TOLGA GÜNEŞ

TOLGA GÜNEŞ

GOL VURUŞU
[email protected]

FENERİN IŞIĞI YANMIYOR !

26 Haziran 2020 - 10:43

Dünyası Futbol olan, ama hiçbir zaman Futbol Fanatiği olmayan, spora Siyasetin bulaşmasını her fırsatta kınayan ve bu tür ilişkilere şiddetle karşı olan eski bir Futbolcuyum. Son günlerde basında yazılıp çizilenlere bakınca çok üzülüyorum ve kahroluyorum, birçok kulübün siyasete nasıl bulaştığına şahit olmak, birçok sporsever gibi benimde midemi bulandırıyor.

TFF Başkanı’nın bile gönlünün hangi takımda olduğunun bugünkü gazetelerde konu olmasını Türk Futbolunda Sözün bittiği yer olarak görüyorum.

Alanya - Trabzon maçında yaşananlar, Erol Bulut'un maça Lacivert Pantolon ve Turuncu T-Shirt giyerek çıkmasına yapılan haklı yorumlar Futbolda nerede olduğumuzu net bir şekilde ortaya koyuyor. Gazetelere bakınca, Futbolda bizden çok ileride olan hiçbir ülkede rastlanmayacak kadar gündem olan haberler görüyoruz, tartışma, kavga, siyasi ilişkiler ve inanılmaz eleştiriler havada uçuşuyor. Ülke Futbolumuzun kalkınması için yıllardır kurduğum hayaller her geçen gün zayıflıyor ve ben ümidimi kaybediyorum. Vıcık vıcık siyasetin bulaştığı bir Futbol ortamından çıkacak olan şeyin adı kesinlikle Başarı olamaz, olsa olsa KAOS olur.

 

Benim esas gündemim Fenerbahçe'yi özlemiş olmamdır. Kadıköy'de oturan bircok Fenerbahçeli dostu olan, ama Fenerbahçe'li olmayan bir Futbolseverim. Bağdat caddesindeki kutlamaları özleyen, Fenerbahçe'nin başarılarını güzel Futbolunu alkışlayan, hele Alex takımdayken Fener'in maçlarını izlemeden rahat etmeyen biri olarak, neredesin Fenerbahçe diyorum.

Sayın Ali Koç Başkan olduğunda, neredeyse Fener taraftarlarından çok daha fazla sevinmiştim, yanlış anlaşılmasın Sayın Koç'a inancım sonsuz ve eminim uzun vadede Fenerbahçe tarihine imzasını atacaktır. Peki şimdiki duruma sebep nedir diye soracak olursak, benim cevabım Sayın Ali Koç'un tecrübesizliğini ve çok iyi niyetli oluşunu gösteririm. Yönetim nedir diye sorulduğunda, bunun tarifini yapacak kişilerin başında Sayın Koç gelir, ama daha öncede belirttiğim gibi bir Futbol takımı yönetmek çok farklı deneyimler gerektirir.

Özet yaparsak şunları söylemekte yarar var diye düşünüyorum, ilk baştaki yabancı Hoca ve deneyimli yabancı sportif direktör kararı doğru ve yerinde bir karardı, ne yazıkki Ülkemizdeki sabırsızlık hastalığı, çok kısa sürede doğru kararı bertaraf etti, bu yanlışa yeni bir yanlışla devam edildi ve takıma kesinlikle katkı sağlayamayacak olan Ersun Yanal göreve getirildi, bu ikinci yanlış Fenerbahçe'ye yeni yapılanma sürecinde oldukça zaman kaybettirdi.

Bugüne bakarsak durum tam içler acısı, Dünya takımı Sarı Lacivertliler Hocasız bir takım olarak ligi tamamlamaya çalışıyor ve şu ana kadar hala yeni sezon için anlaşma sağlanmış bir Hoca ismi gündemde yok. Sanırım Sayın Ali Koç'un kulağına birçok kişi iyi niyetlede olsa birşeyler fısıldıyorlar ve Başkanın hızlı karar almasını engelliyorlar. Önümüzdeki sezon çok önemli, yeniden iki sezon öncesine dönülecek ve tekrar silbaştan yapılacak. Fenerbahçe'nin artık zaman kaybı yaşama lüksü yoktur, mutlaka yabancı ve çok deneyimli bir Hoca ile biran önce imzalar atılmalıdır ve benim görüşüme görede bu Hoca Türkiyeyi çok iyi tanıyan biri olması, yeni yapılanmada önemli rol oynayacaktır ve tekrar zaman kaybını önleyici olacaktır.

Daha öncede yazdığım gibi benim tek Favorim, Takım için biçilmiş kaftan olan Christof Daum'dur. Bir Fenerbahçe dostu olarak ilave etmek istediğim bir görüşüm daha var. Kaleci Antrenörü Volkan ve Futbolcu Emre'nin kariyerleri için kimsenin söyleyeceği olumsuz tek bir kelime olamaz, her ikiside alkışlarla Futbol tarihine geçtiler, ancak Futbolculuk ve Hocalık birbirinden çok farklıdır, geçen hafta Saha kenarından yine agresif davranışlarda bulunan Emre'nin Hakem tarafından kırmızı kart görüp tribüne gönderilmesi, ve öncesinde televizyon ekranında Emre'nin gözlerinin yuvalarından fırlarcasına takındığı agresif tutum, bende büyük soru işaretleri oluşturdu ve bu oyuncunun kariyerinde yaptıkları aklıma geldi, öfke kontolü sorunu olan Emre ve Volkan, teknik kadroda yer alırlarsa neler olabilir diye düşünüyorum ve içimdeki ses, takımın yeniden yapılanmasına katkı sağlamayacağı şimdiden açık ve net belli olan bir görevlendirmenin olmaması gerektiğini bana söylüyor.

Birkaç gün önce okuduğum bir başka haberde bana doğru düşündüğümü gösteriyor. Emre ve Kruse arasında yaşanan bir tatsızlıkta, Alman Futbolcu Emre'ye “Sen benim yöneticim ve Hocam değilsin, bana hiç bir şey söyleyemezsin” diyor. Yıllar önce Almanya'dan Süperlige transfer olduğumda, Berlin de tanıdığım eski Futbolcu Ağabeylerim ve Türkiye'deki bazı diğer büyüklerim bana çeşitli öğütlerde bulunmuşlardı bende söylenenleri dikkatlice dinleyip hepsini aklıma not etmiştim, yalnız anlamadığım bir şey olmuştu, bana söylenen aynen şöyleydi, “İyi çalış efendi ol ve oynayacağın takımlardaki bazı PAPAZ'lardan uzak kal şeklindeydi. Bu kelime bana tamamiyle yabancıydı kavramakta güçlük çekmiştim, meğerse bu Futbolcular dünyasında kullanılan bir tabirmiş. Takımlarda uzun yıllar oynamış ter dökmüş yaşlı tabir edilen ve AĞABEY konumunda olan futbolcular için söylenmiş bir kelimeymiş, Ağabeylik görevini “Devlet içinde Devlet” mantığıyla kendi kafalarına ve egolarına göre kullananlar için tanımlanmış oldukca anlamlı bir kelimeymiş hemde. Sonra yıllar ilerledikçe ben unutamayacağım AĞABEY lerde tanıdım, PAPAZ’larda tanıdım, huyum kurusun bende hep onlarla Papaz oldum. Fenerbahçe gibi siyasetin dışında kalmış, Atatürk’ün sporcuya bakış anlayışını benimsemiş, büyük bir camianın futbol takımında kontrolü her an kaybedebilecek tarzda, kenar yönetiminde görev alacak kişilerin bence Volkan ve Emre gibi isimlerin olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Büyük inanç taşıdığım Başkan Ali Koç'un bu sezon kılı kırk yararak, doğru kararlar alıp kayıp iki sezonu unutturacak hamleler yapacağına inanıyorum.

Üzülerek bir yanlışı daha dile getireceğim. Yine bir yönetim eksikliği yüzünden Fenerbahçe'den dev bir isim, büyük bir marka kayıp gitti, herkes gibi benimde icim acıdı. Hoşçakal DEV ADAM...Güle güle OBRADOVİC.

 

Tolga Güneş

YORUMLAR

  • 0 Yorum