GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

ANAYASA BİR ŞİRKET SÖZLEŞMESİ MİDİR?

28 Mayıs 2025 - 19:41

Sayın Cumhurbaşkanı, "Dün itibarıyla 10 hukukçu arkadaşımı görevlendirdim. Bu çalışmayla birlikte yeni anayasa hazırlıklarını yürüteceğiz” demiş.. Anayasa toplumsal bir sözleşmedir, vatandaşların haklarını koruma ve devletin gücünü hukukun çizdiği sınırlar dahilinde tutmak için hazırlanır.

Birkaç hukukçunun bir araya gelerek hazırlayacağı bir şirket sözleşmesi ya da toplum mühendisliği mantığı ile hükümetin kendi geleceğini garanti altına alabilmek için toplumu düzenleyip yaptırım uygulayacağı bir metin değil bilakis toplumun kendi kaderi üzerinde söz sahibi olabilmesi için hükümete ve dolayısıyla devlete şekil verdiği bir metindir..

Hükümetin bir oldu bitti içinde hazırlayacağı göstermelik bir anayasa ile yönetilecek devlet, sadece anayasalı bir devlet olacaktır. Halbuki tüm hukuk fakültelerinin, baroların, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının fikirlerinin alınarak hazırlanacağı ve toplumun onaylayacağı bir anayasa ile yönetilecek devlet, anayasal bir devlet olacaktır.. T.C. Devleti, her zaman Anayasal bir Devlet olmak zorundadır..

Elbette ki 1982 Anayasası tepeden inmeci bir yaklaşım tarzıyla topluma rol biçen dayatma bir metin olarak hazırlanmıştır ve bir darbe anayasasıdır. Zaman içinde birçok değişiklik ile görece demokratikleşmesine rağmen içeriği açısından halen insan haklarını esas alan demokratik bir anayasa değildir. Bu nedenle yeni bir anayasa yapılmasına ihtiyaç vardır lakin bu ikinci bir dayatma ile değil yukarıda ifade ettiğim gibi toplumsal mutabakata dayalı olarak yapılmak ve ülkenin kuruluş felsefesini ifade eden 1924 anayasasına ve kurucu değerlere ters düşmemek zorundadır.

Türk toplumunun talep ve ihtiyaçlarını öncelemek yerine ana muhalefetle mutabakat içinde sözde Kürt sorununu, bu doğrultudaki açılım sürecini ve pazarlık konusu yapılarak iktidarın ikbalini önceleyen yeni anayasa hazırlıkları, toplum nezdinde büyük bir endişe ve tepki yaratmış, tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

Daha en başta ifade ettiğim endişeler ve hazırlık yöntemi konusundaki yanlışlar nedeniyle başlayan tartışmalar; anayasanın biçimsel açıdan niteliği ve sistematiği, başlangıç kısmı, temel felsefesi, devletin nitelikleri ve değiştirilemez maddeler, insan hakları ve bu bağlamda laiklik ve vatandaşlık tanımı, demokrasi, vesayet, hukuk devleti, hükümet şekli, siyasi partiler ve seçim, yerel yönetimlerin yetkileri ve yargı bağımsızlığı konularında yoğunlaşmıştır.

Yangından mal kaçırırcasına yapılmak istenilen böylesi bir anayasa asla kabul edilemez. Toplumun önceliği; birilerine imtiyaz verirken birilerinin ikbalini garanti altına almak için yeni bir anayasa yapmak değil saltanat, israf, rant, rüşvet, irtikap, kayırma, soygun ve bu yüzden meydana gelmiş olan derin ekonomik çöküş ve sosyolojik tahribatın önüne geçilmesidir, ülkeyi tehdit eden mülteci sorunundan biran evvel kurtulunmasıdır, sınır güvenliğinin derhal sağlanmasıdır, işgal edilmiş olan adalarımız konusunda verilmesi gereken diplomatik mücadelenin ve gerekirse askeri müdahalenin yapılmasıdır, KKTC meselesinde taviz vermeden dik durulmasıdır, çiftçiye, esnafa ve sanayiciye can suyu olacak desteklerin biran evvel verilmesi ve yeniden üretim ekonomisine geçilmesidir, ücretlilere gelişmiş ülkeler seviyesinde tatmin edici maaşların verilmesi ve insanca yaşam koşullarının oluşturulmasıdır, hak, hukuk ve adalet düzeninin yeniden tesis edilmesidir, beyin ve sermaye göçünün acilen durdurulmasıdır.. Sorun yasalarda değil ülkeyi yönetemeyen kafalardadır. Değişmesi gereken anayasadan önce bu kafalardır.
. Dr. Vecdet Öz

YORUMLAR

  • 0 Yorum