Trol meydan muharebesi
19 Mayıs’ı 20 Mayıs’a bağlayan gece, iftar sahur arası troller arası meydan muharebesi yaşandı.
24 Mayıs 2020 - 11:48
Recep Terzi isimli, mavi tikli trol, The Marginale isimli başka bir trol hesabına veryansın ediyor. Recep Terzi, Marginale’nin kendisini tehdit ettiğini, kendisine şantaj yaptığını söylüyor.
Kavga nereden başlamış anlamak güç. Marignale’nin yazdığına göre Recep Terzi, ‘artistler orada olduğu için’ Instagram’da etkin olmak istiyormuş bunun için Marginale’den destek istemiş, kavgada bunu öğreniyoruz; sonradan araları bozulmuş. Araları bozulunca da iki trol birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya saçıyor. Recep Terzi Marignale’yi Bakan Berat Albayrak’a şikayet ediyor. Marginale’nin Berat Albayrak’ın emri ile kurulmuş bir hesap olduğunu ima ediyor, para karşılığı tweet attığını söylüyor ve “Süleyman Soylu’yu korudum diye mi bana saldırıyorsunuz?” diye tweet’lerinde soruyor.
Daha önce de Fatih Tezcan, İstanbul yerel seçimi gecesi, AKP yanlısı trollerin kendisine attığı mesajları sinirle paylaşmış, seçim bunlar yüzünden kaybedildi demişti. Tezcan’ın paylaştığı mesajlarda, troller belediyenin kaybedilmesi durumunda kendilerine verilen paraların akıbetinin ne olacağını soruyorlardı. Hatta bir tanesi, “Abi sen yine konuşmalar yapar yolunu bulursun, biz ne yapacağız?” diye soruyordu.
Sosyal medyanın yaygınlaştığı ilk yıllarda, “Don’t feed the troll” diye bir söz vardı. Arkasındaki fikir şuydu; troller ilgi arsızıdırlar; ilgi çekmek için rahatsızlık verirler, rahatsız edici şeyler yazarlar, ilgilenmez, ciddiye almazsanız bir süre sonra giderler.
Sosyal medyanın ilk yıllarından bu yana çok şey değişti. Devletler, baskıcı rejimler, hem sosyal medyada kendilerine konuşacak alan bulan muhalif sesleri bastırmak hem de ülke gündemini sosyal medyada da domine etmek için trol orduları kurmaya başladı. Kimi insanlar için bu, fena para kazanılmayan bir iş kolu olarak ortaya çıktı.
Troller sayıları arttıkça TT listelerini etkileyebiliyor, herkesin iktidardan son derece memnun olduğu sanrısını yaratabiliyor. Siyasi çıkmaza giren iktidarların, her şey yolundaymış imajını yerli yerinde tutmak için trollere ihtiyacı var.
Önce iktidarın yaptığı her şeyi koşulsuz şartsız öven, iktidar politikacılarını alkışlayan troller, zaman içinde iktidarın hoşuna gitmeyen kişilere saldırmaya başladı. Saldırının dozu zaman zaman o kadar kaçtı ki ölüm tehditleri, tecavüz tehditleri havada uçuşur oldu.
Türkiye’de ortalığı kasıp kavuran, iktidarın beğenmediği isimlere saldıran, ağzından alevler saçan trol sayısı yapılan araştırmalara göre 3 bin civarında. Aslında ne AKP tabanının hissiyatını ne de düşünce biçimini yansıtıyorlar. Bir avuçlar ama sesleri çok çıkıyor. Ne var ki, “Boşver trolleri dikkate alma, yokmuş gibi davran” demek bir çözüm değil.
Çünkü kendileri de itiraf ettikleri gibi, bakanlar tarafından finanse ediliyor; devlet tarafından korunuyorlar. Evet halkın sesi, kamuoyunun sesi değiller, ancak parti devletinin sesiler. O nedenle trolleri aslında ‘ciddiye’ almak gerekiyor.
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Kavga nereden başlamış anlamak güç. Marignale’nin yazdığına göre Recep Terzi, ‘artistler orada olduğu için’ Instagram’da etkin olmak istiyormuş bunun için Marginale’den destek istemiş, kavgada bunu öğreniyoruz; sonradan araları bozulmuş. Araları bozulunca da iki trol birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya saçıyor. Recep Terzi Marignale’yi Bakan Berat Albayrak’a şikayet ediyor. Marginale’nin Berat Albayrak’ın emri ile kurulmuş bir hesap olduğunu ima ediyor, para karşılığı tweet attığını söylüyor ve “Süleyman Soylu’yu korudum diye mi bana saldırıyorsunuz?” diye tweet’lerinde soruyor.
Daha önce de Fatih Tezcan, İstanbul yerel seçimi gecesi, AKP yanlısı trollerin kendisine attığı mesajları sinirle paylaşmış, seçim bunlar yüzünden kaybedildi demişti. Tezcan’ın paylaştığı mesajlarda, troller belediyenin kaybedilmesi durumunda kendilerine verilen paraların akıbetinin ne olacağını soruyorlardı. Hatta bir tanesi, “Abi sen yine konuşmalar yapar yolunu bulursun, biz ne yapacağız?” diye soruyordu.
Sosyal medyanın yaygınlaştığı ilk yıllarda, “Don’t feed the troll” diye bir söz vardı. Arkasındaki fikir şuydu; troller ilgi arsızıdırlar; ilgi çekmek için rahatsızlık verirler, rahatsız edici şeyler yazarlar, ilgilenmez, ciddiye almazsanız bir süre sonra giderler.
Sosyal medyanın ilk yıllarından bu yana çok şey değişti. Devletler, baskıcı rejimler, hem sosyal medyada kendilerine konuşacak alan bulan muhalif sesleri bastırmak hem de ülke gündemini sosyal medyada da domine etmek için trol orduları kurmaya başladı. Kimi insanlar için bu, fena para kazanılmayan bir iş kolu olarak ortaya çıktı.
Troller sayıları arttıkça TT listelerini etkileyebiliyor, herkesin iktidardan son derece memnun olduğu sanrısını yaratabiliyor. Siyasi çıkmaza giren iktidarların, her şey yolundaymış imajını yerli yerinde tutmak için trollere ihtiyacı var.
Önce iktidarın yaptığı her şeyi koşulsuz şartsız öven, iktidar politikacılarını alkışlayan troller, zaman içinde iktidarın hoşuna gitmeyen kişilere saldırmaya başladı. Saldırının dozu zaman zaman o kadar kaçtı ki ölüm tehditleri, tecavüz tehditleri havada uçuşur oldu.
Türkiye’de ortalığı kasıp kavuran, iktidarın beğenmediği isimlere saldıran, ağzından alevler saçan trol sayısı yapılan araştırmalara göre 3 bin civarında. Aslında ne AKP tabanının hissiyatını ne de düşünce biçimini yansıtıyorlar. Bir avuçlar ama sesleri çok çıkıyor. Ne var ki, “Boşver trolleri dikkate alma, yokmuş gibi davran” demek bir çözüm değil.
Çünkü kendileri de itiraf ettikleri gibi, bakanlar tarafından finanse ediliyor; devlet tarafından korunuyorlar. Evet halkın sesi, kamuoyunun sesi değiller, ancak parti devletinin sesiler. O nedenle trolleri aslında ‘ciddiye’ almak gerekiyor.
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
YORUMLAR