Abdurrahman Dilipak Gen, men!

Bugün 11 Eylül. Yarın 12 Eylül. 11 Eylül 2001 ABD’de bir darbe girişiminin yıldönümü. Ve bugün ABD yeni bir darbenin eşiğinde. Ve bir gün sonra, 12 Eylül Türkiye’de 1980 darbesinin yıldönümü ve ben 12 Eylül’ü, sağanak şeklinde darbelerle anıyorum!?

Abdurrahman Dilipak Gen, men!
11 Eylül 2020 - 09:48
 Darbecileri ve onların türevlerini, zihniyet ikizlerini Allah’a havale ediyorum! Zulm ile abad olunmaz. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.

Sadece ABD’de değil, tüm dünya global bir darbe tehdidi altında. Yeni global darbenin adı “Global Great Reset”. Sınırların, rejimlerin, iktidarların el değiştireceği, yeni bir darbenin eşiğinde dünya.

Geni ile oynanmış bitkilermiş, hayvanlarmış. Hava, su, toprak kirlenmişmiş.. Geçin bunları. Artık makro sistemler deyince uzayın işgaline geldi işler. Elon Musk 40.000’den fazla alçak irtifa uydusu fırlattı uzaya. Göz göre göre birileri uzayı işgal ediyor. Mikro sistemlerle derken, hücrenin içine girdiler, atomaltı parçacıklar üzerinde çalışıyorlar.

Bir yandan NEOM’da Humanoid askerler üretiyoruz, öte yandan sivrisinek orduları üretiyoruz. “Neo Mitologia” dünyasında “yeni İlahlık” iddiaları, “yeni Rablik” iddiaları ile birileri dolaşıyor aramızda. “Yeni NORMal” dünyanın yeni kurallarını onlar koyma iddiasındalar.

Yeni “Tanrı”lar çok acımasızlar. Geçmişte Kızılderilileri yok eden, kara derilileri köleleştiren, sarı ırkı sömürenlerin torunları bugün, 8 milyar insandan 500 milyon seçilmiş dışında kalanlardan kurtulmanın bir yolunu arıyorlar.

Mosquito city”de üretilen geni ile oynanmış sivrisineklerin tabiatta sebeb olacağı değişiklikleri bugünden ön görmek kolay olmasa gerek. Sivrisineklerin başına gelen diğer hayvanların da başına gelecek. Hayvanların başına gelen insanların da başına gelecek.

Okyanusların erimesiyle, şimdi milyon yıl öncesinin kristalleşmiş bakteri, mantar ve virüslerinin yeniden canlanması ya da canlı organizmalar üzerinde meydana getirmeleri muhtemel mutasyonlar konuşuluyor.

Artık mumyadan insanların yüzlerinin birebir maskı yapılabiliyor. Mumyalardan alınacak bir tek saç teli bile onun klonlanması için yeterli.

Peki bizde durum ne? Biz “uygun adım” gidiyoruz. FDI, WHO ne derse o. “Birey”lere “Gender”sin diyorlar, oluyoruz. Global Health Pass yapılacak diyorlar, ilk biz olmak için koşuyoruz. Alçak irtifa uyduları diyorlar, biz de sıraya giriyoruz. 5G’de zaten “yerli ve milli” teknoloji ULAK ile Microsoft, Huawei projelerinde en öndeyiz.

Gerçek Hayat Dergisi “Müjde”(!)yi verdi. Bu bilgiye göre Fransa’da iki doktor “korona aşısını Afrika’da deneyelim” dediklerinde, Türkiye’de infiale neden olmuştu. Rockefeller’ın ilaç şirketi, İstanbul Üniversitesi’nden 100 kişilik kobay kontenjanı almış. Bir arkadaş soruyor: Rockefeller’ın yeni Afrikası mı olduk? ( https://bit.ly/2R8WuVb )

