Bir borç olarak 15 Temmuz gerçeği

TÜRKİYE 15 Temmuz'da büyük bir badire atlatırken, 248 şehit verdi, 2 bin 193 vatandaşımız da gazi oldu.

Bir borç olarak 15 Temmuz gerçeği
20 Aralık 2016 - 08:41

Darbeye canları pahasına göğüs gerenlere borçlu olduğumuzu siyasetçiler dile getirdi.

 

Darbe girişiminin arkasındaki FETÖ’ye yönelik geniş operasyonlar başladı, gözaltılar, tutuklamalar gerçekleştirildi, Fetullah Gülen başta olmak üzere sorumlu kaçakların iadesi için yoğun girişimler başlatıldı.

 

Bu arada anahtar isim Adil Öksüz’ün önce yakalanması, sonra bırakılması gibi “izaha muhtaç” olaylar da yaşandı tabii.

 

15 Temmuz kahramanlarına suçluları yakalamak, adalet önüne çıkarmak konusunda verilen söz için çaba gösterildi yine de “istisnalar” dışında...

 

Başka ne borçluyuz 15 Temmuz’da kaybedilen, yaralanan, sakat kalan canlara?

 

Gerçeği borçluyuz. Yani gerçeği borçlu olmamız gerekir, öyle değil mi?

 

Gerçeği hem o şehitlere, gazilere, onların yakınlarına borçlu devlet; hem de sana, bana, ona, bize borçlu.

 

Darbe travmasının ardından ortaya çıkan manzara karşısında nutku tutulan millete borçlu.

 

Devlet mekanizması, yıllar içinde korunarak ve kollanarak kılcal damarlarına kadar sızan bu kirli “yapı”yı ve darbe girişimiyle neticelenen çılgın cesaretinin kaynağını kendine de bize de açıklamalı.

 

Yasal süreç ayrı, devam ediyor.

 

15 Temmuz gecesi 11 kez bombalanan TBMM de gerçeğin peşine düştü.

 

Bir komisyon kuruldu.

 

Kısa adıyla (kısa adı bu, uzununa hiç girmeyelim) TBMM FETÖ ve 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu” çalışmaya başladı...

 

Peki ne yaptı bu komisyon bugüne kadar?

 

Istıraplı hobilere meftun olduğumdan ve tbmm.gov.tr adresinden ulaşılabilen tüm toplantı tutanaklarını okuduğumdan, benim bir fikrim var ne yaptıklarıyla ilgili...

 

Davet ettiği “eski” siyasetçilerle, bürokrat takımıyla, asker, emniyetçi, akademisyen, din adamı gibi figürlerle görüştü, yurt gezilerine çıktı vesaire...

 

Her komisyonun yaptığı işler...

 

Bazı isimlerin komisyon tutanaklarından medyaya yansıyan ifadeleri dikkat çekti ama onların da hepsi değilse de çoğu “siyasi magazin” olarak kaldı.

 

ÇAĞIRILAMAYANLAR

 

Çağırılanlardan çok çağırılamayanlar” konuşuldu aslında.


Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum