GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

"Hakim ve savcılar korktuğunda bir ülke korkar!"

21 Ekim 2022 - 09:59

Hiç düşündünüz mü, savcıların niçin “Cumhuriyet” sıfatı vardır?..

Niçin tüm kamu görevleri içinde yalnızca savcılara özellikle “Cumhuriyet Savcısı” unvanı verilmiştir?..

Bu unvanın yaratıcısı, isim babası Cumhuriyet’in efsane Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tur!..

Önce Bozkurt’u tanıyalım; İsviçre’de hukuk eğitimi alan, Lozan’da doktora yapan Mahmut Esat Bey, Türkiye’de Kurtuluş Savaşı’nın başladığı haberini alır almaz, her türlü yolu kullanıp, memleketi Aydın’ın Kuşadası İlçesi’ne ulaşmayı başardı… İlk işi, bu bölgede Kuvayı Milliye gücünü oluşturmak oldu… Değerli hizmetleri nedeniyle Aydın bölgesinden TBMM’ye milletvekili seçildi… Kısa sürede Büyük Devrimci’nin yakın çevresine dahil oldu. Kısa süreli Maliye Bakanlığı’nın ardından “Hukuk devrimlerini” yapması için Adalet Bakanlığı’na getirildi…

O sıralarda, 2 Ağustos 1926 tarihinde Lotus isimli bir Fransız gemisi, Ege açıklarında Bozkurt isimli Türk vapuruna çarparak batırdı. Kazada 8 Türk yurttaşı hayatını kaybetmişti. Bozkurt’un kaptanı ile Fransız gemisinin nöbetçi kaptanı Türkiye Devleti tarafından tutuklandı. Fransa buna şiddetle karşı çıkarak Türkiye’nin Fransız kaptanı tutuklama yetkisi olmadığını iddia etti…

Mahmut Esat Bey, Gazi Paşa’ya olayı Lahey adalet Divanı’na götürürlerse kazanacaklarını, savunmayı da kendisinin yapacağını anlatarak izin istedi ve Lahey’de müthiş bir savunmayla Türk tezinin kazanmasını sağladı. Bu karar literatüre “Lotus Prensibi” olarak geçti. 1958 Cenevre Açık Deniz Sözleşmesi’nde ise taraf tüm ülkeler için kural haline getirildi!..

Mahmut Esat Bey’e bu başarısını ölümsüzleştirmek için 1932 Soyadı kanunu sonrası Atatürk tarafından “Bozkurt” soyadı verilecekti!..

Adalet devrimini hazırlayan devrimci!..

Mahmut Esat Bey, bu büyük başarısının ardından, Mustafa Kemal’in emriyle Adalet reformu çalışmalarına başladı…

Çalışmalar büyük bir hızla ilerlemiş, neredeyse sonuna gelinmişti… Bir gün Gazi Paşa’nın huzurunda hukuk reformu üzerinde tartışmalar yapılırken, orada bulunan önemli isimlerden biri şu soruyu ortaya attı:

Neden sadece savcılara “Cumhuriyet Savcısı” deniliyor?.. Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da neden Cumhuriyet Savcısı? Savcılara bu imtiyaz neden?..

Gerçekten önemli soruydu… Gazi, Mahmut Esat Bey’e dönüp “Ne diyorsun?” diye sordu.

Cevap çok kesin, çok netti:

Çünkü öyle zaman olur ki, Cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o Cumhuriyet Savcısıdır!..

Mustafa Kemal, önce soruyu soranı, sonra da tüm odadakileri süzdükten sonra, gülümseyerek Mahmut Esat Bey’e döndü:

Devam et Mahmut Esat Bey!..

Bir hakimin yaşamsal uyarısı!..

Cumhuriyetin pırıl pırıl, hiç kimsenin önünde eğilmeyen, bir çok “Cumhuriyet Savcısı”, aynı zamanda o savcıların iddianamelerini titizlikle inceleyen, verdiği kararlarla adalet duygusunu pekiştiren çok değerli hakimler de oldu tabii… Türkiye’nin adalet tarihine altın harflerle geçen savcılar, hakimler, avukatlar oldu… Valiler, kaymakamlar oldu… Hiç unutamadığım, gözlerimin önünden hiç gitmeyen bir sahne vardır:

Turgut Özal Başbakandı. Üstelik en güçlü olduğu dönemdi. Bir seçim öncesi Malatya’da otobüsün üzerinde halka hitap ediyordu. Ancak her zamanki gibi otobüsün üstü, şakşakçılarla, yağcılarla doluydu. O kalabalıkta tam göremeyen halk “çök, çök” diye tempo tutmaya başladı. Özal yanındakilere “herkes çöksün” diye emir verdi. 

Herkes çöktü, bir kişi hariç; Malatya Valisi Naim Cömertoğlu dimdik ayakta duruyordu!.. Özal sinirlendi “Vali bey sen de çök” diye bağırdı… Valinin yanıtı gayet kısa ve özdü:

-Devletin valisi diz çökmez sayın Başbakan!..”

İşte, bu türden bir hakim, son yılları “Cumhurbaşkanına hakaret suçuna” beraat kararı verdiği için sürgünlerle boğuşarak geçen Aydın Başar, sosyal medya hesabından şu çarpıcı mesajı yayımladı:

Yargı bağımsızlığı sadece Anayasa’nın süslü bir kelimesidir bugün!..

Çarpıcı ve çok acıklı değil mi?.. O zaman şu sözleri okuyun:

Hakim, savcı korktuğunda bir şehir korkar… Hakim ve savcılar korktuğunda bir ülke korkar… Adalet elden gider… Asker, polis korktuğunda ülke elden gider… Siyasetçi korktuğunda demokrasi elden gider!..

Cumhuriyetin yürekli yargıcı Aydın Başar’ın önünde saygıyla eğiliyorum…

Varolun sayın yargıç…

CHP, iktidarın seçim öncesi “genel sessizliği” sağlamak, topluma korku salmak sonunda da geçmişte yaptığı gibi “Atı alan Üsküdarı geçti” demek için çıkardığı “Sansür Yasası”nın ağzını açana, sosyal medyada eleştiri yapana hatta onu beğenen ya da paylaşana ve tabii gazetecilere 1 yıldan 3 yıla  hapis cezası biçen 29’uncu maddesini Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme, bu başvurunun ilk inceleme soruşturmasının 26 Ekim’de yapılacağını duyurdu. Anayasaya alenen aykırı olan bu maddeyle ilgili olarak en yüksek mahkemenin ne yapacağını nasıl bir karar alacağını göreceğiz… Bu yazı bu nedenle yeniden paylaşıldı…

Ankara’da hakimler var demek istiyorum!

Ümit Zileli-korkusuz.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar