Arslan BULUT yazdı "Çok gizli Devlet şeyi!"
Konu Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk'e soruldu. Bunun üzerine şu açıklama yapıldı:

“Açılım filminin sonuna bakacağız” başlıklı yazımda, Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolu açılmasını savunan emekli kurmay albay Mehmet Alkanalka'nın ve Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde “kılıç çektiler” gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilen teğmenlere destek veren ve “ikinci açılım süreci”ne karşı sert eleştiriler yapan emekli topçu kıdemli albay Murat Yıldız’ın, TSK Sosyal Tesisleri’ne girişi yasaklanması üzerinde durmuştum.
Yine emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok'un da orduevlerine girişi yasaklanmıştı.
***
Konu Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk'e soruldu. Bunun üzerine şu açıklama yapıldı:
"Son zamanlarda bazı emekli askerlerin orduevlerine, askeri sosyal tesislere girişinin yasaklanması hususunda kamuoyunda Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan açıklama, yorum ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Öncelikle büyük bir özveri ve onurla görev sürelerini tamamlayarak emekliye ayrılan personelimizin bizler için çok kıymetli olduğunu vurgulamak istiyor ve hepsine hizmetlerinden dolayı bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Ancak, mevzuatta da açıkça belirtildiği üzere, kendisine özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmî kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin orduevleri, askerî gazinolar ve diğer askerî sosyal tesislere girişleri geçici veya sürekli olarak yasaklanabilmektedir.
TSK, disiplinsizliğe ve şahsi menfaatlerini kurumsal değerlerin önüne koyan yaklaşımlara hiçbir şekilde müsamaha göstermeyecektir."
***
Emekli kurmay albay Mehmet Alkanalka, bu açıklama üzerine veryansıntv'de bir yazı yazdı ve kendisine teşekkür edilmesine gerek olmadığını, çünkü bütün görevlerini, adanmışlık duygusu ve aşkla yerine getirdiğini belirttikten sonra şunları söyledi:
"Sivil bir birey olarak benim Anayasadaki ifade ve kanaat özgürlüğü kapsamındaki açıklamalarıma bahse konu şahıslar sivil ve/veya siyasi hüviyeti olan, aramızda astlık ve üstlük bağının dahi olmadığı kişilerdir. Dolayısıyla disiplin/disiplinsizlik konuları muvazzaf personel ile illiyet bağı kurulabilecek hususlardır. Şahsi menfaat ile kurumsal değerlerin birlikte değerlendirilmesinde de aynı husus geçerlidir.”
***
Alkanalka, 2014 ve 2015 YAŞ kararları hakkında da şöyle dedi:
“2014 ve 2015 YAŞ terfilerinde büyük bir ‘hata’ ve yanlışlık yapıldığını sadece ben değil 2024 Temmuz ayında, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmalarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzenden Sorumlu Başsavcı Vekili olarak görev yapan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen de açıklamıştır. İşçimen, 2014 ve 2015 şuralarında, MİT raporuna rağmen, FETÖ’cülerin general yapılmasının ‘hata’ olduğunu ifade etmiştir.
Dönemin başbakanı ve 2015 YAŞ Başkanı Ahmet Davutoğlu da ‘gizli’ olan YAŞ süreci ile ilgili MİT raporuna ve iki kademeli olarak FETÖ’cülerin tasfiyesini planlamalarına rağmen ‘son gece’, ‘devlet şeyi’ olarak açıklayamayacağı nedenler ile bunun yapılmadığını basına açıklamıştır.
Yine dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, gazeteci Fikret Bila’ya yaptığı açıklamada 2015 YAŞ’ta, dört kişi olarak ve sadece kuvvet komutanlarını içeri alıp, çıkartıp karar verdiklerini ifade etmiştir. Özel aynı açıklamasında, ‘15 Temmuz’da yaşadıklarımızı düşününce şunu diyorum: Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilemesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledik ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin.’ ifadelerini kullanmıştır.
15 Temmuz darbe girişiminden 40 gün önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 06 Haziran 2016 tarihli iddianamesinde de ‘TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı, FETÖ/PYD'nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu’ ifadelerine rağmen herhangi bir işlem yapılmaması düşündürücüdür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, imzaladığı, 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ‘Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını ihlal eden eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.’ şeklindeki 8'inci maddesine uymalı ve Anayasa’daki yargıya kapalı bütün hususları ortadan kaldırmalıdır.”
***
Şimdi daha net anlaşılıyor ki 2014 ve 2015’te FETÖ’cülerin general yapılmasındaki “gizli devlet şeyi”, Türkiye’nin yönetim sisteminin değiştirilebilmesine zemin hazırlamaktı... 12 Eylül darbesi de böyle hazırlanmadı mı?
Arslan Bulut
yenicag.com.tr
YORUMLAR