Amerika 'teröristini' satmaz!

Türkiye tarafından terörist olarak ilan edilen YPG'nin ABD tarafından sonuna kadar korunmayacağınızı mı sanıyorsunuz?

Amerika 'teröristini' satmaz!
28 Aralık 2018 - 09:28
Yıllardan beri "bunlar terörist, devleti ele geçirmeye çalıştılar" diyerek Amerika'dan iadesini istediğimiz FETÖ başı Gülen ve arkadaşlarının iade edileceğini mi sanıyorsunuz?



Boşuna bekliyorsunuz.



Zira Amerika, "teröristini" satmaz.



Amerika, kendileri için darbe yapan, illagal faaliyetlerde bulunanları satmaz.



Bu konuda boşuna hayal kurmayalım, beklenti içine girmeyelim. 



ABD'nin görünürde dilinden düşürmediği 'demokratik' öneriler ve özlemler, pratikte çok farklı bir şekilde tezahür eder. Bu pratik durumun Amerikan literatüründeki adı 'militan tavırdır.' Bu tavrı, 1949 yılında Amerika Tarih Cemiyeti'nin başkanlığına seçilen Conyers Read şöyle anlatıyor:



"Yaşayabilmemiz ancak militan bir tavır takınmamızla mümkündür."  



ABD'nin "sözümona, demokratik bir hâkimiyet kurmak için, her türlü güce başvurma özgürlüğünü kendisinin meşru bir hakkı olarak görmesi, Amerikan yayılmacılığının temelindeki argümanı çok iyi ortaya koymaktadır. 

Şimdi ABD'nin desteğini alan terör gruplarının ve illegal yapıların Amerika tarafından nasıl korunduğuna bir kaç "derin" örnek verelim:

 



"Dünyanın yüzlerce noktasında üs bulunduran, milyonlarca askeri işgal gücü olarak besleyen 'süper gücün' hali budur. Bu güç, Reagan döneminde 'teröre aktif destek' verme şeklinde kendini gösterdi. Reagan yönetimi bilhassa Nikaragua'daki gerillalara yani teröristlere açık destek verdi. "Reagan yönetimi beynelmilel bir terör şebekesi oluşturmayı başarmıştı. Bu şebeke son derece sofistikeydi ve bir o kadar da etkili idi. Reagan doktrini ile uyum içerisinde olmak kaydıyla çeşitli amaçlar için bu şebeke kullanılacaktı." (ABD Terörü, Naom Chomsky, sf. 8) 



"Nikaragua'ya silah sevkiyatında CIA ve şerikleri ile birlikte emekli generaller de aktif olarak yer aldı. Beyaz Saray işin organizasyonunu üstlendi.



Birçok ünlü terörist bu olaylarda kullanılmıştır. Bunlardan biri olan Luis Posada Carriles, CIA tarafından eğitilmiş, Kübalı bir teröristtir. 1976 yılında bir Küba uçağına bomba koymuş, 73 sivilin ölümüne sebep olmuştur." (a.g.e. sf.46)



ABD'nin eli kanlı diktatörleri nasıl koruduğuna dair sayısız örnek vardır: "1990'larda Guatemala'da Savunma Bakanı olan Hector Gramajo Morales görevi sırasında bir aileden sekiz kişiyi öldürmüş, bir rahibeye de ağır işkenceler yapmıştı. ABD'ye sığındığı sırada mahkemece yargılanır. Suçu sabit olan Morales'in çok önemli özellikleri vardır. Harvard mezunudur ve bu okulda Amerikan bursu ile okumuştur. Ülkesinde görev yaptığı sırada Amerikan menfaatlerini savunmuştur. Bu "yüksek vasıflarından!" dolayı Amerikan mahkemelerince serbest bırakılır.



Guatemalalı Eski Savunma Bakanı eli kanlı Hector Gramajo mahkemeden elini kolunu sallayarak çıkarken gazetecilere şunları söyler: "Ben aslında suç işlemedim, rejim karşıtlarına çok insancıl bir yöntem uyguladım."



El Salvador'un eski genelkurmay başkanlarından General Rose Garcia 1980'lerde binlerce sivilin ölüm mangaları tarafından öldürülmesine göz yummuştu. Garcia, Amerika'nın has adamıydı. Emekli olduktan sonra hayatın tadını çıkarmak üzere Florida'ya yerleşti.



Garcia'nın yerine gelen General Carlos Vites de ırza geçme ve işkence dahil olmak üzere bir çok olaya karıştı. Ancak o da Amerika'nın menfaatlerini koruduğu için yaptıkları yanına kâr kaldı ve Florida'da bir malikâneye yerleştirildi. 



Haiti'nin diktatörü General Prosper Avril, kanlı eylemlerini, yaptırdığı işkenceleri filme çektirip televizyonda yayınlatmaya çok meraklıydı. Bu diktatör bir ihtilal ile devrilince yardımına Amerikalılar yetişti, onu hemen özel uçakla Florida'ya kaçırdılar. Haiti ölüm mangası lideri Emanuel Constant, uzun süre Haiti'de kanlı eylemler yaptı. Kurduğu çetenin gözü dönmüş kanlı katilleri ellerinde satırlarla masum insanlara saldırıp parça parça etmiş ve yaptıkları tüm terörist eylemler yanlarına kâr kalmıştı. Haiti halkına kan kusturan Emanuel Constant da bugün ABD'nin dostu olarak New York'ta yaşamaktadır.



1973 yılında Şili'de halkın demokratik yöntemlerle seçip devlet başkanlığına getirdiği Salvador Allende, ABD hükümeti ve CIA'nın tasarlayıp uygulattığı askerî darbeyle öldürülmüştü. Darbeden hemen sonra binlerce sivil halkın işkenceden geçirilip öldürülmesinden sorumlu olan Şili askerî güçlerin komutanlarından olan Armando Fernandez Larios da bugün Miami'de lüks bir yaşam sürmektedir. 



1970'lerin Arjantin'inde 'kirli savaşın' işkencecilerinden ve binlerce sivil vatandaşın ortadan kaybolmasından sorumlu olan terörist Amiral Jorge Enrica, bugün ABD'nin sağladığı güvenlik içinde Havai'de çok rahat bir yaşam sürmektedir. Pol Pot'un vahşi cellatı terörist Thiounn da bugün refah içinde New York'ta yaşamaktadır.

ABD'de "Anka Kuşu Operasyonu" adı verilen CIA'nın planlayıp uygulattığı terörist eylemlerde 50 bin kişi öldürülmüştü. Bu kanlı suikastlarda rol alan dört Vietnamlı terörist bugün New York'ta rahat bir yaşam sürmektedir. ABD hükümeti bunlardan birine büyük bir fast-food restoranı ödül olarak vermiştir. 

 



ABD, hedefe ulaşmak için teröre bulaşmış, uçak kaçırmış, yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuş teröristlere üst düzey destek vererek işbirliği sürecine girmekten kaçınmamıştır. Yani 'stratejik müttefik' olduğunuz dostunuzun asıl müttefikinin 'terör örgütleri, eli kanlı diktatörler, katil liderler' olduğunu görmemiz şarttır. 



"Amerika YPG'ye niye böyle yaptı, FETÖ'yü niye koruyor?" diye soranlar "bu kanlı ve ibret verici tarihi" okusunlar.



Yoksa denklemi çözemezler.

YORUMLAR

  • 0 Yorum