Bu haftaki yazımda sizinle en sevdiğim, beni en etkileyen oyunu paylaşmak istiyorum. Geçen sezon
son birkaç oyun duyurusunu duyar duymaz koşa koşa gittiğim bir oyun. Merak ettiğim halde bir türlü
fırsat bulamamıştım. Son 3 oyunundan bir tanesine geçen sezon sonu gitmeyi başardım. İyi ki de
başarmışım. İzlemeden final yapsaydı içimde bir ukde olurdu. Craft Tiyatro’nun oyunlarından
“YUTMAK” sezon sonu final yaptığı halde yoğun istek üzerine yeniden sahnede yerini aldı. Sınırlı
sayıda oynanacak oyunu görmeyen tiyatro severlere tavsiye ederim. Görülmesi gerek oyunlardan.
Biletleri çıktığı gün anında tükendiği konusunda da uyarmak isterim. Günümüzün koşuşturması
içinde, yalnızlık insanın yuvarlandığı bir girdap. İskoçyalı feminist yazar, yönetmen Stef Smith, Üç
kadının hayatını, onların sürüklendiği girdabı ve kimliklerini bulma çabasını anlatıyor. Oyunun,
Yönetmen koltuğunda, İbrahim Çiçek’in oturduğu, oyuncu kadrosunda ise, Ece Dizdar, Başak
Daşman ve Merve Dizdar yer alıyor.
“Yutmak” birbirinden farklı üç kadının, özgürleşme ve iyileşme sürecini anlatan çarpıcı bir kadın
oyunu. Oyunun, metni kadar dekoru da dikkat çekiyor. Yan yana sıralanmış üç bölme. Bu üç bölme,
birbirine komşu apartman dairesi de olabilir, karakterlerin kendilerini kapattıkları hücreler de olabilir.
Bölmeleri birbirinden ayıran metal bölmeler var. Bitişik mekânlarda kendi sorunlarıyla baş etmeye
çalışarak yaşayan ve birbirlerini hiç tanımayan bu üç kadının monologları, zaman zaman yerini
diyaloglara bırakıyor. Tam bu noktada kendilerine zarar verme dürtüsünden kurtulabilseler,
birbirlerine yardımcı olacakları bir noktaya geliyorlar. Psikolojik travmalarından kurtularak
yaşamlarına sıfırdan başlamaya çalışan bu üç kadının başlarından geçenlere tanık oluyoruz. Oyundaki,
Rebbecca karakterine Başak Daşman hayat veriyor. Bir başka kadın uğruna terk edilmiş, hayatında
daha önce hiç sorgulamadığı ve alışkanlıklarını değiştiği bir dönemden geçerken, hayatta da devam
etmek zorundadır. Ece Dizdar ise Anna karakterine hayat veriyor. Anna, dünyanın çok kötü bir yer
olduğuna inanan, obsesyonlu, ölüm orucuna girip kendini kapattığı evinde iyileşmeyi bekliyor.
Merve Dizdar’ın hayat verdiği Sam ise, yanlış beden de doğduğunu düşünen, heyecanlı, kırılgan,
umutlu ve bir o kadar da yalnız.
Birbirinden farklı hayat savaşı veren bu üç kadın sahnede, kırıp döken, kesen, aynaları kıran,
yüzlerini parçalayan, kendi bedenlerine, evlerine, eşyalarına zarar veren, şiddet eğimliler. Fakat
ellerinde hiçbir kesici alet bulunmuyor! Vurma, kırma, parçalama eylemlerini sadece ve sadece
rengârenk boyalarla ifade ediyorlar. Çekiç, bıçak, makas gibi kesici aletler yerine boya kullanıyorlar…
Aynaya çekiç yerine boya fırlatıyorlar, yüzlerini boyayla kesiyorlar! Bu karanlık oyunu renklerle
buluşturuyorlar.
İlişkilerinde, evinde, bedeninde tutsak bu üç kadın birbirlerine dokundukça, özgürleşme yolunda
adımlarını atmaya başlamış oluyor. İddialı ve bir o kadar da çarpıcı bir oyun izlemek isterseniz.
Hayatta kalabilme savaşı veren bu üç kadının hikâyesine ortak olun derim. Yutmak, boğazınızda
kalacak bir düğüm. Oyunu izledikten sonra etkisinden zor çıkacaksınız ve yutkunmakta
zorlanacaksınız. 2019-2020 sezonunda da sahnede yerini almasına sevindim. Emeği geçen herkesin,
emeğine, yüreğine sağlık. Alkışları bol olsun. Sevgilerle…
Merve ÖZGÜNEŞ
Oyuncu
YORUMLAR