Alperen All-Star'da, teğmenlerin ihracı ve umut veren o fotoğraf
Aslında güzel şeyler de oluyor. Ama bizim artık onları görecek mecalimiz kalmadı. Meslektaşlarımız hapsediliyor, siyasetçiler yargılanıyor, cezaevine gönderiliyor, kadınlar öldürülüyor, çocuklar aç, eğitim yetersiz, barınamıyoruz, asgari ücret cebe girmeden eriyor.

Bir avuç zengin dışında kimsenin yüzü gülmüyor. Gençler umutsuz, üniversite bitirenler işsiz, konsolosluklar Türkiye’den gitmek isteyenlerin oluşturduğu kuyruklara yetişemiyor, zaten kapılar da bir bir yüzümüze kapanıyor, yurt dışında üniversite okumak isteyen genç bile vize alamıyor.
Türkiye’nin kurucu liderine dil uzatılıyor.
Laiklik tartışılıyor.
Anayasa değişikliği deyince herkesi ‘kaygı’ basıyor.
Herkes gözünü çevirmiş teröristten mektup bekliyor, bu arada liyakatsizlik, iş bilmezlik, adam kayırma normalimiz olmuş artık.
Sonra bir haber geliyor.
Bizden biri, Alperen Şengün dünya basketbolunun zirvesi olan NBA All Star organizasyonunun kadrosuna seçilmiş.
Ne güzel bir haber, 23 yaşındaki milli basketbolcumuzu bulalım, hemen konuşalım, bize başarısını, hedeflerini anlatsın diyoruz.
Ne mümkün?
Gözümüzü Çağlayan Adliyesi’ne çevirmek zorundayız. Seçilmiş belediye başkanı ifade vermeye gidiyor. TOMA’lar adliye önünde, sevenlerinin dayanışmasını engellemeye çalışıyor.
İfade verip çıkıyor, tüm başkanlar desteğe gelmiş.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bir otobüsün üzerine çıkıp kol kola, omuz omuza bir fotoğraf veriyor ki, o umutsuzluk toz olup uçuveriyor. İşte diyoruz, Türkiye’nin ihtiyacı olan o fotoğraf. Birlik, beraberlik, adaletten bahseden iki güçlü siyasetçi...
Güçlerini birleştirdiler, karşımıza çıktılar, bize “Değiştireceğiz”, “Adaleti ülkeye biz getireceğiz” diyorlar, “Silivri’yi kapatacağız” diye sesleniyorlar. Bu söz, bir binayı kapatmak değil, bir sayfayı kapatmak aslında, bunu bildiğimiz için yüzümüz gülüveriyor, umut doluyoruz.
Tabii ki bizim için mutluluk, umut gibi duyguları çok gören ‘büyüklerimiz’ iki gündür beklettikleri haberi servis ediyor.
Milli Savunma Bakanlığı, mezuniyet töreni sonrası Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyen teğmenler Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş, Batuhan Gazi Kılıç ile alay komutanı vekili Albay Alper Topsakal, tabur komutanı Yarbay Halit Türkoğlu ve bölük komutanı Binbaşı Murat Öztürk’ün TSK ile ilişiğinin kesildiğini duyuruyor.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için disiplinin bozulduğuna mı yanalım, gencecik, idealleri olan vatansever teğmenlerin başına gelenlere mi?
Kim, neden rahatsız olur bundan?
Sarıklı, cübbeli amiraliniz bozmadı da disiplini, onlar mı bozdu?
Milletimiz onları bağrına basacaktır, vatan onlara minnettardır, hiç şüphe yok.
Ama bu karar tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Umarım bir an önce dönülür...
İstiklal Marşı ve Türk bayrağı beni heyecanlandırır
Bugün ‘Apolitik’ soruları İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş yanıtladı.
- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?
Abdest alıp, namaz kılmak.
- En son hangi kitabı okudunuz?
Daron Acemoğlu ve James A.Robinson’ın Dar Koridor ve ikinci kez Graham Fuller’in ‘Yeni Türkiye’si.
- En son hangi filmi izlediniz?
Çocuklarımla birlikte bir animasyon olan ‘Luka’yı seyrettik.
Anne Seval Türkeş ve babası Alparslan Türkeş ile birlikte olduğu bu fotoğrafta Ayyüce Türkeş Taş 1 yaşında.
- En sevdiğiniz ses ne sesi?
Eşim çok güzel şarkı söylüyor, onun sesi diyebilirim. Sabahın erken saatlerinde çocuklarımın sesini duyarak uyanmak da çok büyük mutluluk. Her sabah Allah’a şükrediyorum.
- En çok dinlediğiniz üç şarkı?
