ABD'nin başkanı değişir, BOP'u değişmez

ABD'de başkanlık yarışını, resmi olmayan sonuçlara göre Biden kazandı. ABD'de başkanlar sadece vitrinde gözükenler olduğu için, Trump ya da Biden hiç fark etmiyor. ABD için de fark etmeyecek, Türkiye için de, Ortadoğu için de, BRICS devletleri için de. ABD'nin başkanları, perde arkasında yazılan senaryoyu hayata geçiren sinema artistleri gibi, sadece rollerini oynuyorlar.

ABD'nin başkanı değişir, BOP'u değişmez
14 Kasım 2020 - 11:14
Her ne kadar Biden kazansa da, Trump, Beyaz Saray'ı kolay terk etmeyecek gibi görünüyor. Daha seçimler bitmeden basının karşısına çıkarak "zafer" ilan etmesi bunu açıkça gösteriyordu. ABD Savunma Bakanlığı'nda (Pentagon) son günlerde yaptığı kritik atamalar da Trump'ın bazı şeylere hazırlık yaptığını gösteriyor.

Trump'ın, Pentagon'daki üst düzey sivil yetkililerinin büyük bir çoğunluğunu görevden alıp yerine kendisine yakın isimleri ataması dikkat çekiyor.

Son olarak yeni Savunma Bakanı Vekili Christopher Miller'e başdanışman olarak emekli Albay Douglas Macgregor'u atadı. Amerikan medyasına konuşan ABD'li yetkililer, emekli albayın Trump'a yakın olmasından dolayı atandığını belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun birkaç gün önce yaptığı açıklamalar da oldukça dikkat çekmişti. Pompeo, "yasal" oyların sayılmasının ardından "ikinci Trump döneminin" başlayacağını söylemişti ve "İkinci Trump yönetimine geçiş sorunsuz olacak" demişti. Bu açıklamasıyla Trump'ı son derece memnun eden Pompeo, Trump'tan, "İşte Mike bu yüzden ABD Askeri Akademisi'nde sınıfının en başarılısıydı" övgüsünü almıştı.

Bu açıklamalar açıkça gösteriyor ki, Trump kolay kolay başkanlık koltuğunu bırakmayacak. 14 Aralık'a kadar sürecek itiraz süreci ve yaşanacak gelişmeleri merakla bekliyoruz.

Ama başta da belirttiğimiz gibi, ABD başkanının değişmesi ya da değişmemesi bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Çünkü hangisi gelirse gelsin ABD'nin BOP'u ve bu kapsamda Ortadoğu ve Türkiye politikaları asla değişmeyecek.

Trump'ın damadı Yahudi idi. Kurduğu kabineye "İsrail kabinesi" dendi.

Döneminde İsrail için birçok önemli adımlar arttı. 

Seleflerinin başlattığı ve sürdürdüğü BOP işgallerine devam etti.

Türkiye'yi, CAATSA kapsamında ABD'nin düşmanları listesine aldı.

Bir tivitiyle doları fırlattı, ekonomimizi allak bullak etti.

Ege'de, Doğu Akdeniz'de hep karşı safta yer aldı.

Ve giderayak aynı taraflı politikalara devam ediyor.

Bildiğiniz gibi ABD Dışişleri Bakanı Pompeo dün itibarıyla bir ziyaret turuna başladı.

13-23 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan bu ziyaret turunda, Fransa, Türkiye, Gürcistan, İsrail, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a gidecek. 

Fransa'da; Fransa Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile görüşecek.

Gürcistan'da; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile görüşecek.

İsrail'de; Başbakan ile görüşecek.

Birleşik Arap Emirlikleri'nde; Veliaht Prens ile görüşecek.

Katar'da; Katar Emiri, Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı ile görüşecek.

Suudi Arabistan'da; Veliaht Prens ile görüşecek.

Peki, Türkiye'de kim ile görüşecek? ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre sadece bir kişiyle, o da Fener Rum Patriği Bartholomeos'la görüşecek.

Verilen mesaj açık. ABD, Trump dönemi de dahil Türkiye'nin hiçbir zaman dostu ya da müttefiki olmadı ki, bundan sonra bir şey değişsin. ABD Dışişleri Bakanı resmi bir kimlikle, resmi bir ziyaret için yola çıkıyor ve Türkiye'de görüşeceği tek kişi Patrik.

Trump İsrail dostu da Biden İsrail düşmanı mı? Elbette ki hayır.

Yıl 2016'nın Kasım ayı. Joe Biden, ABD Başkan Yardımcısı sıfatıyla Dünya Yahudi Kongresi'nin New York'taki toplantısına katılıyor. Burada kendisine siyasi Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl Ödülü takdim ediliyor. Ve Biden bu toplantıda şu cümleyi söylüyor:

"Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor."

Bu cümle, Biden'ın BOP ve İsrail poltikası için düşüncelerini açıkça ortaya koyuyor.

ABD'nin kıdemli Ortadoğu diplomatlarından olan ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, başkanlık seçimlerini hangi aday kazanırsa kazansın, ülkesinin Suriye'deki askeri varlığında bir değişiklik olmayacağını belirtti. Jeffrey'in şu sözleri ise tam bir itiraf niteliğinde:  "Suriye'deki gerçek asker sayımızı hiçbir zaman tam olarak açıklamadık. Bu, operasyonel güvenlik gerekçeleriyle sürekli gizlendi." İşte ABD bu. 

Türkiye olarak maalesef yıllardır, "ABD'siz olmaz", "AB'siz olmaz" diyen siyasiler tarafından yönetildik. Ata'mızın "Bağımsızlık benim karakterimdir" duruşundan bir hayli saptık.

Esasen bu ABD'ye ve AB'ye bağımlı duruş; sahip olduğumuz bütün değerlerimizi, altın tepside ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlara sunma duruşuydu.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" duruşuna sahip olmadıkça, Türkiye ve Türk milleti için dünya ve bulunduğu coğrafya asla güvenli olmayacaktır.

Murat Çabas

mcabas @ yenimesaj.com.


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum