve hepsinden önemlisi genlerine aykırıdır ve kabul edilemez.
Her zaman kulüp kongrelerini ve kulüp işleyişini kontrolü altında tutan kifayetsiz muhterisler topluluğu yerleşik yobazların “ her koşulda nepotist(adamcı) istihdam” politikaları gereği kulübü içine soktukları bu durumdan, Trabzonspor’un derhal kurtulması gerekmekte.
Aksi taktirde, maçlardan sonra(çoğunlukla kötü sonuç alındığından)vaziyeti kurtarmak için sarf edilen” gelecek sezonun planlamasını yapıyoruz” cümlesi, önümüzdeki sezon da dört ya da beşinci haftadan sonra bir sonraki sezon için kullanılmak zorunda kalınacaktır.
SAYIN ERTUĞRUL DOĞAN’A ÇAĞRI
Sayın Başkan, şampiyonluk sonrası görevde bulunduğunuz yaklaşık iki yılda sürekli düşen sportif başarı ivmesi, korkarız ki büyük bir özveri içerisinde yürüttüğünüz ekonomik çabaları da sürükleyip götürecektir.
Malum, dost acı söyler.
Daha önce Abdullah Avcı’nın oyun sistemine tevdi edilen taraftar ilgisizliği, sayın Avcı görevi bırakalı yedi ay olmasına rağmen artarak yani eksilerek devam etmekte ne yazık.
Koskoca Trabzonspor’un taraftar ortalaması 9000’in de altına düşmüş durumda. Bu ortalamayı da Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarındaki doluluğun yükselttiği bir gerçek. Bir başka ifadeyle sezon başında Trabzonspor’dan kombine bilet alan taraftarların bile üçte ikisi artık maçlara gelmiyor. Üstelik Trabzonspor kaleci Uğurcan‘ın da üstün performansıyla içerideki maçlarda görece daha başarılı.
Gerçek futbol izleyicileri eğer Uğurcan’ın kariyer sezonu olmasaydı Trabzonspor’un ligde ne durumlarda olacağını tasavvur edebiliyor. Allah nazarlardan korusun kaptanı.
Sayın Başkan, daha önce de birkaç kez naçizane uyarmaya çalıştım.
Size, sayın hocamız Şenol Güneş’i önerenlerin Trabzonspor’un aldığı sonuçlar zannedildiği pek de umurunda değildir. Ve maalesef negatif sonuçlar klasik hamleleri için “ fırsat” niteliğindedir. Bir çoğunun şampiyonluk kutlamalarında dahi olmadığını biliyorsunuzdur.
Onlar Trabzonspor kazandığında pek sevinmezler ya da kaybettiğinde pek üzülmezler.
Siz sevinirsiniz, biz seviniriz, gençler ve çocuklar sevinir.
Siz üzülürsünüz, biz üzülürüz, gençler ve çocuklar üzülür hatta bazıları odalarında gizli gizli ağlar.
Onların tek derdi istihdam ve kulüp üzerinden sağladıkları prestijdir.
Artık Trabzonspor kulübünün acil ve şiddetle reformist yaklaşımlara ihtiyacı vardır.
Altyapıdan futbol takımına, tribün kültüründen sponsorluklara, mali yapıdan idari yapıya, transferden iletişim konusuna kadar her alanda ciddi reformların ve hatta devrimlerin zamanı geldi de geçiyor bile.
Günümüzün acımasız rekabet koşullarında hele hele İstanbul’a karşı mücadelede, mevcut yerel ritüeller yetersiz olalı on yıllar geçti. Yetersizlik bir yana kulübün sırtında adeta kambur gibiler.
Trabzonspor’un rekabette kalmak daha doğrusu var olmak adına sırtındaki bu kamburlardan kurtulması gerekiyor. Üzülerek söylemeliyiz ki Şenol Güneş şu aşamada birinci sırayı kovalayabilecek bir takımı üretme ve koordine etme becerisinden çok çok uzak bir konumdadır. Devre arasında harcadığınız ciddi paranın sahadaki karşılığı da ortadadır. İki yıldır sıfır transfer yapan Samsunspor’un “teknik adam farkı ile ortaya koyduğu performans da” ciddi bir örnektir.
Trabzonspor kadrosu her ne kadar eleştirilse de Samsunspor ya da Göztepe gibi takımlarla kadro olarak mukayese bile edilemez.
O zaman Trabzonspor neden sürekli kadro olarak kendisinin dörtte ya da beşte biri kadar kadrolardan “ dayak yiyor”
Malum ,Trabzonspor Fb, Gs ve Bjk haricinde yenildiği bir sürü takımdan kadro olarak çok daha üstün ve kaliteli bir kadroya sahip.
Bu arada unutmadan; mevcut futbol takımının, normal rakipleri İstanbul kulüpleri olduğundan yine de gençleri tribüne çekecek, sırtına formasını giymek isteyeceği kalibreli , mümkünse yıldız isimlerle takviyesi şarttır.
Bu isinlerin Hüseyin ya da Arif Boşluk olmadığı hatta Danilo Sikan’da olmadığı aşikar.
Altyapı denilen yapının 30 yıldır 2. ve 3. lig seviyesini aşamadığı da ortada.
Evet işiniz zor.
Ama 2025 yılında, yapay zeka çapında yaşıyoruz ve hastalanınca hâla “kocakarı ilaçlarından” medet ummamalıyız.
En azından doktora başvurmalıyız.
Trabzonspor’a yazık oluyor.
Veysel Taşkın
karar.com.tr
YORUMLAR