Müzik zevkim gerçekten evrensel ve dönem dönem değişiyor. Bir de kızlarımın müzik zevkleri de değiştiriyor dinlediğim müzikleri. Ancak son bir aydır, Uğur Işılak’ın ‘Vay Aklıma’, Model’den ‘Dünya Tek Biz İkimiz’ ve Lion King ‘The Circle of Life’ı dinliyorum.
- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?
Türkiye şu anda bir şarkı olsa, Mert Demir’den ‘Ateşe Düştüm’ olabilirdi.
- Aşka inanır mısınız?
İnanırım. Aşk, insanın kendisini bulmasının, dolayısıyla Rabbine kavuşmasının olmazsa olmaz, nasıl inanmam.
- Kırmızı çizginiz nedir?
Bayrak, vatan ve Kuran’ı Kerim, babam Başbuğ Alparslan Türkeş, ailem.
Babası Alparslan Türkeş’in fotoğrafı oturduğu koltuğun üzerinde asılı. Ayyüce Türkeş’in bu fotoğrafı babası 80 ihtilalinde 4,5 yıl tutuklu kaldığı dönemde çekilmiş.
- En sevdiğiniz yemek?
Yemek yemeyi de pişirmeyi de severim. Pek de ayırmam. Lezzetli ve özenle yapılmış olması önemli. Zeytinyağlı yemekler ve ekşi maya ekmek, ayrıca bal, kaymak her zaman tercihimdir.
- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
Asla domuz eti yemem ya da haram gıdaları yemem. Allah’ın yasakladığı her şeyin vücut için zararlı olduğunu artık bilim de ispat ediyor.
- Sizi ne heyecanlandırır?
İstiklal Marşı ve Türk bayrağı. Bunun yanında eşimi görmek de ayrı bir heyecan veriyor.
- Yağmur mu, güneş mi?
İkisi de güzel ama güneşin bana ayrı bir enerji verdiğini, motive ettiğini söylemem lazım. İnşallah Türkiye’nin de güneşinin doğmasına vesile olacağım.
- Güz mü, ilkbahar mı?
2 Ekim’de doğduğum için güz demek istiyorum. Doğanın bize sunduğu sonbahar renkleri beni hep büyüler.
- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
Yalan, samimiyetsizlik ve ihanet.
- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?
Babama sözlü anlattıklarını yazılı da bırakması gerektiğini söylerdim.
- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Eve girdikten sonra telefona çok vakit ayıramıyorum ama telefonsuz üç günüm olsa çocuklarımla daha çok oyun oynar, onlara daha çok kitap okurdum.
- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
Ayyüce olmak isterim. Allah bu terkip ve bu kimlikle yarattığına göre vardır bir bildiği. Hak yolda hizmetimizi tamamlamayı nasip etsin inşallah.
- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Maalesef hiçbir enstrüman çalamıyorum. Ortaokul-lise yıllarımda her Türk öğrenci gibi flüt çaldım. Ama müzik dinlemeyi seviyorum. Piano ve gitarı, ney sesini çok seviyorum.
- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Sevdiklerimle, ailemle doya doya yaşayacağım, çocuklarımın büyüdüğünü, hayatlarını kurduğunu göreceğim ve her yaşadığım dakikanın hayır doğuracağı bir ömür sürmek isterim.
Bundan böyle her Pazar, hafta sonu ruhuna uygun kitap, şarkı ve etkinlik önerisinde bulunacağım
Sinsi bir imparatorluğun başkenti: KORKU
Eğer polisiye seviyorsanız ölüm korkusunun bir insanın hayatını nasıl yönettiğini, gizlice ona nasıl egemenlik kurduğunu anlatan bir kitap önereceğim. Korkunun insanda yarattığı akıl yürütme, mantık geliştirme ile bastırma mekanizmalarını kullanarak kendini nasıl gizlediğine ve hayatta kaldığına dair romanın yazarı Ayhan Kudat.
Kürk Mantolu Madonna: Bir de sahnede görün
İstanbul Tiyatro Topluluğu, repertuvarında uyarlamasını 2 yıllık bir çalışma ile yapıp Sabahattin Ali’nin önemli eserlerinden Kürk Mantolu Madonna’nın derin dramatik yapısını sahneye tasarlayarak seyirciyle buluşmasını sağlıyor. Oyunu 4 Şubat’ta Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde izleyebilirsiniz.
Su gibi yaşa, kar gibi yağ, dağ gibi kaç benden!
Can Kazaz ve Dedublüman’ın şarkısı ‘Bunca Yıl’ı dinlemenizi tavsiye ediyorum.
İpek Özbey
korkusuz.com
YORUMLAR