Dijital Nesil En Aptal Nesil mi?

Analog ve mekanik hayattan dijital hayata geçişin sancılarını tüm dünya ile birlikte biz de yaşıyoruz. 7=,3 üüüüüüüülo1hy

Dijital Nesil En Aptal Nesil mi?
19 Aralık 2017 - 23:10
Bu deneyimi bizden önce yaşayan Batılı toplumların süreç sonunda geldikleri nokta inkar edilemeyecek şekilde içler acısı. Muhtemeldir ki aynı sona doğru hızlı bir sürüklenmeyi biz de yaşıyoruz. Uzun zamandır kaleme almak istediğim bu yazının hazırlık aşaması yeterince uzun sürdü, sürece noktayı en son okuduğum kitap koydu diyebilirim. Dijital hayatın yeni nesil üzerindeki olumsuz etkileri

üzerine bir derleme düşünürken Mark Bauerlein‘in, The Dumbest Generation adlı kitabıyla (Algı Yönetimi ve Manipülasyon kitabında) karşılaştım. (Ne yazık ki kitap henüz Türkçe’ye kazandırılmadı.) Yazının akışını zihnimde oluşturmaya çalışırken izlediğim programlar, okuduğum kitaplar, tweetler ve yorumlardan faydalandım. Yazı biraz uzun olacak fakat dijital medyada sıklıkla gördüğümüz “ne olacak bu yeni neslin hali” sorusuna verilen cevapların bir derlemesi niteliği de taşıyacak.

The Dumbest Generation

Manas destanı gibi bir başlıkla okuyucuya sunulan kitap alışılagelmişin dışında bir sertlikle konuya tam da ortasından giriyor. “The Dumbest Generation: How the Digital Age Stupefies Young Americans and Jeopardizes Our Future; Or, Don’t Trust Anyone Under 30.” Kitap 2008 yılında yazılmış fakat ABD’de o dönem yaşanan kültür şoku bize henüz yeni yeni sirayet etmeye başladığına dikkat etmemiz gerekiyor.

Kitabın yazarı Mark Buaerlein, Emory Universitesi’nde İngilizce profesörü olarak görev yapıyor. Geleneksel eğitim yöntemlerinin hararetli bir savunucusu olarak da bilinen yazar dijitalleşmenin insanların verimli zihinsel faaliyetlerini baltaladığını ve insanların entelektüel kapasitelerini öldürdüğünü savunuyor. Özellikle geleneksel yapıyla hiç tanışmadan internet çağında doğan gençlerin bu yozlaşmadan en fazla etkilenen nesil olduğunu belirten yazar bu nesli en aptal nesil olarak nitelendiriyor.


Buaerlein’e göre gençler bilinçli bir cehaletin içerisinde, dünyanın gerçekliklerinden tamamen kopuk bir şekilde yaşıyor. Fakat bu kopukluk bilgi eksikliğinden değil, bilinçli olarak ortaya koydukları bir eylem. Bu neslin öncelikleri Facebook, arkadaşlar, giyim, eğlence, arabalar ve müzik.
Buaerlein’in eleştiri getirdiği bir diğer nitelik ise hedefteki gençliğin kitap okumadığı gibi, saygısızca ve cesurca okumaya da karşı oluşudur. Aynı saygısızlık doğrudan kitaplara ve okuma eylemine de yöneliyor.
Okumaya karşı gelişen bu saygısızlığın en önemli sonucu dijital neslin yazı yazma konusundaki yetersizliği olarak karşımızı çıkıyor. Yazara göre sosyal medyada kullanılan simge temelli dil bu neslin yazma yeteneğini de dumura uğratıyor.
Akşam vakti yatağa girip gecenin bir yarısına kadar mesajlaşarak uykuya dalan neslin, 7/24 gençlik zırvalarına boğulmalarını eleştiren Buaerlein yetişkinlerin, gençlerin bu dünyasına nüfuz edemediğini belirtiyor.


...Yazıyı Oku

YORUMLAR

  • 0 Yorum