Abdurrahman Dilipak yazdı Trollere uyarı

Ne tarih, ne hal ve ne de gelecek davası Allah’ın rızası dışında ise onda hayat yoktur. Zira zulm ile abad olunmaz.

Abdurrahman Dilipak yazdı Trollere uyarı
11 Ocak 2022 - 08:00 - Güncelleme: 11 Ocak 2022 - 09:01

Hiç kimse hiçbir hadisatın sebeblerini bütünü ile bilmesi mümkün değildir. Kanaat oluşturacak kadar bilinen şey ise, sadece varılan neticenin esbabı ile sınırlıdır. 

Emin olmadığımız hakkında sahih bilgilere sahip olmadığımız ya da bilmediğimiz konularda ihtiyadı elden bırakmamak gerek. 

Kimseye sövmeyin, belki bir gün döner dost olursunuz ya da söverek onu kendinizden uzaklaştırırsınız. Oysa yaklaşımlarımızda güzel ve hikmet esas olmalı ve “Müellefetil Gulub” anlayışı esas olmalı. 

Kimseyi aşırı övmeyin, belki bir gün küsersiniz ya da o kişi yolda çıkar, pişman olursunuz. Her şeyi hakkıyla bilen yalnız Allah’tır.

Hizmet ettiğiniz efendileriniz, yarın sizi Allah’ın elinden alamaz. Ve elde ettiğiniz para, makam, o her ne ise sizin için rahmet değil, gazab vesilesi olur.. Zira “kem alat ile kemalat olmaz!

Zahidlerden bir zata sormuşlar: “Haklı olarak birini yüzüne karşı övmek uygun mudur?” Cevap vermiş: Haklı olarak da birini yüzüne karşı övmek, onun felaketine sebep olabilir. Çünkü sevdiği kimseyi övmek, aşırılığa kaçar ve yalan karışabilir. Sevmediği kimseyi övmekte ise riya olabilir. 

Bazen bir kimseyi övmekle, övülen kimse sevinir, kendini beğenir, insanlar beni örnek alsın diye gösterişe kapılabilir. Kendini diğer insanlardan üstün görebilir. Halbuki kendini aciz, eksik, günahkâr gören, kibirlenemez, salih amel işlemeye ve haramlardan daha çok sakınmaya gayret eder. Kendisini başkalarından üstün gören kimse ise, bütün faziletlerden mahrum kalır. Övülen kimse, kendisinde bir şeyler olduğunu zanneder. 

Resulullah Efendimizin yanında birisini övdüler. Övene, “Onun boynunu kestin, duyarsa iflah olmaz” buyurdu. (Buhari, Müslim) 

Evet, Birini övmek, onun kibirlenmesine sebep olabilir. Kibir ve ucub ise, insanı helak eder. PR ve Lobi şirketlerine duyurulur. 

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: “Din kardeşinden bir ihtiyacını isterken onu övmekle söze başlamayın. Böyle yapan onun belini kırmış olur.” 

İbni Mace rivayet eder ki, “Birbirinizi övmekten sakının. Çünkü övmek onu boğazlamaktır.” 

Müslim’den bir rivayet: “Bizi öven bize iyilik etmiş olmaz. Bizi arkadan hançerlemiş olur. Onun için övenlerin sözlerine itibar etmemeli.”

İlmiyle övünen kınanmıştır. 

Âlimim diyen cahildir” denmiştir.  Soyuyla övünen kınanmıştır. Doğduğunuz ana-babayı, toprağı siz mi seçtiniz! “Bize falancalar derler” diyerek soyuyla övenenler helak olmuştur.. 

Bir kimse imansızsa, babası peygamber olsa da, ona faydası olmaz. Nuh (as) oğlu Kenan, Âdem (as) oğlu Kabil, babaları peygamberken, cehennemlik oldu. “Soyuyla övünen, rahmet-i ilahiden uzaktır, Cehennem odunudur.” Yakınlarının çokluğu ile övünenler “Tekasür suresi”nde kınanmışlardır. 

Kim neyinin çokluğu ile övünürse Allah (cc) onları onunla imtihan eder. 

Neyi ihtirasla istiyorsanız o da sizin imtihanınız olur. Güzelliği ile övünenlerden Allah onu geri alır, o onun vesilesi ile helak olur. Kuvveti ile övünen gücünü kaybeder. Serveti övünen, övündüğü şeyi ya da onun bereketini kaybeder. 

Malının çokluğuyla övünenler Karun gibi zengin de olsalar, mallarıyla birlikte helak olurlar. Mevki ve makamı ile övünenlere gelince onlar Firavun ve Nemrut’un varisleridir. Onlarla birlikte hasrolunurlar gibi nice krallar, kibirleri yüzünden Cehenneme gittiler. Hele o mal, mülk, makam haksız ve meşru olmayan yollardan, torpil, hile, iltimasla olmuşsa daha büyük belalar onların dünyada da ahirette de yakalarını bırakmaz. 