Bir haber daha: Nijerya’da heyecanlı bir tartışma yaşanıyor. İşin içinde Bill Gates olduğu için medya sessiz. Çünkü aleyhlerine olacak bir haber yapın, hemen reklamları kesiyor. “Covid“, “5G” diye yazın ya da “Pedefoli” deyin hemen resetliyorlar.. Birileri gerçeklerin aksine “bilimsel” raporlar yayınlanıyor. Sıcak tartışma konusu Covid’e karşı aşı. Nijerya’daki Bulaşıcı Hastalıkları Kontrol Kanunu zorunlu aşıya engel. Ama bu aşıları Nijerya’da denemek istiyorlar. Bill Gates’in rüşvet iddiaları meclis gündemine geldiği ve hakkında soruşturma komisyonu kurulduğu halde bir türlü haber olmuyor. Ama yasanın buna mani olmadığı konusunda yabancıların desteklediği media ve hukukçular, bilim adamları aşı lobisine destek veriyorlar. 11 Mayıs’ta başlayan tartışmalarda allafrica.com için kaleme aldığı yazısında Obio-Akpor federal bölgesinden milletvekilli Kingsley Chinda “zorunlu aşı” yaparken bir de para alınmak istendiğinden şikayet ederken şöyle diyor: “Yasanın 51. maddesine göre zorunlu aşıların ücretini karşılamayan kişi suç işlemiş olacağından ve fakirlik de mazeret sayılmadığına göre aşıların en azından mağdur kesimler için bedava yapılması gerekir..”

Biz bu aklı biliyoruz. Haksız şekilde astıkları adamın ipinin faturasını varislerinden tahsil etmek gibi bir şey bu.

Bu arada GELECEĞİN BİLİM İNSANLARI İÇİN “YÖK-GELECEK PROJESİ”nden söz ediliyor.

9 Eylül’de yapılan açıklamaya göre 2020 yılı için öncelikli alanlarda “ek” araştırma görevlisi kadro izinleri verilecek. Ek atama izni verilen öncelikli alanlardan bazıları: “Yapay Zeka, Veri Bilimi, Mikro ve Nanoteknoloji, Akıllı ve Yenilikçi Malzemeler, Gıda Üretimi, İşleme ve Teknolojisi, Gıda Biyoteknolojisi, Sürdürülebilir Tarım, Zootekni ve Hayvan Besleme, Moleküler Farmakoloji, İlaç Araştırmaları ve Aşı, Biyoteknoloji, Uluslararası Güvenlik ve Terör, Eğitimde Dijitalleşme, İnsan Beyni ve Nörobilim…”vb. Yani 5G, Humanoid, Siborg, Neuralink, Starlink, RPT3, Microchip de bunun içinde. Genel olarak her alanda yenilikler sözkonusu. Ocak ayını beklerseniz, zaten eskilerin hepsi çöp olacak. Öğrenme ve eğitim teknolojileri zaten başlı başına ayrı bir konu.

Bunları niçin öğreteceksiniz? Sadece bilgi yüklemesi ise, zaten yakında bunlar beyine kaydedilebilecek. Bu yeni dünyanın inşasında işçiler ve taşeronlar yetiştirmeyecekseniz, bunun felsefesi gerek önce. Dünya nereye gidiyor ve biz bu işin neresinde olmalıyız. Bu işin ahlakı ne, hukuku ne, bu işin teolojisi nerede. Yoksa Şeytanın bilimsel gönüllü ırgatlığı olur yaptığınız. Bilim din değil. Bilim adamı da kutsal, yanılmaz bir kişilik değil. Din, ahlak, hukuk ve felsefeden bağımsız bir bilim insanlık için tehdit olur ve “cennet” vaad etse de cehennemin yolları bilim taşları ile döşerler.

Benden söylemesi. Kulağa hoş gelen projeler, oltaya takılan yem ve bala katılan ağu örneğindeki gibi melek maskeli Şeytanlıklara vesile olmasın. Selâm ve dua ile.

YORUMLAR

  • 0 Yorum