Mustafa ÖZBEY

Mustafa ÖZBEY

[email protected]

DÜNYAYI VE İNSANLARI BEKLEYEN YENİ VİRÜS 'ÇİP'

15 Mayıs 2020 - 12:12 - Güncelleme: 15 Mayıs 2020 - 12:19

‘Genetiği ile Oynanmış Gıdaların İnsan Sağlığına Verdiği Zararları, Virüs Genleriyle Oynamanın Sonuçlarını Yaşadığımız Şu Günlerde; İnsanların Derisi Altına Çip Yerleştirme Koronavirüsü Gölgede Bırakacak Mahiyette’
Film yapımcısı Aaron Russo, bir dönem dünyanın en büyük zenginlerinden Rockefeller ailesiyle yakın ilişki içine girmişti. Ancak Rockefeller ailesinin iç yüzünü öğrenen Russo, aileyle görüşmeyi kesti ve bu ailenin gerçek amacını kameralar önünde anlatmıştı. Russo’nun iddiasına göre ailenin en büyük amaçlarından biri insanlara RFID çipi takarak dünyayı kontrol altına almak.

Amerikalı Rockefeller ailesinin yakın dostu iş adamı, film yapımcısı Yönetmen Aaron Russo 24 Ağustos 2007 de ölmeden önce ‘insanlara çip takacaklarını ve kontrol altında tutacaklarını’ söylemişti.

Başta suç ve suçluları denetim altında tutmak diye lanse edilen sistem daha sonra anahtarından banka kartına uzanacak yeni düzeni kurmaya başladılar. Nitekim artık sistem insanların bütün özel hayatlarını kontrol etme noktasına getirildi.

Russo’nun dediği gibi asıl amaç bütün insanların vücuduna çip takmak, böylelikle her insan bir navigasyon cihazına dönüştürülerek kontrol edile bilinecek. Vücudumuzda ki çip yardımıyla; kan akışımızdan, hormon salgılarımızı, göz bebeklerimizden, topuk dikenimize kadar her şeyi kontrol altına ala bilecekler.

Kendi irademizle aldığımızı sandığımız kararlar aslında vücudumuzda ki çipin beynimize gönderdiği sinyaller sayesinde gerçekleşirken; bizlere ikna yoluyla yaptırılamayanlar bu küçük alet yardımıyla yaptırılacak ve hepimiz birer robota dönüşeceğiz.

Hiç kimse böyle bir çipin vücudunda olmasını istemez, ancak korku yaratarak ve insanlara sizi bu korur güvende olursunuz, başınıza bir şey gelirse müdahale ederiz, koruruz, kurtarırız popülizmiyle yarattıkları korku dağları vasıtasıyla (Örneğin 11 Eylül gibi sansasyonel terör saldırısı, Virüs saldırıları, soygun, hırsızlık, tecavüz vs. gibi) insanlara bir bir bu çipi öyle veya böyle takacaklar. Böylelikle ele geçirilen vücudumuz, beynimizi komuta eden ‘Dijital şeytan’ tarafından yönetilecek.












HER TÜRLÜ BİLGİ BİRİLERİNİN ELİNDE OLACAK!

Kredi kartı, bilet, anahtar yerine geçen çipler İsveçlilerin sağlık verilerini de depoluyor. İngiliz bilim adamı Ben Libberton, sağlık ölçümleri de yapan çip için tehlike çanlarının da çaldığını ifade etti. Libberton, kişisel verilerin nasıl kullanılacağının önemli olduğunu ifade ederek, “Asıl problem, bu verilerin sahibi kim olacak. Sigorta şirketlerinden hasta olduğumu bilmeden primlerimin yükseldiğini gösteren bir mektup alır mıyım? Öğlen yemeği, spor ve işe gidiş saatlerimi bu çipe kaydedersem birileri bunu kullanabilir mi? Endişesi olabilir” ifadelerini kullandı.

MİKROBİYOLOG TEHLİKEYİ İŞARET ETTİ

Karolinska Enstitüsü’nde çalışan mikrobiyolog Ben Libberton ise, deri altına yerleştirilen çip ile kişilik haklarının kolayca ihlal edilebileceğini ve başta sağlık olmak üzere birçok gizli bilgiye ulaşılabileceğini ifade ediyor. Çip taktırmanın riskleri konusunda uyarıyor. Kişilerin hareket profilinin çıkabileceğini vurgulayan uzmanlar, kişilerin kobay gibi kullanıla bileceği riskinin bulunduğuna dikkat çekiyor.

ÇİPLENMİŞ İNSAN SAYISI 10 BİNİ GEÇTİ

Dünya genelinde, vücuduna çip enjekte edilmiş “cyborg” sayısının 10 bini geçtiği tahmin ediliyor. En çok mikroçip şirketinin bulunduğu İsveç, 4 bin kişi ile “çiplenmiş” en fazla insana sahip ülke konumunda.

STOCKHOLM – İsveç’te kart, kimlik, kredi kartı, bilet taşıma dönemi sona eriyor. Ülkede, şırınga ya da çeşitli yollarla deri altına enjekte edilen pirinç tanesi büyüklüğünde çipleri kullananların sayıları arttı. İsveç’te deri altına enjekte edilen pirinç tanesi büyüklüğündeki çipler ile halk kimlik kartı, kredi kartı ve anahtarı artık cebinde değil elinde taşıyor. Ülkede, deri altına çip enjekte edenlerin sayısı 4 bini geçtiTRENE BİLET, KAPIYA ANAHTAR






İsveç’te 4 binden fazla kişi kimlik kartı, tren bileti ya da anahtarı derilerinde taşıyor. Günlük hayatı kolaylaştırması amaçlanan çipleri deri altına enjekte ettiren İsveçliler, bu çiplerle kapıyı açabiliyor, çipleri tren bileti yerine kullanabiliyor.

BANKA KARTININ YERİNİ ALACAK DİYE MÜJDELENİYOR

Deri altına çip yerleştiren şirket Biohax International CEO’su Jovan Österlund, “Teknoloji yeni fakat önemli şekilde arttı” dedi. Österlund, “Bu teknoloji anahtarların, banka kartlarının yerini alabilecek ve sağlık amaçlı kullanabilecek. Ancak şu ana kadar toplum bu teknolojiye tam olarak ayak uyduramadı. Buna rağmen şirketimiz tarafından en az 3 bin 500 kişiye çip enjekte edildi. 2018’de başlayan teknolojiye ilgi ise giderek artıyor” ifadelerini kullandı.

ŞUNU BİLMEKTE YARAR VAR: Aaron Russo 2007 yılında öldü, bu sistemin Avrupa’da tartışılmaya başlandığı tarih 2013 ve şuan bu sisteme dahil edilmiş insan sayısı 10 bini aşmış durumda. Aynı Rockefeller ailesine ait Rockefeller Vakfının bu gün tüm Dünyayı saran Koronavirüs salgınını bundan 10 yıl önce 2010 da senaryo olarak harfi harfine raporlamış olduğu düşünülecek olursa; gelecekte çip konusunda insanlığın nasıl bir belaya bulaşacağını kestirmek güç olmasa gerek.

Bu gün yaşananlar karşısında ülkeleri ve toplumları yöneten söz, karar ve yetki sahipleri tarafından sarf edilen ”YENİ BİR DÜZEN KURULACAK” söylemi düşünüldüğünde ve bu yazıda anlatılanlar göz önünde bulundurulduğun da manidar olsa gerek.

12 Nisan 2020 / Abidin SARI-ÖZGÜR İFADE

 



  • BU AYRINTIYA DİKKAT!… ROCKEFELLER VAKFI 10 YIL ÖNCE KORONAVİRÜSÜ SENARYO OLARAK RAPORLAMIŞ




Rockefeller Hakkında Dehşete Düşürecek Ayrıntı; 10 Yıl Önce Harfi Harfine 2020’yi Yazmışlar: (NOT: aşağıda ki ayrıntılar 22 Mart 2020 de gazeteci M. Şakir Saraç tarafından ortaya çıkartılış ve Yeni şafak gazetesinde yayınlanmıştır)

ROCKEFELLER VAKFI KORONAVİRÜS SALGININI 2010 DA RAPORLAMIŞ

Rockefeller ailesine ait Rockefeller Vakfı’nın 2010 yılında yayınladığı bir raporda adeta günümüzdeki salgının birebir anlatılıyor oluşu dikkat çekiyor. ‘Gelecek bilimci’ Peter Schwartz’ın, Rockefeller Vakfı’na bağlı olarak kurduğu Global Business Network (GBN) tarafından yayınlanmış ‘Teknoloji ve Uluslararası Kalkınmanın Geleceği için Senaryolar’ başlıklı raporda çarpıcı ifadeler var. 2010 Mayıs’ında servis edilen rapor, 2030 yılına kadar olacak gelişmeler hakkında bir çerçeve sunuyor, ‘Senaryo Anlatıları’ bölümünde ise ‘ölümcül küresel bir virüs salgınının ortaya çıkacağını’ öngörüyor.

GELİŞMİŞ ÜLKELER ÇOK ZORLANACAK

Geleceğe ilişkin olası senaryolara yer vermesine rağmen ‘olaylar olup bitmiş gibi’ geçmiş zaman ifadeleri kullanılan Rockefeller metninde ‘gelişmiş ülkelerin bile virüsle savaşmakta zorlanacağı’ söylenerek aynen şu cümle yazılmış: “Yıllardır öngörülen küresel salgın geldi. Hızla yayılan virüs, salgınlara en hazırlıklı ülkeleri bile altüst etti.”

İLK ÇİN KURTULACAK

Vatandaşlarını virüsten korumak için hükümetlerin ‘olağanüstü önlemler’ alacağını belirten rapor, “Küresel salgın sırasında tüm dünyada liderler yetkilerini genişletti. Yüz maskelerinin kullanımının zorunlu hale gelmesinden, tren istasyonları ve süpermarketler gibi toplumsal alanlara girişlerde vücut ısısı kontrollerine kadar çok sıkı kural ve kısıtlamalar uygulandı” gibi şimdilerde gördüğümüz çok tanıdık uygulamaları anlatıyor. Ülkelerin virüsle nasıl mücadele ettiklerine de yer veren rapor, virüsten ilk olarak Çin’in kurtulmayı başaracağı kehanetinde bulunuyor: “Salgın tüm dünyayı sardı. Tedbirlerin uygulanması gelişmiş ülkeler için bile büyük sorun oldu. Fakat birkaç ülke üstesinden daha iyi geldi; özellikle Çin. Çin hükümetinin tüm vatandaşlar için zorunlu karantinayı hızlı bir şekilde koyup uygulaması ve tüm sınırları anında kapatması milyonlarca can kurtardı. Ve virüsün yayılmasını diğer ülkelerden çok daha erken durdurmaları salgın sonrası hızlıca toparlanmalarına imkân verdi.”

BOMBOŞ KALACAK

Virüsün sadece insanları öldürmediği ifade edilen raporun devamında, “Küresel salgının ekonomiler üzerinde ise ölümcül bir etkisi oldu. Hem insanların hem de malların uluslararası hareketliliği durma noktasına geldi, turizm gibi zayıf endüstriler ve küresel tedarik zincirleri etkilendi. Yerelde bile, normalde en hareketli olan dükkânlar ve ofis binaları hem çalışanlar hem de müşterilerden yoksun şekilde aylarca boş kaldı” denildi.

“GIDA KITLIĞI”

Gelecekte teknoloji alanındaki olası eğilimlere değinilen Rockefeller raporunda, “Korumacılık ve ulusal güvenlik kaygılarıyla hareket eden ülkeler, Çin’in güvenlik duvarlarını taklit ederek kendi bağımsız, bölgesel tanımlı teknoloji ağları oluştururlar. Hükümetler internet trafiğini denetlemek konusunda çeşitli derecelerde başarıya sahiptir ancak bu çabalar yine de ‘dünya çapında’ internetin etkisini kıramadı” ifadeleri bulunuyor. Ekonomide sektörel ve devlet düzeyinde büyük değişimlerin yaşanacağını öngören raporda ayrıca şöyle deniliyor: “Küresel gıda ve kaynak kıtlığı karşısında ülkeler iç piyasalarını ithalata karşı korumak ve tarımsal ürün ve diğer emtia ihracatını azaltmak için ticaret bariyerlerini yükseltti. 2016 yılına gelindiğinde, ülkeler Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrası dünyaya damgasını vuran küresel işbirliği ve birbirine bağlılığın en zayıfladığı döneme girdi.” 2016 yılında ABD’de Donald Trump seçimleri kazanarak başta Çin ve Avrupa olmak üzere ticaret savaşlarının fitilini ateşlemişti.

YAYINDAN KALDIRDILAR

Tartışmalı rapor, Rockefeller Vakfı’nın yayımlarının yer aldığı resmi sitesinde 25 Mayıs 2010 tarihinde “www.rockefellerfoundation.org/news/publications/scenarios-future-technology” adresinden paylaşıldı. Birkaç yıl boyunca erişime açık olarak kalan yayın sonra bilinmeyen bir nedenle siteden kaldırıldı. Yeni Şafak, raporun yayımlanma tarihini ve orijinalliğini doğrulamak için sözkonusu rapora ve web adresine web sitelerinin belirli tarihlerdeki imajlarının kayıtlarıyla ulaştı.

Kaynak Özgür İfade



 

YORUMLAR

  • 0 Yorum