Mustafa ÖZBEY

Mustafa ÖZBEY

[email protected]

Makat ameliyatını izlemek için soyluların birbirini ezdiği Kral XIV. Louis ...

11 Ocak 2022 - 09:47

Tarih şimdiye kadar pek çok kibirli lider gördü. Ancak hiçbiri Fransa’da 72 sene hükümdarlık yapan (Bu Avrupa için bir rekordur) XIV. Louis’i geçemedi.
Bu adam öylesine büyük bir egoya sahipti ki devleti, kendisinde somutlaşmış olarak görüyordu. Ancak o nasıl bir devletse kısa boyundan dolayı 21 cm topuklu ayakkabı giymek zorunda kalıyordu.
Kral, hükümdarlık süresi boyunca siyasetin ve toplumun her bir köşesine müdahale etti. Din işlerinden ağaç bakımına kadar her konuda fikir sahibiydi.
Her şeyi en iyi o biliyordu. Bu sebeple de toplumsal muhalefete hiç gerek yoktu. Ona göre halkın kendisi gibi bir hükümdara ne yapacağını söylemesi devletin başına gelebilecek en büyük felaketti...
Kral ayrıca kendisini bir teşhir malzemesi haline getirmişti. Şöyle ki şanslı bir azınlık, dünyanın en büyük “mucizelerinden” biri olan XIV. Louis’i sabahtan akşama kadar izleme olanağı bulabiliyordu.
Ayrıca kendisinde Tanrı kompeksi de vardı. Kral, Pazar günleri kiliselerde kürsüden haça doğru eğilerek ibadet ederdi.
Halk ise kürsünün aşağısında, Kral’a doğru eğilirdi. Yani şu rahatça söylenebilir ki Kral, Tanrı’ya tapınırken halk da Kral’a tapınmak durumunda kalıyordu.
Tahmin edebilirsiniz ki Kral’ın bu tutumu soylular arasında “dalkavuklar” sınıfının doğmasına yol açtı.
Kral’ı övmek ve onu bulutların üzerine çıkarmak Fransız aristokratları için başlı başına bir hedef, hatta bir kariyer hedefi haline geldi. Bu dalkavuklar ordusu, o zaman ortaya epey absürt bir tablo çıkarmıştı.
Peki neydi bu soyluların çıkabildiği en son mertebe? Örneğin Kral’ın gömleğini tutmak, bir mumla gideceği yolu aydınlatmak ya da bir av gezisinde onun yanında yer alabilmek çok büyük onurlardı.
Bu durum o kadar tuhaf bir hal almıştı ki XIV Louis bu işten hazineye para sağlayabileceğini keşfetti.
Anlamsız birçok unvan yaratan Kral, bunu yarım akıllı soylulara pazarlamaya başladı ve bu işten çok para kazandı.
Devlette aklı başında insanlar da vardı elbette. Örneğin Maliye Bakanı Demarets Kral’dan daha çok anlamsız unvan yaratılması emrini alınca “Bunları kim alır?” diye sormuştu.
Aldığı yanıt ise şuydu: “Kral bir unvan yarattığında, Tanrı onu alacak bir salağı hemen yaratır” Evet, gerçekten de Kral her uyduruk bir unvan yarattığında birçok aristokrat isimlerinden önce bu unvanın okunması için birbirlerini yemeye başlıyordu.
Kral saati sorunca “Majesteleri saat kaç olsun istiyorsa” diyen ve karakter namına pek bir numaraları olmayan bu “soylular” bana göre zirve noktasına Kral’ın makatından ameliyat olacağı kesinleşince eriştiler.
Zira Kral’ın makatındaki irinin temizlenmesi için yapılacak ameliyata girmek, onlar için çok büyük bir olay olmuştu.
Hatta bazıları hiçbir problemleri olmadığı halde Kral’ın olduğu ameliyatın aynısından olmak için doktorlara yalvarmıştı.
Peki sonra ne oldu? Büyük Kral XIV. Louis de tıpkı ondan öncekilere olduğu gibi hayatını kaybetti.
Bir zamanlar halkın tapınmasını istediği vücuduna solucanlar ve çiyanlar doldu. Geride kalan soylular ise 74 sene sonra, Fransız Devrimi’nde giyotini boyladı. Her doğan güneş gibi “Güneş Kral” da bir gün battı....

YORUMLAR

  • 0 Yorum