Melissa Bakırcı

Melissa Bakırcı

Kalemin sesi
[email protected]

BİZ ÇOCUĞU ÇOCUK OLARAK SEVMİYORUZ

13 Eylül 2021 - 22:17 - Güncelleme: 14 Eylül 2021 - 22:43

Bir İnstagram postunda okumuştum şöyle yazıyordu: “Eskiden otobüste, sokakta çocuk görünce
severdik, başını okşardık, şeker verirdik. Şimdi ailesi bir şey der diye korkudan sevemiyoruz
çocukları.” Biz genel olarak çocuklarla oynayan, onlara şeker dağıtan, mahalle maçının ortasına giren
yani çocuk seven bir toplumuz. Peki gerçekten böyle mi?
Çocuklar sokakta top oynarken çok ses yapıyorlar diye toplarını kesen biz, evimizin yakınında çocuk
parkı varsa şikayet eden biz, bir misafirliğe gittiğimiz de ya da bir misafir geldiğinde çocuk biraz
yaramazlık yapsa laf eden biz, seyahat sırasında uçakta, otobüste çocuk ağlasa offlayan pufflayan yine
biz.
Ama çocuk seven de yine biziz. Biz çocuğun olgun olmasını seviyoruz. Bayramda ziyarete gittiğimiz
evde şeker dağıtan çocuğu seviyoruz. Aynı çocuk ağladığında ya da istediği bir şey için bağırıp
çağırdığında biz çocuk sevmiyoruz. Evimize gelen çocuk bir köşede oturduğunda çocuğu seviyoruz.
Aynı çocuk yastıklarımızdan çadır yaptığında sevmiyoruz. Mahallemizin çocukları bize ekmek almaya
gittiğinde seviyoruz. Aynı çocuklar zillerimize basıp kaçtığında sevmiyoruz.
Yani biz çocuğu çocuk olarak sevmiyoruz. Çünkü çocuğun doğasında vardır; ağlamak, yastıklardan
çadır yapmak, zillere basıp kaçmak, mahalle maçı yaparken bağırmak, ebelemece oynarken koşmak,
saklambaç oynarken oraya buraya saklanmak. Ama biz tüm bunları sevmiyoruz. Biz çocuğun sessizce
bir köşede oturmasını, verdiğimiz komutları yerine getirmesini seviyoruz.
Durum böyleyken gündem de yeni bir tartışma var: Çocuk kabul etmeyen restoran olur mu?
Yurt dışında başlayan ve gittikçe yaygınlaşan bir durum bu. Hatta farklı varyantları bile mevcut;
Çocuk kabul etmeyen otel ya da çocuk kabul etmeyen seyahat acenteleri gibi.
Gerçekten bu durum normal mi yoksa anormal mi? Yani çocuklu kimseler her yere çocuklarıyla
rahatça gidebilmeli mi yoksa çocuklara tahammül edemeyen insanların benimsediği bu uygulama
yaygınlaştırılmalı mı?
Bu konuda pek çok fikir var ortada. Kimi bu durumun normal bir hak olduğunu savunurken kimi de
bunun modern faşistlik olduğunu ileri sürüyor. Hatta bu durumun yaygınlaşması gerektiğini, çocuk
kabul etmeyen spor salonları, çocuk kabul etmeyen siteler, çocuk kabul etmeyen toplu taşıma araçları,
çocuk kabul etmeyen cafeler vs vs gibi alanlarda yaygınlaşması gerektiğini düşünenler var. Diğer bir
taraftan da hayır efendim olmaz o iş çocuk kabul etmemek ne demek diye karşı çıkanlar da var.
Şöyle düşünelim bir iş toplantısı için bir restoranda yemek yiyeceksiniz aynı zamanda işin önemli
detayları konuşulacak. Ama yan masanızda ki ailenin iki çocuğu var ve kavga edip duruyorlar
toplantıda ne konuşuluyor odaklanamıyorsunuz. Şöyle geçiriyorsunuz içinizden “Ahh! Bu çocuklar.
Ne olur sanki evde bıraksalar çocuklarını ya da restoran çocukları kabul etmese. Başım şişti bir
durmadılar.” Her ne kadar bu sizin açınızdan normal bir durum gibi görünse de, bu sizin hakkınızmış
gibi görünse de aslında durum pek öyle değil.
Birincisi toplumsal yerler yani restoran, cafe, otel, spor salonu vs vs herkese açık olmalıdır. Çocuk
almıyoruz diye bir şey olamaz. Çünkü çocuk toplumun bir parçasıdır. Kadın gibi, erkek gibi, yetişkin
gibi, yaşlı gibi çocukta toplumun parçasıdır. Aksi takdirde durum şöyle bir şeye dönüşebilir:
“Kadınları almıyoruz, erkekleri almıyoruz, 65 yaş üstünü almıyoruz, belli meslek gruplarını almıyoruz
vs vs örnekler giderek çoğalabilir.
İkincisi pandemi ile beraber eve hapsolan çocukları şimdi de çocuklara tahammülümüz yok diye eve
kapatmak doğru bir şey değil. Hepimiz bir zamanlar ağlayan, bağıran, oyunlar oynayan, koşuşturan

çocuklardık bu yüzden çocukları en iyi biz anlarız. Onlar hiç yetişkin olmadılar ki bizi anlasınlar.
Ayrıca çocuklardan çok şey öğrenebilirsiniz, örneğin sabrınızın sınırını.

Bırakalım çocuklar çocukluklarını çocuk gibi yaşasınlar yetişkin gibi değil.

Sevgiyle Kalın..
Melissa

YORUMLAR

  • 0 Yorum