Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Çipras, Rum-Yunan uzlaşmazlığını Ankara'da tekrarladı

07 Şubat 2019 - 22:15

Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, Salı günü geldiği Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Görüşme sonunda yapılan ortak basın toplantısında kısa ve öz, ancak içi dolu çok şey anlatan, Rum-Yunan uzlaşmazlığını ortaya koyan cümleler kurdu. Kıbrıs konusunda Yunanistan'ın tezini paylaştı. Yunanistan'ın Kıbrıs tezi, doğal olarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tezlerinden farklı değildir ve tamamen uyum içerisindedir. Çipras, Lefkoşa'da Anastasiadis'in söylediklerini Ankara'da tekrarlamıştır. Anastasiadis tezlerini açıkça anlatırken, Çipras kelimelerin ve kavramların arkasına saklanmayı, daha diplomatik bir üslup kullanmayı tercih etmiştir. Çipras kısaca değindiği, ancak çok şey anlattığı Kıbrıs konusunda şunları söylemiştir:

"Kıbrıs konusunda adil ve kalıcı çözüm bulunması gerektiğini söyledim. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti AB'nin normal bir üyesi olarak var olmalı. Tabii ki, geçmişte yapılan bazı hataları tekrar etmekte fayda yok. Bir ön hazırlık görüşmelerinin yapılmasını önerdim, özellikle güvenlik konusunda. Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuka saygı gösterilmesine değindim."

Çipras'ın adil ve kalıcı dediği çözüme göre, Kıbrıs Türkleri Kıbrıs'ta sayıca azınlıktır ve azınlık hakları ile yetinmesini bilecektir. Kıbrıs Türkleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin birer vatandaşları olarak, diğer vatandaşlar gibi anayasa önünde eşit haklara sahiptirler. Bireysel eşitlikleri anayasa ile teminat altına alınmıştır. Ayrı bir toplum olarak, ayrı bir halk olarak sadece azınlık haklarına sahip olabilirler. Dolayısı ile Kıbrıs Türklerinin olası bir anlaşmada siyasi eşit olmaları, karar almada etkin rol almaları, çoğunluk Rum halkına karşı bir 'adaletsizlik' olacaktır. Azınlığın çoğunlukla eşit olduğu nerede görülmüştür!!! Çipras bunları söylemiştir.

***

 Çipras, olası bir çözümde AB'nin 'normal' üyesi Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nden bahsetmektedir. Çipras, BM Genel Sekreteri Guterres'in raporlarında belirttiği yeni fikirlere ihtiyaç olduğu söylemini dikkate almadan, Türkiye'nin Crans Montana çöküşü sonrasında ortaya koyduğu iki devlete dayalı veya konfederal bir çözümü yok sayarak, yeni fikirleri reddederek sadece 'federal' çözümü işaret etmektedir. Çipras, Anastasiadis gibi 'normal'! bir AB ülkesinden bahsetmektedir.

 Anastasiadis, birçok açıklamasında "tek hedefinin, Kıbrıs sorununa kalıcı, fonksiyonel, AB ve uluslararası hukuka uygun, Kıbrıs'ı gerçekten bağımsız, çağdaş ve 'normal' bir devlette birleştirecek bir çözüm bulunması olduğunu" söylemektedir. Normal diye üstüne basa basa vurguladıkları, garantörlerden arınmış bir Kıbrıs'tır. Rum-Yunan ikilisi olası bir anlaşmada, AB üyesi bir ülke olan Kıbrıs'ın garantörlere ihtiyacı olmadığını söylemektedir. Garantörlüğün çağ dışı olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye'nin adadaki askerî varlığının ve tek yanlı müdahale hakkının AB üyesi, çağdaş ve normal bir ülke olan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti için tehdit oluşturduğunu iddia etmektedir. Normal ülke kavramı içerisinde devletin 'fonksiyonel' olması da vardır.

Anastasiadis devletin fonksiyonelliğini veya işlevselliğini, Türk tarafının olmazsa olmaz talebi olan siyasi eşitliğe bağlamakta ve karar almada Kıbrıs Türklerinin etkin katılımının devletin işlevselliğini engelleyeceğini iddia etmektedir. Anastasiadis bu iddiasını aklı sıra güçlendirmek için utanmadan, sıkılmadan "Türkiye'de Kürtler, Erdoğan'dan her meselede en az bir Kürt 'oyu'nun da karar mekanizmalarında olmasını isteseydi, ne düşünürlerdi" diye de küstahça soru sorabilmekte, Kıbrıs Türkleri'nin Kıbrıs'ta uluslararası anlaşmalarla tescillenmiş haklarını yok saymaktadır. Anlayacağınız olası bir anlaşmada AB üyesi normal bir ülke dedikleri 'Federal Kıbrıs'ta', Türkiye'nin garantörlüğü ve askerî varlığı olmayacaktır. Federal Devletin işlevselliği adına da, azınlık olarak kabul gören Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliği ve karar almada etkin katılımları söz konusu olamayacaktır.

***

Çipras'ın 'güvenlik konusunda ön hazırlık yapılmasını önerdim' dediği ise Türkiye'nin garantörlük konusunun önceden ortadan kaldırılmasının teminat altına alınacağı görüşmelerden sonra müzakerelere başlanılmasından başka bir şey değildir. Son olarak, Çipras'ın  'Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuka saygı gösterilmesini gündeme getirdim' demesi, Türkiye'nin, Güney Kıbrıs'ın tek yanlı kararlarla ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesinde(MEB) hidrokarbon arama ve çıkarma eylemlerine saygı gösterilmesi, sessiz kalınması, göz yumulması istenmektedir. Çipras'a ve Anastasiadis'e göre Doğu Akdeniz'deki doğal kaynaklar konusu Kıbrıs sorununun çözümünden sonra iki taraf arasında görüşülecek bir konudur ve AB üyesi sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıs etrafında ve Doğu Akdeniz'de hidrokarbon arama ve çıkarma faaliyetleri kendi egemenlik hakkıdır ve buna hiçbir şekilde müdahale edilmemelidir. Çipras'ın 3-4 cümlede söyledikleri bunlardır. Rum-Yunan ikilisinin siyasetinde herhangi bir zihniyet değişikliği yoktur ve her zaman vurguladığım üzere bunlarla uzlaşma, anlaşma mümkün değildir. Kıbrıs konusunda Türkiye kararlı bir tutumla iki devletli çözüm kampanyasını başlatmalıdır.

Kaynak Yeniçağ: Çipras, Rum-Yunan uzlaşmazlığını Ankara'da tekrarladı - Hüseyin Macit YUSUF

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar