Aydın İZBUDAK

Aydın İZBUDAK

HAYATIN İÇİNDEN HİKAYELER
[email protected]

Sarkis Amca'nın anlatacakları var ....

25 Nisan 2021 - 11:55

Lenin'in nasıl Marangoz Halturin'i varsa Türkiye komünistlerinin de Marangoz Sarkis Amca'sı vardı. “Taşnak milliyetçisi olacağıma komünist oldum” dedi hep. Kitabının adı nasıl bir umudu olduğunu gösteriyor: “Dünya Hepimize Yeter” Bugünlerde gözümüze bakarak “soykırım yapıldı” diyen Türkler'e, tehcir çocuğu Ermeni Sarkis Amca'nın söyleyecekleri var… Tespit 1) Anadolu Ermenileri ile Kafkas Ermenileri‘ni birbirine karıştırmayınız. Kafkas Ermenileri Türk düşmanıdır. Öyle ki Ermenistan kurulunca Anadolu'dan gelen Ermeniler'e bile karşı çıktılar. İsrail'de nasıl Sefarad-Aşkenaz çekememezliği varsa, Ermenistan'da da Kafkas-Anadolu ayrımı yapılır. Tespit 2) Osmanlı'daki Katolik ve Protestan Ermenileri pek sürgün edilmedi. Tehcire gönderilenler genellikle Rusya ile dinsel bağı olan Ortodoks Ermeniler idi. Tespit 3) Yine etnik kimliklere dayalı nefret tohumları serpiştiriliyor güzelim Anadolu toprakları üzerine… Yine hep kötüyü, olumsuzu, çirkini gösteriyor ve salt bunun üzerinden tarih tartışması yaptırıyorlar. Yazdım; Türkiye “her şeyden az bilenler” ülkesi; ve bunlar her gün tarihi yeniden kurguluyor! İtibariyle tarih, siyasetin ve propagandanın nesnesi haline getiriliyor. Madem öyle… Sözü Sarkis Amca‘ya bırakalım… Dr. Aram Fermanyan Adı, Sarkis Çerkezyan… Annesi Tokatlı, babası Kayseri/Talaslı bir Ermeni. “Tehcir çocuğu” olarak 1915'te doğdu. (Adapazarlı Dr. Vartan Gomikyan, İstanbullu Prof. Dr. Krikor Pambukciyan, Kayserili Bercuhi Semizoğlu gibi 1915'te doğan Ermeniler'in hikayelerini kitap yapmak ne güzel olur. Tehcir Çocukları…) Sarkis Amca, 2009'da öldü. Dünya Hepimize Yeter adlı anı kitabında tehcir önemli bir yer tutuyor. Yazdıklarını aktarmak istiyorum. Çünkü bugün “Ermeni Soykırımı”ndan bahsedenler İttihatçıları en ağır sözlerle lekeliyorlar. Soykırım yaptığı söylenen Cemal Paşa anı kitabında bakın nasıl geçiyor: Dayım -Aram Fermanyan- tehcir döneminde Cemal Paşa'nın yanında askeri doktormuş. Cemal Paşa da severmiş dayımı. Dayım, Cemal Paşa'dan ‘Eniştemi, yeğenimi, ablamı götürdüler Arabistan'a. Bana bir izin kağıdı verin de onları göreyim' diyerek izin istemiş. Cemal Paşa da, Bağdat hattı üzerinde bulunan askeri hastanelerin teftişi diye bir görev vermiş dayıma. Dayım bu sayede hastaneleri geze geze Suriye'ye kadar gelmiş, Halep‘e oradan da bizim bulunduğumuz Meskene'ye…” Ne diyorlar bugün, “tehcir yok soykırım var.” Bu nasıl “soykırım” ise İttihatçıların en önemli üç isminden biri olan Cemal Paşa‘nın yanında bir Ermeni var! Sovyetler Birliği Sarkis Amca'ya Ermenistan'da yaşaması için vatandaşlık verdi. Yoldaşlarını, toprağını ve gelecek güzel günler umudunu bırakıp gidemedi… Sarkis Çerkezyan üç yaşındadır ve Halep yakınlarındaki Meskene tehcir kampında büyümektedir. Anılarında Mustafa Kemal de vardır… “Yıl 1918. İngiliz uçakları geliyor, istasyonun yakınında bulunan cephaneliği bombalıyor. Araplar damlara çıkıp, ‘ici İngiliz, ici İngiliz' diye bağırıyorlar. İci ne demekse, gel mi demek acaba? Arapça bilmiyorum. Arapça bazı kelimeler var, onlardan kalmış. Mesela Arap çocukları Ermeni muhacirlerinin arkasından ‘vıca ermen ermen, vıca ermen ermen, gitti cehenneme gitti' filan diye bağırırmış, vıca ne demekse… İngiliz süvarileri çölden gelip Halep‘e giriyorlar, ele geçiriyorlar şehri. Mustafa Kemal geceleyin Halep'i terk ediyor. Yanındaki emir eri de Talaslı bir Ermeni'ymiş. O da gelip babamlara haber veriyor.” Oysa “soykırım” yapıldı” denilen dönemde Osmanlı Paşası Mustafa Kemal‘in emir eri Talaslı bir Ermeni... Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sarkis Çerkezyan ve ailesi Anadolu'ya dönüyor. Döndüklerinden sonra neler yaptıklarını anlatırken bir ayrıntı dikkatimi çekti; sizle paylaşmalıyım: “Babamın Kayseri'nin Talas nahiyesinde akrabaları vardı. Dayısının oğlu Artin Ağa da, o yıllarda Kayseri valisinin faytonunu sürüyormuş, ona haber yollamış. Artin Ağa gelip babamı alarak Talas'a evlerine götürmüş.” Ne diyorlar, “soykırım yapıldı!” Oysa o süreçte devletin valisinin “makam aracının şoförü” bir Ermeni. .. Son bir anıyı daha aktarıp noktayı koyayım: “Ereğlililer Ermenilere pek dokunmamışlar. Çotur Setrak'lar gibi istisnalar olmuş elbette tehcire giden ama onların da mallarına el koymamışlar. Ereğli'deki Ermeniler'in hepsinin malı mülkü evi barkı ellerindeydi; çok sonra mallarını satıp İstanbul‘a geldiler.” Geçmişe dair konuşmalarda/tarih söyleminde bilerek eksiklik yapılmasını kabul edemem. Öyle hava estiriliyor ki, sanki tüm Ermeniler tehcir edildi ya da öldürüldü! Yapmayınız. Birkaç anekdot aktarmak istiyorum: Örneğin… Soykırım dili yok etmek ister. Tarih: 2 Eylül 1915. “Tehcir Kanunu”ndan beş ay sonra… Maarif Nezareti “Mekatib-i Hususiyye Talimatnamesi” yayınladı. “Türkçülük” yaptığı iddiasıyla sürekli kötülenen ve yaşanılan birçok sorunun müsebbibi görülen İttihatçıların, eğitim mevzuatını nasıl düzenlemelerini beklersiniz? Örneğin, “Okullarda öğrenim dili Türkçe'dir, dersleri de Türkçe öğretmenleri verir” gibi mi? Hayır, hiç öyle değil. Talimatnamenin 6'ncı maddesi diyor ki: Her Osmanlı cemaati kendi dilinde eğitim yapar. Ancak bu okullar Osmanlı'nın resmi dili Türkçe'yi de öğretmek zorundadır. Ermeni okullarında Ermeni öğretmenler, Rum okullarında Rum öğretmenler, Yahudi okullarında Yahudi öğretmenler öğrenim verecekti! Talimatnamenin 26'ncı maddesine göre, bu öğretmenleri de Yahudi, Rum, Ermeni cemaatlerinin ruhani liderleri seçecekti. Bu eğitim talimatnamesini çıkaran Dahiliye Nazırı Şükrü Bey‘i, İngilizler “Ermeni kıyıcısı” diye Malta‘ya sürgüne gönderdi! Ne diyorlar “soykırım” yapıldı… Hadi canım siz de! Kevork Pamukciyan‘ın “Biyografileriyle Ermeniler” kitabına baktığınızda 1915'ten sonra ülkede yaşayan Ermeni dilciler vardı. Örnekler vereyim… Bedros Zeki Garabedyan “Osmanlıca-Ermenice Büyük Lügat” gibi eserler çıkardı. 1932'deki Türk Dil Kurultayı'na katıldı. Hıraçya Acaryan Ermenice ağız ve lehçeler konusunda uzman dilciydi. Kitaplar yazdı. Armenak Bedevyan çiçeklere Ermenice adlar koyan botanikçi bir dilciydi. Vs. vs… Atatürk iki Ermeni dilciye soyadı verdi; Agop (Martayan) Dilaçar (1895-1979)ve Berç (Keresticiyan) Türker (1870-1949). Agop Bey, 1934'te Mustafa Kemal'e “Atatürk” soyadını öneren kişidir. Berç Bey, İngilizler'in Karadeniz açıklarında batıracağı ihbarını Mustafa Kemal'e ulaştırarak Bandırma Vapuru‘nun hep kıyıdan giderek Samsun'a ulaşmasını sağlamış kişidir. Sonra milletvekili oldu. Gerçekler ortada iken hâlâ “soykırım” diyorlar… Öyle bir anlatıyorlar ki sanki İstanbul'daki tüm Ermeni gazeteci-yazarlar idam edildi! Oysa… Arşag Alboyacıyan, Osmanlı'nın önemli tarihçilerinden biriydi. Tehcir dönemi de dahil 1908-1918 yılları arasında Püzant Keçyan tarafından çıkarılan “Püzantion” adlı Ermeni gazetenin yazarlarındandı. Toros Azadyan, Ermeni tarihçiydi. 1915'te öğretmendi. “Arevelk” (Şark) ve “Zartonk” (Uyanış) dergilerinde yazılar yayınladı. Kitaplar çıkardı. Arşag Babikyan, 1915'te “Le Soir” (Akşam) ve “Hilal” adlı gazetelerde makaleler yazdı. Hırand Asadur, tanınmış bir Ermeni tarihçiydi. 1915'te Bahriye Haciz Temyiz Komisyonu üyesiydi. Yetvart Alyanakyan, antikacıydı ama aynı zamanda gazeteciydi. Ermeni dergi ve gazetelerine tarihe ilişkin yazılar kaleme alırdı. Zabel Hancıyan, “Sibil” mahlasıyla tanınan Ermeni yazardı. Ermenice hikayeler-şiirler yazdı; Fransızca'dan çeviriler yaptı. Harutyun Mırmıryan, tarihçiydi. Kitapları vardı. Ermeni dergi ve gazetelerinde makaleler yazdı. Hovhannes Apikyan, asıl mesleği matbaacılıktı. Bahriye Nezareti Matbaası'nda müdürlük yaptı. Ermeni basını hakkında yazılar kaleme aldı. Rapayel Aptullah, Fransa'da ziraat üzerine okurken 1915'te İstanbul'a dönerek Fransız mekteplerinde öğretmenlik yaptı. Ermeni yetimhanelerinde müdürlük yaptı. Kitaplar yazdı. Hovhannes Aznavor, matbaacıydı. Ermeniceye çevirdiği Nasrettin Hoca hikayelerini matbaasında bastırdı. “Khelok Tavit” (Uslu Tavit) adlı mizah gazetesi çıkardı. Mıgırdiç Acemyan, Ermeni şairiydi. İstanbul'da Posta Telgraf Nezareti'nde çalışmaya devam etti. Süzan Adil, İstanbullu ressamdı. Bedros Adruni, İstanbullu, Ermenice çıkarılan “Gırtaran” (Mektep) dergisinin yayın müdürüydü. Aynı isimli bir başka Bedros Adruni ise “soykırım” yapıldı denen dönemde ülkenin Ermeni okullarında öğretmenlik-müdürlük yaptı. Hovhannes Aleksanyan, 1868 Adapazarı doğumluydu. Üsküdar Amerikan Koleji'nin unutulmaz öğretmenlerinden biriydi. İstepan Akayan, İstanbullu minyatürist idi. Liste uzun… Hiçbiri tehcire gönderilmedi… Hiçbiri idam edilmedi… 1915’TE CEPHEDEKİ ERMENİLER Adı, Diran Çırakyan idi; şairdi, ressamdı. 1917'de askere çağrıldı, fakat o silah kullanmayı dini inancına aykırı bulduğu için savaşmayı reddetti. İstanbul'da katiplik görevi verildi. 1921'de Diyarbakır'da öldü. Mustafa Kemal'in emir eri gibi cephede olan, şehit düşen Ermenileri yazsam sayfalar yetmez ama fikir oluşturması için sadece askeri hekimlerden örnekler vereceğim… Nazaret Aksaraylıyan, aslen Kayserili'ydi. Doktordu. Tehcir döneminde İstanbul Gümüşsuyu Hastanesi'nde çalışıyordu. Sonra. Birinci Ordu Sıhhıye Müsteşarlığı'na getirildi. Civani Ananyan, Beyoğlu'nda doğdu. Askeri Tıbbıye Mektebi'nin müdürlüğüne kadar yükseldi. Tehcir döneminde Miralay rütbesiyle görevinin başındaydı. Boğos Dadyan da Miralay Tabip idi. Balkanlar'da, Çanakkale'de neredeyse tüm cephelerde bulundu. Yedi nişan aldı. Atatürk'ün şahsi dostu idi. Atatürk özel Arap atlarını ona seçtirirdi. Hagop Bekyan, 1869'dan vefat ettiği 1929 yılına kadar askeri doktor olarak görev yaptı. Sarkis Berberyan, 1915'te İstanbul Davutpaşa'da askeri hekim olarak görev yaptı. Savaştan sonra Kınalı ve Burgaz'da belediye doktorluğu yaptı. Krikor Aslanyan, doktordu. Birinci Dünya Savaşı'nda Basra Askeri Hastanesi'nde görev yaptı. Savaşta gösterdiği başarı nedeniyle Mecidi nişanlarıyla taltif edildi. Arto Mezburyan, hekimdi. Tehcir döneminde görevi başındaydı. Aynı zamanda yazardı; Ermeni doktorlar konusunda çalışmalar yapıp yayınladı. Liste uzun… Diplomatlar, mebuslar bile var 1915'te görevinin başında olan… Manuk Azaryan, Osmanlı dönemi diplomatlarındandı. Birinci rütbeden Osmani nişanlarıyla taltif edildi. Hagop Boyacıyan, Osmanlı Mebusan Meclisi'nde bulundu. 1915'te Maarif Nezareti Yüksek Şurası üyesiydi. Nişan Civanyan, Hariciye Nezareti müşaviriydi. Kevork Aslanyan, 1914'te Ermeni Bankası idare heyetinde olmasına rağmen tehcire gönderilmedi. Hep devlet katında önemli görevlerde bulundu. Ermenice kitaplar yazdı. Uzatmayayım… Hepsi bizim toprağımızın insanıydı... Alıntı

YORUMLAR

  • 0 Yorum