Mustafa ÖZBEY

Mustafa ÖZBEY

[email protected]

Kabadayı tarihi

18 Nisan 2019 - 11:42

Konusunda ülkemizde pek çalışma ya­pılmadı. Refi' Cevat Ulu­nay gibi popüler tarihçiler kabadayıları sadece renkli ifa­delerle tasvir etti!

Kabadayı sözcüğünün kökeni ve anlamı konusu bile karışık. Kimileri Arapçada “al­mak-tutmak” manasında­ki “kabz” kökünden ileri geldiğini sürüyor. Kimileri ise kökenin Türkçe “kaba-da­yı” olduğu savunuyor: Yeğen­lerini koruyan aile ferdi…

Osmanlı'da kabadayıların ne zaman ortaya çıktığı da belir­siz. Bir iddiaya göre, Yeniçeri Ocağı'nın 1826'da kaldırılma­sından sonra çıktı.

Detaya boğmayayım…

Kabadayılar, hiç görülmemiş kadar geniş ölçüde bir statü­yü II. Abdülhamit döneminde kazandı! Yıldız Sarayı'nın “ona­yıyla” kabadayı ile devletin kolluk güçleri ilişkisi iç içe geçti. Bu dönemde kabadayı­lar “altın çağını” yaşadı!

Meselenin asayişten çok si­yasi ayağı vardı ...

Meraklılar bilir; Osman­lı'da “Tophane kabadayıla­rı” meşhurdu. Niye?

Tarih: 14 Eylül 1859.

– Aralarında; Süleymaniyeli Şeyh Ahmed Efendi, Top­hâne Müftüsü Bekir Efendi, Fâtih Medresesi hocalarından Nasûhî Efendi, Hezargradlı Şeyh Feyzullah Efendi gibi din adamları ve askerlerin bu­lunduğu…

– Islahat Fermanı'na karşı çıkarak “Şeriata daha uygun bir rejim” kurmak isteyen…

– Fedailer Cemiyeti, Abdülmecit'i tahtan indirip yerine Abdülaziz'i getirmek için örgütlendi.

– Tophane'deki Kılıç Ali Paşa Camii'nde “Cuma Selamlığı” sırasında padişa­ha darbe yapacaklardı. İhbar sonucu basıldılar. Darbe başarı­sız oldu.

– Gerek Abdülmecit'e bu darbe girişimi…

– Gerek Abdülaziz'in 30 Ma­yıs 1876'da darbeyle tahtan indirilmesi…

II. Abdülhamit'te “darbe paranoyasına” yol açtı. Askerler, orduda çalışanlar ve bazı din adamlarının Top­hane'de oturması sebebiyle bu semt özel olarak gözlem altına alındı.

Bu maksatla II. Abdülha­mit, “Tophane kabadayıla­rından” yararlandı. Nasıl?

– Kamu nizamını sağlamak…

– Asayişi korumak…

– Ve en önemlisi otoritesi­nin sağlamlaştırılması için II. Abdülhamit, denetim ve baskı aracı olarak kaba­dayılardan yararlandı.

Özel­likle dini-ahlaki değerlerin korunmasından çok, siyasi tehlikeleri önleme konu­sunda bu kaba gücü yanına aldı. Örneğin, paralel istih­barat kurmasında kabadayıla­rın rolü büyüktü.

Toplumsal hayatı “gözetle­yip-denetleyen” ve sürekli şiddete başvuran kaba­dayıların ana amacı; halkın değil, sadece padişahın çıkarını korumaktı!

II. Abdülhamit'in iç gü­venlik politikasına damga vuran bu “eklemleme stra­tejisi” kabadayıları meşru­laştırdı; onlara “hukuki” statü kazandırdı.

Ulunay, “Sayılı Fırtınalar” eserinde şu diyaloğu yazdı ...

– Karakolla nasılsın?

– (Kabadayı Hurşit): Onlar beni korur, ben onları koru­rum, geçinir gideriz.

Böylece…

Devlet gölgesindeki kanun tanımaz kabadayılar re­jimin en nüfuzlu-itibarlı isimleri oldu.

Öyle ki…

II. Abdülhamit, Adalı Rum Pandelli'yi alt eden ka­badayı Sarraf Niyazi'yi İstanbul Büyükada'ya serko­miser/başkomiser ilan etti!

“Harekatınızda tamamiyle serbestsiniz. Adada asayişin sağlanmasını istiyoruz. Ne mümkünse yapınız, kimseye hesap vermeyeceksiniz.”


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve oturan insanlar

HAYATIN İÇİNDEN HİKAYELER

YORUMLAR

  • 0 Yorum