MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçen hafta bir yön çizdi.
Ve Türkiye, Rusya, Çin (TRÇ) ittifakı önerdi.
Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD yolcusu olacağı zamanda bu çıkışı merak konusu oldu.
Cumhur İttifakı’nda görüş ayrılığı mı vardı, yoksa Bahçeli ABD’de Erdoğan’ın masaya daha sağlam oturması için bir hamle mi yapmıştı?
Erdoğan, ABD’den elinde Büyükelçi Barrack’ın verdiği ‘meşruiyet’le döndü.
Karşılığında 200’ün üzerinde Boeing verdi.
Tabii çok da üzerinde durulmuyor, ancak orada Trump’ın Rusya’dan gaz almayı keseceğini ümit ediyorum sözü önemliydi.
Trump, Erdoğan’a övgüler yağdırdı, birlikte fotoğraf verdiler, sandalyesini çekti, her şey öngörülemeyen Trump’a rağmen iyi görünüyordu.
Gazze’yle ilgili çözüme yakın olduklarını söylediler.
Suriye’de en büyük başarının Erdoğan’ın olduğu övgüsüyle döndüler.
Bahçeli ise aynı saatlerde, basına bir bilgi notu gönderdi: Yarın TÜRKGÜN gazetesinde TRÇ ittifakını anlatacağım!
Ve anlattı.
“Avrasya, Avrupa ve Asya’nın birleşimidir. Bunun merkezinde de Hazar Havzası bulunur. Hazar Havzası, Türkiye için tam bir bitişik alandır. Türkiye bu havzadan akan hidrokarbon kaynaklarının menfez ülkesi durumundadır. Öte yandan dünyanın ekonomik üretimi doğuya, uzak Asya’ya kaymıştır. Japonya, Çin, Güney Kore, Endonezya, Malezya, Singapur, Hindistan, Pakistan hatta Vietnam gibi ülkelerdeki toplam üretim Batı ülkelerindeki toplam üretimi aşmış, katlamıştır. Dünyanın kuzey sektöründe ise Rusya tüm sarsıntılara rağmen askeri ve siyasi bir güç olarak varlığını sürdürmektedir. Avrasya’nın ortası Türk Dünyasıdır. Bu bölgede artık bugün bir uluslararası aktör olarak Türk Devletleri Teşkilatı bulunmaktadır. (…) Türkiye’nin NATO üyeliği eğer Türkiye’yi NATO içinden gelebilecek muhtemel saldırılara karşı korumanın ötesine geçemiyorsa, bazı NATO müttefiklerimiz en hayati önceliklerimizi ve taleplerimizi görmezden gelebiliyorsa, Türkiye’nin tarihsel vizyonuyla mütenasip biçimde her iki yöne bakma zamanı gelmiştir.”
Son cümle önemli.
Her iki yöne bakma zamanı gelmiştir.
Beyler, sizler iktidara gelmeden önce, Türkiye’nin dış politikası tam da böyleydi zaten.
Savrulmadan, yerini bilen, bölgede gücüyle ve diplomasi geleneğiyle ayrışan, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği bir ülkeydik.
Başkalarının içişlerine karışmaz, oralarda savaşmaz, Araplara karşı temkinli, iki kutuplu dünyanın iki kutbuyla da diplomasi çerçevesinde ilişkiler kuran bir ülkeydik.
He dünya da değişti.
İşte karşımızda Trump gibi bir lider var, bugün siyah dediğine yarın beyaz diyor.
Teröristler kravat takıp, Suriye devletinin başına geçiyor.
Terör örgütü SDG’nin başıyla oturup, imza töreni düzenliyor.
Bebek katili Apo bile olmuş kurucu lider.
Her şey rahmetli Demirel’in dediği gibi, “Dün dündür, bugün bugündür” mantığıyla ilerliyor.
Umarım Türkiye Trump dedi diye Rusya ile ilişkileri bozmaz.
Umarım her şey bu memleketin hayrına olur.
Vatanımız her şeyden kıymetlidir.
MUSTAFA ÖZBEY
YORUMLAR