Herkesin yakından takip ettiği gibi, Ülkemiz futbolunda ne yazıkki hiçbir yerde görüp duymadığımız ölçüde takımlarımız üzerinde sürekli bir baskı var. Çok değerli duayen yorumcuları ayrı tutarsak, geriye kalan bir sürü futbol cahili sözde futbol yorumcusu diye geçinen ve aralarında futbolcu ve hakem eskisi kişilerin olduğu bir çoğunluk, bıkmadan ve usanmadan sürekli olarak herşeyi acımasızca eleştiriyorlar.
Tabiki futbolun doğasında eleştiride var, ama gözü kapalı olarak yıkıcı eleştiriler yapmak ve özellikle büyük camiaları birbirine karşı düşmanlandırmak futbol etiğine uygun davranışlar değildir.
Fenerbahçe bir dizi yanlışlarla şampiyonluğu kaybetti, sezon bitiminde tabiki her yanlış analiz edilebilir ancak bu eleştiriler kesinlikle takımların koca bir sezon ortaya koydukları emeklerini ısrarla yerle bir etmek düşüncesi taşımamalıdır. Fenerbahçe sezon başında benim aynı geçen sezon olduğu gibi bir numaralı favorimdi ve sonuçta ben yanıldım. Dünyanın her liginde ikinci ve üçüncü olan takımlar yada sporcular alkışlanır ve kürsüye çıkarak madalya alırlar. Hiç kimse ligi ikinci sırada bitiren bir takıma yada bireysel sporculara başarısızsın demezler. Bir örnek vermek istiyorum, Almanya Bundesliga'da geçen yılın şampiyoru Leverkusen bu sene ikinci oldu ve o şehir, takımlarını bağırlarına basıyor.
Fenerbahçe nasıl şampiyon olurdu diye düşündüğümde ortaya çıkan sebepler aynı geride kalan son iki yılın kopyası olarak karşımıza çıkıyor.
Jorge Jesus döneminde tek başına defans oyuncusu Samet’in hatalarının nelere mal olduğunu, bir sonraki sezon yine Samet'in ve ilave olarak Kruniç'in yaptıklarıyla şampiyonlukların nasıl kaçtığını hepberaber yaşadık ve gördük.
Futbolu çok seven, Survivor yarışmalarında arkadaşlarıyla kumda, İstanbul'da halı sahada evinde yine yakınlarıyla Playstation'da futbol turnuvası yapan başarılı Televizyon yapımcısı Acun Ilıcalı, bu sezon kaçan şampiyonluğun Mourinho ile birlikte baş sorumlusudur.
Futbol hiçbir zaman halı sahada, playstationda, okulda yada kitaptan öğrenilmez, ortalama 20 yıl yağmurda çamurda futbol sahasında, antrenmanlarda, soyunma odalarında, deplasmanlarda ve sakatlık dönemlerinde öğrenilir ve bu bile çoğu zaman yönetici yada tekrik direktör olmaya yetmez, çünkü iyi futbolcu olmak, futbolu çok sevmek başka birşeydir, Fenerbahçe gibi bir dürya takımına Hoca olabilmek yahut futboldan sorumlu Asbaşkan olmak bambaşkadır.
Eğer Acun profesyonel futbol bilgisine sahip biri olsaydı, sezon başında ağırlığını ve bilgisini ortaya koyarak, Fenerbançe'nin gerçek sahibi olan taraftarların ıslıklı protestolarını dikkate alıp anında musluğu kapatırdı ve Samet ile Kruniç'in son iki sezon nelere mal olduklarını Mourinho'ya anlatırdı, ayrıca ilerleyen dönemde de yüksek egosu ve inadıyla sürekli değişik 11 ler sahaya sürerek futbolun gerçeğiyle inatlaşan dünyaca ünlü Hoca'yı frenleyebilirdi.
Defalarca bu köşemde dile getirdim, dünya futbolunda artık Dzeko ve Tadiç gibi büyük futbolcular yetişmiyor, tabiki onların kariyerlerine hepimiz saygı duyup alkışlıyoruz, ne yazıkki emeklilik dönemlerinde Fenerbahçe'ye geldiler, ağır, yavaş ve temposuz oyunlarıyla takımın hücum gücünü sıfırladılar, ön alan baskısı yapamayan Fenerbahçe'nin orta sahası sürekli baskı altında kaldı ve birçok maçta kaptırılan toplar şok goller olarak geriye döndü ve takım umulmadık puanlar kaybederek yarıştar toptu. İşte Acun burada görevini yapamadı, çünkü Dzeko ve Tadic aynı anda ilk onbirde olmamalı ve onlara maçların yetmişinci dakikasına kadar şans verilmemeliydi. Futbol oynamak ve bu oyunu sevmek bile herzaman herşeye yetmiyor demiş ve birkaç defa önemli misallar vermiştim. Dünyaca ünlü üç büyük futbolcu olan, Maradona, Lothar Matthäus, Gheorghe Hagi, futboldan ayrılırca Hoca olmuşlardı ve büyük futbolculukları onların çok büyük Hoca olmalarıra yetmemişti, Acun'un ekonomik gücünün olması, Avrupada kulüp satın alması ve kumda çok sevdiği futbol ile içiçe olması maalesef Fenerbahçe gibi büyük bir kulübün sorumluluk isteyen yöneticiliğine yetmedi. Birçok zengin Arap Şeyh'de Avrupa'da kulüp satın alıyor, ama hepsi takım elbiseleri ile tribünde oturup sessizce ve hadlerini bilerek takımlarını seyrediyorlar ve çok gereksiz açıklamalar yaparakta ortamı hiçbir şekilde germiyorlar. Acun'un istifası kesinlikle bir kayıp değildir ve ilk senesinde yaptığı hatalara ve inadına rağmen Mourinho'nun bu sezonda takımın başında olması bence çok yerinde ve olumlu bir karardır. Fenerbahçe büyük kulüptür, başarısız değildir ve bunun kanıtıda, tüm Ülkeyi onurlandıran Basketbol'daki çok büyük başarı ve Avrupa "ŞAMPİYON"luğudur.
Tolga Güneş
Tabiki futbolun doğasında eleştiride var, ama gözü kapalı olarak yıkıcı eleştiriler yapmak ve özellikle büyük camiaları birbirine karşı düşmanlandırmak futbol etiğine uygun davranışlar değildir.
Fenerbahçe bir dizi yanlışlarla şampiyonluğu kaybetti, sezon bitiminde tabiki her yanlış analiz edilebilir ancak bu eleştiriler kesinlikle takımların koca bir sezon ortaya koydukları emeklerini ısrarla yerle bir etmek düşüncesi taşımamalıdır. Fenerbahçe sezon başında benim aynı geçen sezon olduğu gibi bir numaralı favorimdi ve sonuçta ben yanıldım. Dünyanın her liginde ikinci ve üçüncü olan takımlar yada sporcular alkışlanır ve kürsüye çıkarak madalya alırlar. Hiç kimse ligi ikinci sırada bitiren bir takıma yada bireysel sporculara başarısızsın demezler. Bir örnek vermek istiyorum, Almanya Bundesliga'da geçen yılın şampiyoru Leverkusen bu sene ikinci oldu ve o şehir, takımlarını bağırlarına basıyor.
Fenerbahçe nasıl şampiyon olurdu diye düşündüğümde ortaya çıkan sebepler aynı geride kalan son iki yılın kopyası olarak karşımıza çıkıyor.
Jorge Jesus döneminde tek başına defans oyuncusu Samet’in hatalarının nelere mal olduğunu, bir sonraki sezon yine Samet'in ve ilave olarak Kruniç'in yaptıklarıyla şampiyonlukların nasıl kaçtığını hepberaber yaşadık ve gördük.
Futbolu çok seven, Survivor yarışmalarında arkadaşlarıyla kumda, İstanbul'da halı sahada evinde yine yakınlarıyla Playstation'da futbol turnuvası yapan başarılı Televizyon yapımcısı Acun Ilıcalı, bu sezon kaçan şampiyonluğun Mourinho ile birlikte baş sorumlusudur.
Futbol hiçbir zaman halı sahada, playstationda, okulda yada kitaptan öğrenilmez, ortalama 20 yıl yağmurda çamurda futbol sahasında, antrenmanlarda, soyunma odalarında, deplasmanlarda ve sakatlık dönemlerinde öğrenilir ve bu bile çoğu zaman yönetici yada tekrik direktör olmaya yetmez, çünkü iyi futbolcu olmak, futbolu çok sevmek başka birşeydir, Fenerbahçe gibi bir dürya takımına Hoca olabilmek yahut futboldan sorumlu Asbaşkan olmak bambaşkadır.
Eğer Acun profesyonel futbol bilgisine sahip biri olsaydı, sezon başında ağırlığını ve bilgisini ortaya koyarak, Fenerbançe'nin gerçek sahibi olan taraftarların ıslıklı protestolarını dikkate alıp anında musluğu kapatırdı ve Samet ile Kruniç'in son iki sezon nelere mal olduklarını Mourinho'ya anlatırdı, ayrıca ilerleyen dönemde de yüksek egosu ve inadıyla sürekli değişik 11 ler sahaya sürerek futbolun gerçeğiyle inatlaşan dünyaca ünlü Hoca'yı frenleyebilirdi.
Defalarca bu köşemde dile getirdim, dünya futbolunda artık Dzeko ve Tadiç gibi büyük futbolcular yetişmiyor, tabiki onların kariyerlerine hepimiz saygı duyup alkışlıyoruz, ne yazıkki emeklilik dönemlerinde Fenerbahçe'ye geldiler, ağır, yavaş ve temposuz oyunlarıyla takımın hücum gücünü sıfırladılar, ön alan baskısı yapamayan Fenerbahçe'nin orta sahası sürekli baskı altında kaldı ve birçok maçta kaptırılan toplar şok goller olarak geriye döndü ve takım umulmadık puanlar kaybederek yarıştar toptu. İşte Acun burada görevini yapamadı, çünkü Dzeko ve Tadic aynı anda ilk onbirde olmamalı ve onlara maçların yetmişinci dakikasına kadar şans verilmemeliydi. Futbol oynamak ve bu oyunu sevmek bile herzaman herşeye yetmiyor demiş ve birkaç defa önemli misallar vermiştim. Dünyaca ünlü üç büyük futbolcu olan, Maradona, Lothar Matthäus, Gheorghe Hagi, futboldan ayrılırca Hoca olmuşlardı ve büyük futbolculukları onların çok büyük Hoca olmalarıra yetmemişti, Acun'un ekonomik gücünün olması, Avrupada kulüp satın alması ve kumda çok sevdiği futbol ile içiçe olması maalesef Fenerbahçe gibi büyük bir kulübün sorumluluk isteyen yöneticiliğine yetmedi. Birçok zengin Arap Şeyh'de Avrupa'da kulüp satın alıyor, ama hepsi takım elbiseleri ile tribünde oturup sessizce ve hadlerini bilerek takımlarını seyrediyorlar ve çok gereksiz açıklamalar yaparakta ortamı hiçbir şekilde germiyorlar. Acun'un istifası kesinlikle bir kayıp değildir ve ilk senesinde yaptığı hatalara ve inadına rağmen Mourinho'nun bu sezonda takımın başında olması bence çok yerinde ve olumlu bir karardır. Fenerbahçe büyük kulüptür, başarısız değildir ve bunun kanıtıda, tüm Ülkeyi onurlandıran Basketbol'daki çok büyük başarı ve Avrupa "ŞAMPİYON"luğudur.
Tolga Güneş
YORUMLAR