AK Parti'nin karşısında ağır faturalar

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, "Geçmişte yapılan hatalar AK Parti'nin karşısına ağır faturalar çıkardı. "İstanbul Sözleşmesi" gibi yanlışlardan uzak durmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan güvende bile erezyonlardan söz edebiliriz." dedi.

AK Parti'nin karşısında ağır faturalar
17 Haziran 2020 - 09:50
Yeniakit.com.tr canlı yayınında Gazeteci Mehemt Özmen’in moderatörlüğünü yaptığı ‘Ülke Gündemi’ programına katılan Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilapak gündemi değerlendirdi.

Mehmet Özmen: Hoşgeldiniz sayın Dilipak, koronavirüsle ilgili olarak neler söylersiniz?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak: Biliyorsunuz kenevir için son dönemde bazı adımlar atıldı. Ama bunlar yeterli değildir.

Koronavirüs malesef yaz aylarında etkili olmaya başladı. Bu tanı kitleri başka hastalıkları da koronavirüs olarak gösterebilir. Aşı çıkmak üzere diyorlar, göreceğiz. Şimdi 3 ayrı mutasyona uğramış, korona virüslerinin onlarca türü var. Koronavirüs biyolojik savaşın prototibi olarak geliştirilmiş bir mikrop bu, Bunun arkasından da yapay zekalı robatlar gelecek. Beyninize çip takmayı bile düşünüyorlar. Böyle bir dönemden geçiyoruz. Korona bunun bahanesi oldu. Bir deneme yaptılar.

Maske bence masum bir şey değil, sokağa atıyorsunz. Kedi köpek temas ediyor. Biz bütün meseleyi evinden çıkmaya ayırdık.  Grip ve koranavirüs birbirine benzerlik gösteriyor. Vakalardaki artış veriden kaynaklı da olabilir.

Mehmet Özmen: Korona sonrası nasıl bir dünya bekliyor bizi?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak: Bakın pandemi diye ölen insan rakımı ve DSÖ'nün diğer hastalıklardan ölen kişi sayısına bakın! Koronavirüs bunun dörte birine tekabul ediyor. Öldürücülüğü düşük. Bakın bunlar insanlar üzerinde deneme gerçekleştiriyor. Çip takmak gibi bazı şeyleri düşünüyorlar.

Mehmet Özmen: Siber güvenlik hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak: Türkiye'de ulusal bir veri merkezi neyazık ki yok. Donanımı dışarıdan alıyorsanız, yazılım dışardansa, güvenlik yazılımı dışardan alınmışsa buradan bir şey çıkmaz. Burada her şeyde uluslararası güçlerin kontrolündesiniz. 

Türkiye en fazla saldırı alan ülkelerin başında geliyor. Türkiye'deki insan sayısı yeterli ama bu insanları değerlendiremiyoruz. Türkiye tam bir bilgi çöplüğü, belediyelerde bile bilgi paylaşımı yok. Birbirlerinin açığını görmemek için bağlantı vermiyor farklı birime, en başta dürüstlük geliyor.

 Mehmet Özmen: Bugün Metin Külünk, AK Parti sokaktan gelen seslere kulak vermesi gerekiyor. AK Parti sokağı dinlerse tartışmalar biter, tersi olursa 90'lı yıllara döneriz? diyor. Bununla ilgili neler söylersiniz?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak: Siyasetçi sokağı ve aileyi dinlemeli, insanların sorunlarını çözemiyorsanız sorun yaşarsınız. Çok fazla sokağı hesaba katarsanız sokak çok kolay provoke edilebiliyor. Sokaktan gelen sese kulağı kapatmak değil de sokağın söylediklerini doğru biçimde süzmek gerekiyor. 

 Mehmet Özmen: Bazı isimler AK Parti içinde bir sıkıntı olduğunu söylüyorlar. AK Parti kendini toparlayabilir mi seçimlere kadar?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak:  Önümüzdeki 5 yıl dünyada zor geçecek iktidarlar da bundan etkilencek. Halka verdiğiniz sözleri tutmalısınız. Aşk ve Nefret aslında birbirine çok benzer, halka verilen söz mesajın alındığıydı. Ancak seçimden sonra çok fazla bir şey yapılmadı. Bu çok büyük bir risk. Hiç bir şey yapılmıyor değil, çalışmalar var ancak yeterli görülmüyor. AK Parti'nin toplum iletişim dili çok zayıf, hep görsel ancak gerçek hayatta karşılığı olmayan bir yöntem kullanılıyor.

Öfke dili kullanılıyor. Öfke nefreti çağırıyor. Öfke olmasın demiyorum ama merhamet daha baskın olmalı, yanlış karşısında kendi yanlışını da gizlememeli, insanlar güven kaybederse faturası çok daha ağır olur. AK Parti'nin süratle içinde bulunduğu durumdan sıyrılıp süratle farklı bir dil kullanarak kendini toplaması gerekiyor. Yolsuzluklar ve adalet konusunda bir şaibe olumuş durumda. 

Geçmişte yapılan hatalar AK Parti'nin karşısına ağır faturalar çıkardı. "İstanbul Sözleşmesi" gibi yanlışlardan uzak durmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan güvende bile erezyonlardan söz edebiliriz.

Mehmet Özmen: Emre Cemel Ayvalı isimli AK Parti Medya ve tanıtım Başkan Yardımcısı, geçmişte AK Parti ve FETÖ'nün zorunlu olarak bir araya geldiğini ima etti. Bunun için neler söylersiniz?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak:  Keskin sirke küpüne zarardır. Oportinist bir siyaset söz konusu onu ona kırdık gibi bir dil kullanılıyor. FETÖ ile çok fazla temas halinde bulunuldu. İhaleler kime verilecek bunlar bile AK Parti Genel Merkezi'nde hazırlanıyordu. Bylok'u gözünüzde büyütünce arkada koca bir ormanı kaybediyorsunuz. Asıl arkada deep web kullanılıyor. Bizim gerçekle yüzleşmemiz ve kendi içimizi temizlememiz gerekiyor. Ben İstanbul Sözleşmesi için karşı çıktığımda bana AK Parti içinden diş gösterenler vardı. Gerçek anlamda FETÖ ile mücadele eden çok az insan var. 

Gerçek kimsenin işine yaramıyor herkes günün gerçekliği içinde konum alıyor. Toplumun bir çok kesimi böyle medya çok mu temiz sanki.

Mehmet Özmen: Ayasofya hakkında neler söylerseniz sayın Dilipak?

Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak:  Bir mabet üzerinden bu tür tartışmalara hiç gerek yok. Bunu gidip Fatih kaymakamlığı bile bir emir ile Ayasofya'yı açabilir. Müftüyü çağırıp gereğini yapın diyebilir. Resmi Gazete'de bir kararname yok. Yok hükmünde bir kararname ile işlem yapılmaz. Bakanlar kurulunun kararı dolayısıyla yok hükmündedir. Diyelim ki kararname yayınlandı ve doğru, siz de bakanlar kuruluna tekrar getirin ve yeni bir karar alın. Bu işin uzatılması risklidir. Bunu İstanbul Valisi bile çözebilir. Kolay işi zora koşmakta üzerimize yok.

YORUMLAR

  • 0 Yorum