Kimi de, yakınlarının, akrabalarının çokluğuyla övünür, onlara güvenir. Benim arkam var der. Allahü Teâlâyı bırakıp da, kendi gibi acizlerle övünüp, onlara güvenenin hâli kötüdür.

Cumhuriyet çoğunluk, demokrasi çoğulculuk rejimidir. Orada da yine bir çoğunluk söz konusu. Kimi üyesinin, kimi taraftarının çokluğu ile övünür. Sonunda bunların hepsi “bencillik”ten ve “üstünlük” iddiasından kaynaklanır. İlk haram, ilk günah, ilk lanet bu iştir. Şeytanın en büyük hilesidir bu. Irkçılık ya da Faşizm bu kötü huydan neşet eder. Sonunda bu bir çeşit kibirdir. 

Kibir kişide ve toplumda şu hastalıklara sebeb olur: Hıkd: Başkalarına karşı kin ve düşmanlık besler, onlardan nefret etme hali. Gazap: Ani sinirlenme, öfke patlaması hali, insanları aşağılayarak onların kalbini kırma. Haset: Sevmediği kimsenin sahip olduğu meziyetleri, nimetleri kıskanma. Riya: İbadetini göstererek güven toplamaya çalışmak. Hicr: Beğenmediği kimselere dargın durma. Şematet: Başkasının başına gelen belaya sevinme. Yalancılık ve iftira: Sevdiğini olmayan sıfatlarla övme, sevmediğinin iyiliği görmezden gelerek yapmadığı kötü şeyler yapmış gibi gösterme. Gadr: Verdiği sözde durmama. Ucub: Yaptığı ibadet ve iyi işleri beğenme ve başa kakma. Suizan: Başkalarının kusurlarını araştırma,. Kendi ayıplarını görmeyip başkalarının kusurlarıyla meşgul olma. Hıyanet: Kendini emin, güvenilir tanıttıktan sonra, aksine davranışta bulunma. 

İmam-ı Gazali, Necm suresinin, “Nefsinizi tezkiye etmeyin” meâlindeki 32. Âyeti açıklarken  “Bir iyilik yapınca, bunu ben yaptım deme, onu iyilik sanma! Onu iyilik sanmak, kendini beğenmektir” der.

Troller hem birini övüp onu yücelterek, hem başkasını aşağılayıp azarlayarak  iki kere günah işliyorlar. Kul hakkına giriyorlar. Bunu sürekli yaptıkları için de günahta temerrüte düşüyorlar.

Unutmayalım ki, “fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber”.. Onların ırk davası ya da dünyevi bir menfaat, meta, kazanç üzerine mücadele ederken ölenlerin “Cahiliye ölümü” ile öldükleri  yönünde tekraren ikazlar vardır. “… kim cemaati terk etmiş halde ölürse, câhiliye ölümüyle ölmüş olur. Kim de, ummiyye (gayesiz, hedefsiz iş, asabiyet ve kavmiyet için yapılan savaş)ta savaşır, asabiyet (kavmiyet) için öfkelenir veya asabiyete çağırır veya asabiyete devam eder ve bu esnada öldürülürse, onun ölümü câhiliye ölümüdür.” (Müslim)

Sadece troller değil, yani para karşılığı bunu yapan, ya da aidiyet duygusu ile bu işlere karışanlar değil, biz hepimiz bu konuda hassas olmamız gerekiyor. 

Ne gelenin gitmemesi, ne gidenin ya da gitmesi istenene zarar vermek için, ne gelecek olanın  keyfi için geçmişe de sövmeyelim, geleceğe dair hayali vaadlerde bulunarak insanları kandırmayalım.. Birinin gelmesi ya da gitmesi için hakikati çarpıtmayalım. Adil şahidler olalım. 

Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olalım. 

Sözü dinleyelim doğrusuna talib olalım, yalanına karşı çıkalım zalim “bizden biri” de olsa, mazlum düşmanımız da olsa. 

Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır. Haksızların safında sözünü ve kalemini kiraya verenler Şeytanın safında askerlik yapanlardır. (Allah korusun) 

O troller yarın, eleştirdiklerinde olmayan sıfatlar ve onların yapmadıkları, söylemedikleri sözlerle onları suçlamıyorlar mı. O şeyler de, eleştirdiklerinde yoksa, bunu söyleyenler, kendileri o şeyi yapmış gibi yargılanacaklardır. 

Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği bir gün var. 

Selâm ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum