AKP'nin üçte biri, MHP'nin yarısından fazlası anayasanın Erdoğan için değişmesine karşı

Bir yandan ‘Terörsüz Türkiye’ tartışmaları, diğer yandan Cumhur İttifakı’nın her şeyi Erdoğan’ı bir kez daha seçtirmek ve ittifakı koltuğunda tutmak için yaptığı görüşleri...

AKP'nin üçte biri, MHP'nin yarısından fazlası anayasanın Erdoğan için değişmesine karşı
13 Ocak 2025 - 10:53

Cumartesi günü önce Diyarbakır, sonra Şanlıurfa’da konuştu Erdoğan.

Şanlıurfa’da sahneye İbrahim Tatlıses ile birlikte çıktı, ‘Haydi Söyle’ şarkısıyla.

Sonra Erdoğan konuştu...

Bitmedi...

Birlikte türkü söylediler.

Tatlıses, Erdoğan’a “Sizden bir şey rica edeceğim Sayın Cumhurbaşkanım. Biz sizinle birlikteyiz ölene kadar. Bizim dostumuzdur, Urfa’nın sahibidir. Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanlığına var mısınız yok musunuz? Bunun sözünü alalım. Var mısınız yok musunuz?” diye sordu.

Erdoğan “Sen varsan varım” cevabı verince, İbrahim Tatlıses “Ölümüne varım” dedi.

★★★

BUPAR Araştırma Genel Direktörü Siyaset Bilimci Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz, henüz açıklamadıkları araştırmadan bir veriyi paylaştı. Grafiklerde de görüldüğü gibi Ak Parti’nin üçte biri, MHP’nin ise yarısından fazlası dahi anayasanın sırf Erdoğan’ın yeniden adaylığı için değişmesine karşı.

Peki bir siyaset bilimci olarak bu tabloyu nasıl okuyor?

Doç. Dr. Yılmaz, “Bu tablo ve bugün yaşananlar benim aklıma 15 Temmuz ve başkanlık sistemine geçtiğimiz 16 Nisan referandumunu getiriyor açıkçası. Hatırlayın, 15 Temmuz öncesinde de toplumun kahir ekseriyeti, hemen hemen bu tablodaki oranlarda başkanlık sistemine karşı çıkıyordu. Peki 2017’de ne oldu? 15 Temmuz darbe girişimi, halkta “devletin bekası” ve “güvenlik” kaygılarını artırdı. Erdoğan ve Ak Parti, bu atmosferi kullanarak “güçlü liderlik” vurgusunu öne çıkardı ve başkanlık sistemine geçişi “devletin istikrarı ve milletin geleceği” olarak çerçeveledi. 2017’de toplumda kutuplaşma zaten yüksekti, ancak darbe girişimi sonrası bu daha da derinleşti. Erdoğan, bu kutuplaşmayı pekiştirerek kendi seçmen tabanını mobilize etti. Bugün kutuplaşma hâlâ derin, ancak ekonomik kriz ve yaşam standartlarındaki düşüş, Erdoğan’a yönelik eleştirileri artırmış durumda. Bu koşullarda, “biz ve onlar” söylemi yeniden güçlendirilirse, kendi seçmen tabanını konsolide etme potansiyeli olabilir” diyor.

★★★

Bugün yaşananlara da bu çerçeveden bakmak gerektiğini belirtiyor BUPAR Direktörü ve bir hatırlatma yapıyor: “TBMM açılış toplantısında Erdoğan bir anda İsrail’in bize saldıracağından bahsetti. Geçen gün Diyarbakır’da yaptığı konuşmada da Türkler ve Kürtleri “İslam kardeşliği” çerçevesinde “biz”in içine kattı. Selahaddin Eyyubi atıflarıyla sürekli “gavura karşı birliktelik” vurgusunu güçlendirdi. Kasım 2023’ten beri de TRT’de yayınlanan Selahaddin Eyyubi dizisinin tam adı malum... “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi”... Burada gavur denen İsrail, devrin Eyyubisi Erdoğan ve o da Kürtlerle Türkleri “gavurlara” karşı bir arada tutuyor...”

★★★

Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz’a göre bununla sınırlı değil. Bir süredir iktidara yakın çevrelerin “Uluslararası sistem çöktü, artık liderlerarası diplomasi devri, Üçüncü Dünya Savaşı da yaklaştı. O yüzden böyle bir dönemde Erdoğan’la bir dönem daha devam” ifadelerini kullandığının altını çiziyor, bunun da yine 15 Temmuz sonrası olduğu gibi güvenlik kaygılarını arttırma amacı taşıdığını, bu vasıtayla da kendi seçmenini konsolide etme hedefi güttüğünü belirtiyor.

Nitekim Suriye’deki gelişmeler iktidarın seçim kazanacağına dair algıyı güçlendirmiş gözüküyor. Ancak bu, iktidar blokunun toplam oyuna yansımıyor. İktidar, algıyı güçlendirse de oya tahvil edememiş.

★★★

Muhalefet açısından önemli bir veriyi de açıklıyor Yılmaz.

O da iktidarın “yönetebilirlik” algısının CHP’nin üstüne çıkması: “İktidarın CHP’li belediyelere saldırıları iktidarın istediği sonucu üretiyor gibi duruyor. CHP’li belediyelere olan destekte düşüş var. Nitekim bu saldırının amacı da CHP’nin belediyeler üzerinden kazandığı “yönetebilir” algısını yıkıp, onu “dış politikadaki başarı”, “İslam kardeşliğinin lideri” ve “liderler arası diplomasiyi gerçekleştirebilecek tek lider” gibi güvenlik kaygılarıyla ikame ederek Erdoğan’ın yeni dönemine rıza üretmeye çalışacak. Görebildiğim kadarıyla şu an “yıkım” ve “inşa” süreçlerini beraber yürütüyorlar.”

İktidar planını uyguluyor, muhalefetin bunu iyi görmesi gerekiyor.

Çok güzel ama sevilmeyi özleyen bir ülkemiz var

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, ‘Apolitik’ soruları yanıtladı.

Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Ne kadar sıkıcı bir insan olduğum ilk soruda belli oldu. İlk işim haberlere bakmak. Sonra uykudayken gelen mesajları yanıtlamak ve aramalara geri dönmek.

En son hangi kitabı okudunuz?

Ayşe Zarakol’un iki kitabını birlikte okudum. Yenilgiden Sonra ve Batı’dan Önce. Ayrıca çok değer verdiğim hocam Ayşe Buğra’nın yeni kitabı çıktı. “Kapitalizm Tarihi İçinde Sosyal Politika” başlıklı. Bu sıralar hocamın kitabını okuyorum. Eskiden çok yazan bir insandım. Siyasetteki koşturma nedeniyle bir şey yazmak artık mümkün olmuyor. Ama okumaya çalışıyorum. Kurgu dışında yeni çıkan kitapları takip ederim. Önemli kitapların hepsini alırım. Vakit oldukça okurum. Kurguda ise çok muhafazakarımdır. Kemal Tahir, John Le Carre gibi çok sevdiğim yazarlar vardır. Onları okurum.

En son hangi filmi izlediniz?

En son Babil filmini izledim. Ondan önce Jack Nicholson’ın oynadığı Söz filmini izlemiştim. Bu ara pek sinemaya gitme şansım olmuyor. Ama vakit olunca uçakta ya da evde film izliyorum. Hocalık yaparken öğrencilere çok film gösterirdim. Sinema bir ülkeyi ve bir dönemi tanımak için en önemli araçlardan biri. Dizilerde Alman dizilerini seviyorum. Babylon Berlin’e bayılmıştım. Deutschland 83-86-89 olarak üç sezonu da izlemiştim. Eski BBC dizilerini de internetten bulup izlerdim. Örneğin House of Cards’ın yeni versiyonunu değil, BBC’nin çektiği 4 bölümlük versiyonunu severim.

En sevdiğiniz ses ne sesi?

Çocuk sesini seviyorum. Bazı arkadaşlar rahatsız olduklarını söyler. Şaşırıyorum gerçekten.

En çok dinlediğiniz üç şarkı?

Müzik uygulamamı kontrol ettim. Müslüm Gürses - Sensiz Olmaz. Karsu - Sana Ne. Beatles-Yesterday.

Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?

Fikret Kızılok - Güzel Ne Güzel Olmuşsun. Çok güzel bir ülkemiz var ama küskün, yalnız ve sevilmeyi özleyen bir ülke.

Aşka inanır mısınız?

Evet. Aşık olmasam evlenmezdim. Ama yıllar geçtikçe aşkın yerini başka şeyler alıyor. Güven. Çocuktan kaynaklanan sorumluluk duygusu. Dayanışma.

Kırmızıçizginiz nedir?

Çok kırmızıçizgim olduğunu sanmıyorum. Birden kırmızıçizgidir diye düşündüğüm şeyler oluyor. Ama günler geçince alışıyorum sanırım.

En sevdiğiniz yemek?

Tartışmasız Nohut. Biber salçasıyla ve hafif acılı tabii. Ama bir de gittiğim şehre özgü şeyleri yemeyi severim. Gitmeden araştırırım. Nerede ne yenir merakım vardır.

Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Yok ama aşırı soslu yemeklerden hoşlanmıyorum. Aşırı sos yemeğin tadının önüne geçiyor çoğu zaman.

Sizi ne heyecanlandırır?

Bir şeyleri başarmak, yeni şeyler öğrenmek. Kişilik tipleri gerçekse ben araştırmacı bir kişilik olurdum kesinlikle.

Yağmur mu, güneş mi?

Güneş. Ama gölgede tabii ki.

Güz mü, ilkbahar mı?

İlkbahar. Güz yeni meşguliyetlerin başlaması demek. Okullar açılır, TBMM açılır vs. İlkbahar ise meşguliyetler devam ederken doğanın uyanması ve sizin işten güçten sıyrılıp hayata karışmanız demek.

İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

İnsanlara güveniyorum. Bu nedenle beni kandırmaya çalışanlardan hoşlanmıyorum. Zaten güvenmişim daha ne istiyorsun? Sana güvenimi neden boşa çıkarıyorsun?

Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

15 yıl önce babamı kaybettim. Onu çok sevdiğimi, benim için çok değerli olduğunu söylerdim. Günlük koşturmada insan ailesini ihmal ediyor. Bilerek yapmıyor bunu. Hayat böyle yaşanıyor maalesef. Sağlık yerindeyken hemen her şeyi ihmal ediyor insan. Geçmişe dönebilsem hem babamla daha çok vakit geçirirdim. Hem de ona olan sevgimi daha açık gösterecek şeyler yapardım.

Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Hiç bilmediğim bir konu üzerine çalışırım. Telefon odaklanma sorunu yaratıyor. Telefonsuz üç günde bilmediğim bir şeyi detaylı olarak öğrenebilirim.

Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Bir şeyleri değiştirecek bir insan olmak isterdim. Örneğin ırk ayrımcılığına karşı mücadele eden bir siyahi aktivist ya da önemli araştırmaların yapıldığı bir evrede bir teorik fizikçi gibi hayatı ve düşünceleri değiştirme gücü olan bir insan olmak isterdim.

Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

Hayır ama eşimle sözleştik. Uygun bir zamanda ikimiz de bir enstrüman çalmayı öğreneceğiz.

Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

İtiraf etmek gerekirse çok uzun yaşamak isterim. Yaşamak gerçekten büyük bir armağan. Mevsim geçişlerini görmek, farklı jenerasyonların farklı tutumlarını izlemek, yeni insanlar yeni fikirler tanımak, asırlardır devam eden şeylere yeniden yeniden tanık olmak.


İpek Özbey
KORKUSUZ.COM


YORUMLAR

  • 0 Yorum