Beynimiz büyüse de, evrimimiz teknolojiye teslim edilmekte

Fütüristler, 2050 yılına kadar beyinlerimizin daha çok bilgisayara benzeyebileceğini söylüyorlar. Düşüncelerimizi düşünerek aktarmamızı sağlayan "iletişimi" kelimelerle değil, elektrik sinyalleriyle anlaşılır kılmak mümkün olacak. Hatta belki tercih edilen iletişim yöntemi olacak

Beynimiz büyüse de, evrimimiz teknolojiye teslim edilmekte
11 Nisan 2024 - 13:47 - Güncelleme: 12 Nisan 2024 - 08:59

İnsan canlılar evreninde sıra dışıdır.

Büyük beyin ve karşıt başparmaklara sahip olmak gibi özel anatomisi ve yetenekleriyle; dünyayı gerilimli bir şekilde değiştirebilmiş ve hatta bilinmeyen evrene yolculuğa çıkmayı bile başarabilmiştir.

Karşılaştırmalı araştırmalar, gırtlak ve ses yolunun şekli ve işlevinin diğer memelilerle oldukça benzer olduğunu gösteriyor. Ancak diğer hiçbir canlı insanlar gibi yoğun bir konuşma sürecine sahip değildir.

Karşıt başparmaklara sahip olan tek canlı insan değildir. Ancak insan da benzersiz olan, başparmaklarımızı elimizin üzerinden diğer parmaklarımıza ulaştırabilme becerisidir.

İnsan doğadaki diğer memelilerin aksine tüysüz, biyoloji deyimiyle çıplaktır. Ancak giyinmekten hoşlanmayan hayvanlar için bile giysi icat etmiş olsa da giyinen tek canlıdır.

İnsan, Darwin'in "tüm ifadelerin en tuhafı ve en insani olanı" dediği bir davranış olan "utanarak yüzü kızaran" tek türdür.

Bebekler, diğer canlılardan çok daha uzun süre yetişkin bakımına ihtiyaç duyar. Örneğin; insanların olgunlaşması şempanzelerden hemen hemen iki kat daha uzun sürüyor.

 

Bunlar gibi daha birçok biyolojik farklılığa uzun bir evrimden sonra eriştik.

Peki, insan türü için sırada ne var?

Teknoloji dünyayı çok hızlı değiştirdiği için insanları neyin beklediğini söylemek zor.

Yüz yıl önce daha kısa, daha zayıf ve daha gençtik.

Kolektif olarak büyüdük, şişmanladık.

100 yılda yaşam süremiz iki katına çıktı.

Hızlı yaşayıp genç ölmekten, yavaş yaşayıp yaşlı ölmeye geçtik.

Boyumuz uzadı.

Askere alınan İngilizler üzerinde yapılan bir araştırma, yaş ortalaması 20 olan erkeklerin, ortalama boylarının yüzyıl içinde 168 cm'den, 178 cm'ye çıktığını gösterdi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında 1,77 metreyle dünyanın en uzunu olan Amerikalılar, yüzyılın sonunda geride kaldılar. Hollandalılar, onları 1,85 cm ile öne geçtiler.

Önümüzdeki yüzyılda da uzamaya devam edeceğiz.

Bu değişim; kültürün, özellikle tıp ama aynı zamanda kentleşme ve teknolojik destek, temiz hava ve temiz su gelişmesinin etkisi….

Dünyanın her yerinde insanlar şişmanlıyor ve bu sürecek görünüyor. Obezite durdurulamıyor.

Dünya çapında ortalama yaşam beklentisi 20. yüzyıl başında 30 iken, bugün 70 yılı aştı.

Bilim adamları, vücudumuzun yüzyıl sonra şimdikinden farklı görüneceğimiz konusunda hemfikir.

Daha fazla esnek olacağız.

Kaza, düşme veya yaralanmanın etkilerini azaltmak için iskeletlerimizde daha fazla kıkırdak gelişecek.

En tuhaf tahminlerden biri, gelecekte insan dişlerinin birbirine kaynaşarak daha sağlam ve kullanışlı bir gaga oluşturabileceği...

Akciğerlerimiz daha çok çalışacak. Gelecekte, insanlar daha fazla oksijen alabilen akciğerler geliştirecek ve bu da bizi düşük oksijenli ortamlara daha uygun hale getirecek.

Teknoloji, sağırlık ve körlük gibi bozuklukları tamamen ortadan kaldıracak. Genetik hastalıklar tedavi edilecek.

Muhtemelen daha zayıf bağışıklık sistemlerine sahip olacağız, ancak bunlara hiç ihtiyaç duymayacak bir toplumda yaşama ihtimalimiz de var.

Yaşı tersine çevirme teknolojisi göz kamaştırıcı bir hızla ilerliyor. Yaşlanmanın olumsuz etkilerini tersine çevirmek ve olduğumuzdan daha genç görünmek çok kolay olacak.

Fakat bizi diğer canlılardan ayıran en insani özelliğimiz şüphesiz beynimizdir. Sofistike karar verme, yürütme kontrolü, duygusal düzenleme ve dil gibi karmaşık, yüksek düşünmeyi ancak insan beyni başarabiliyor.

Beynin büyüklüğü ile IQ arasında direkt bir korelasyon bulunmuyor.

Dünyadaki en büyük beyin balinalara ait.

Fakat oldukça akıllı olsalar da dünyayı balinalar yönetmiyor.

İnsan beyni ise gittikçe büyüyor.

Beyin boyutları 1930'lardan bu yana yüzde 7 büyüdü ancak araştırmalara göre düşünce kapasitemiz teknolojilere teslim edildikçe, IQ seviyeleri düşmekte.

Z ve Alfa kuşakları önceki jenerasyonlara kıyasen daha düşük IQ seviyelerine sahipler.

İnsanların teknoloji ile teması simbiyotik bir hâl almaya devam ettikçe bu trend devam ediyor olacak.

Fütüristler, 2050 yılına kadar beyinlerimizin daha çok bilgisayara benzeyebileceğini söylüyorlar.

Düşüncelerimizi düşünerek aktarmamızı sağlayan "iletişimi" kelimelerle değil, elektrik sinyalleriyle anlaşılır kılmak mümkün olacak. Hatta belki tercih edilen iletişim yöntemi olacak.

Yani teknoloji sayesinde telepatik olabiliriz.

Daha hızlı çalışabilmek için beynimizi bilgisayarlara bağlayabildiğimiz bir gelecekte, düşünme kapasitemiz hayal edilemeyecek kadar artabilir.

2075 yılına kadar da gelişmiş dünyanın çoğunun bunu yaptığı öngörülen senaryolar mevcut.

Fakat teknolojiye dayanarak bunu yaptığımızda adına hâlâ düşünce diyebilir miyiz, şüpheli…
 

T24 Haftalık Yazarı

Mehmet Önal

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum