Aydın İZBUDAK

Aydın İZBUDAK

HAYATIN İÇİNDEN HİKAYELER
[email protected]

MARILYN MONROE..1926 -1962..

24 Eylül 2018 - 09:32




Tarihten bir kare. Marilyn Monroe'nin yatakta ölü bulunduğu durum ve cesedi evden çıkarılırken. Los Angeles, 5 Ağustos 1962.

36 yaşında hayata veda eden dünyanın en büyük sinema ikonunun ölümündeki sırlar çözülemedi. Resmî ölüm raporu aşırı doz barbitürat alınması şeklinde yazılmıştı ama, ben de dahil olmak üzere, ne o zaman ne de şimdi güzel yıldızın hayranları buna hiç inanmadılar. İddialara göre otopsi çok özensizce yapılmış, hatta yarım bırakılmıştı. Midesinde herhangi bir ilaç izi görülmüyordu. Sırtında, omuzlarında ve boynunda kadına zor kullanıldığını gösteren izler vardı. Polis cesedi incelediğinde Monroe'nun bacakları düz duruyordu. Oysa barbitürat ölümlerinde bacaklarda kramp oluşup kıvrıldığı ve kusma gerçekleştiği bilinmekteydi. Monroe'un cesedinde böyle bir durum yoktu.

Bir başka iddiaya göre, doktorları onun yanlışlıkla ölümünden sorumluydular. Monroe'ya hep kullandığı Nembutal yanında kloral hidrat da yazmışlar ve belki de kadın ilaçların sırasını veya dozunu karıştırmıştı. Olabilir çünkü Monro'nun aklî dengesi artık bozulmaya başlamıştı.

Hangisi olursa olsun, kesin olan şey, Monroe bunalımdaydı. Çok tehlikeli ilişkilere girmişti. Evi birileri tarafından gözetleniyor ve telefonları dinleniyordu. Ölümünden bir gece önce, Frank Sinatra'nın göl kıyısındaki malikanesinde güçlü mafia patronu Sam Giancana ile birlikte olmuştu. Sam Giancana, İtalyan mafyası "Cosa Nostra" aile babalarından biriydi. Kennedy ailesiyle güçlü ilişkileri vardı. Ülke çapında kumarhane ve randevu evi işletmeciliğini yürütüyordu. Devlet onun pis işlerine göz yumuyordu. Buna karşılık Giancana, ABD içinde yükselen sosyalist ve komünist faaliyetleri bastırıyor, sendika liderlerini ortadan kaldırıyor veya onları satın alıp sarı-sendikalar şekline dönüştürüyordu. Adam neden Monroe ile birlikte olmuştu? Sevişmek için mi, yoksa kadına çenesini kapalı tutmasını söyleyip tehdit etmek için mi?

Monroe, Kennedy ailesi için ciddi bir tehlike olmaya başlamıştı. Robert Kennedy ile ve muhtemelen John F.Kennedy ile ilişkiye girmişti. Kadının davranışları dengesizdi. Sanırım, ilaçların da etkisiyle bir ân çok neşeli iken aniden ağlamaya başlıyordu. Sık sık doğrudan Beyaz Saray'ı oval ofisi arıyor ve başkanla görüşmek istediğini söylüyordu. Bu elbette rahatsız edici bir durumdu.

Monroe'nun ölümü daha pek çok aydınlatılamamış olaylarla çevrilidir. Hizmetçisi neden ifadesini ikide bir değiştirmişti? Öldüğü gece nasıl bir telefon trafiği yaşanmıştı? Neden ceset bulunduktan 4 saat sonra polise haber verilmişti?

Neticede, ne olduysa oldu, yatağında ölü bulundu. Kadının cenazesini ikinci kocası, beyzbol oyuncusu Joe DiMaggio kaldırdı. Adam törene Frank Sinatrayı çağırmadı. Çünkü onu ve başka birkaç kişiyi Monroe'nun akıl dengesinin bozulmasından sorumlu tutuyordu. Sonradan Monroe'nun erken yaşlardan itibaren şizofreni belirtileri göstermeye başladığı anlaşıldı. Hastalık 1950'lerde ortaya çıkmaya başlamıştı. Marilyn Monroe, önce sürekli olarak kapısının dışından gelen korkutucu sesler duyduğunu söylüyordu. 1950'nin sonuna doğru bir gece yerde bembeyaz bir yüzle yatarken bulunmuştu. Ağzının içi uyku haplarıyla doluydu. 1956'da üçüncü kocası oyun yazarı Arthur Miller, kadının içkiyle bazı uyuşturucuları rastgele karıştırdığını farketmişti. 1958'de "Bazıları sıcak sever" filminin çekimleri yapılırken yine yerde ilacın etkisinde baygın bulunmuş ve set ekibi tarafından hastaneye kaldırılmıştı. 1961'de rahatsızlık iyice artıp, Marilyn kendisini kaldığı otelin 13. katından atmaktan korktuğunu anlatmaya başlayınca, Faye Miller sahte ismiyle Payne-Whitney hastanesi psikiyatri kliniğine kaldırıldı. Kısa sürede tamamen kötüleşti ve deli gömleği giydirilerek kendisine zarar vermeyeceği bir hücreye sokuldu. Yoğun bir tedavi sürecinin ardından Joe DiMaggio tarafından hastaneden çıkarıldı fakat sürekli olarak gözlem altında tutulacaktı. Psikiyatristine gönderdiği ve durumunu anlattığı 6 sayfalık bir mektubunda şunları yazmıştı: "Derin, simsiyah bir kuyudan çıkan canavarlar sabaha kadar yanımda duruyorlar. Ah, huzur, ne çok özledim seni!"

Doğrusu katlanılamaz bir acı. Bir yanda aileden gelen bir rahatsızlık, diğer yanda Hollywood'un hep gergin olan ortamı, bunlara ek olarak başkanlık ailesi ve mafia ile yaşanan tehlikeli ilişkiler. Öyle görünüyor ki dünyanın bu en güzel sinema yıldızı, aynı zamanda, dünyanın en mutsuz kadınlarından biriydi.

Huzur içinde olsun. Saygılarımla.














 











 








YORUMLAR

  • 0 Yorum