Bizzat yaşayarak tanık oldum...

Anayasalar, devlet kuran hukuki metinlerdir... O nedenledir ki anayasaları ancak: Kurucu meclisler yapar... Sandıktan çıkan parlamentoların, sıfırdan yaptıkları anayasa görülmüş şey olmadığı gibi...

Bizzat yaşayarak tanık oldum...
11 Kasım 2023 - 12:40 - Güncelleme: 12 Kasım 2023 - 11:57

Olağan da değildir...

1961 ve 1982 anayasaları askeri darbe sürecinde...

Kurucu (Danışma) meclisler tarafından yapıldı...

Halkın oylarıyla yürürlüğe girdi...

Devlet:

Toprak bütünlüğüne bağlı olarak...

Siyasal örgütlü bir ulusun (Meselâ Türkiye...).

Ya da uluslar topluluğunun (ABD) oluşturduğu:

Tüzel varlıktır...

Vatandaşı için ise kendi tanımımı yapayım:

“Millet olarak sahibi olduğu devletin anayasasına zımnen bağlılık yemini etmiş; o ülkenin pasaportunu ve kimlik cüzdanını taşıyan kişidir...”.

Bu üç tanımı yapma amacım:

Bir devlete “vatandaşlık” kimliğiyle bağlı olanların...

Demokratik ülkelerde:

Anayasaya sadık...

Hukukun üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesine saygılı olmalarının...

Öncelikli sorumlulukları olduğunu hatırlatmaktı...

Haliyle...

Siyasi partiler ve siyaset yaparak ülkenin yönetimini üstlenmiş olan tüm politikacılar:

Hukukun Üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesine...

Ve...

Anayasaya:

Sıradan yurttaşlardan daha fazla sadakat göstermek zorundadırlar...

1961 anayasasının referandumda kabulünden bu yana...

Siyasi ve iktisadî dönemlerin kimisine reşit...

Kimilerine ise:

İçinde bir aktör olarak...

Ve bizzat:

Yaşayarak tanık oldum...

Hiçbir iktidar:

Hukukun Üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı ilkesine aykırılık...

Anayasaya sadakatsizlik konusunda:

AKP’nin son yedi yıldır gösterdiği saygısızlığın:

Yakınından bile geçmediler...

Babacığım rahmetli:

“İmam o.urursa, cemaat s.çar derdi...”.

Bunu:

“Laf olsun torba dolsun” diye söylemezdi rahmetli...

Çocuklarına kötü örnek olan ebeveynleri eleştirmek amacıyla söylerdi...

Siyasetçiler...

Sanatçılar...

Sporcular...

Ve...

Medyadaki kanaat önderleri de:

Ebeveyn...

Ya da lider gibi davranmak zorundadırlar...

Günün sözü

“Kölelerinizi bedensel olarak güçlü, zihinsel olarak zayıf tutun ki; size itaat etsinler ve çalışmalarında verimli olsunlar...”.

Kimin söylediğini bilmiyorum...

“Muhteşem Münazaracılar” filminde Denzel Washington’dan duydum...

NASREDDİN HOCA NE DEMİŞTİ?

Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Ali Emiroğlu:

“Türkiye’nin yer altında 285 milyar dolar değerinde 4 bin 500 ton potansiyel altın rezervi var” demiş...

Bu rakam resmî tespit mi?..

Değil elbette...

Tespit edilmiş altın rezervi:

1500 dolar değerindeymiş...

Yani Başkan:

Çantadaki 1500 kekliğin değil...

Daldaki 4 bin 500 kekliğin hesabını yapmış...

285 milyar dolarmış...

Bu 285 milyar dolara ulaşabilmek için:

13-18 milyar dolarlık bir risk sermayesine ihtiyaç varmış...

Hem okudum hem güldüm...

Çünkü...

Hesaba göre çantadaki keklik:

95 milyar dolar...

Acayip para...

4-6 milyar dolar harcansa (Riske atılsa çünkü o kadar altın olduğundan da emin değiller...):

95 milyar dolar cepte...

İyi de arkadaş...

Bu 95 milyar dolar altın kaç yıl içinde çıkarılır?..

Bir yıl içinde çıkarılır ve...

Hemen piyasaya sürülürse:

Altın fiyatları dip yapmaz mı?..

Onu neden söylemiyorsunuz?..

Yem güzel...

Ama...

Everest’in tepesinde...

HNasreddin Hoca buna benzer bir şeyi eşeğine söylemişti...

Yaşlandım mı ne?..

Ne demişti hatırlayamadım...

KİMİ ÖRNEK ALDI?

Sadi-i Şirazi günümüzden yaklaşık 800 sene önce:

“Hükümdar köylünün bir yumurtasını çalarsa, adamları köylünün kümesindeki bütün tavukları çalar” diyerek...

Liderin, önder kişinin aynı zamanda:

Örnek kişi olması gerektiğini anlatmak istemişti...

Yargıtay Ceza Dairesi’nin yaptığı...

Kümesi:

İçindeki tavuk ve yumurtalarla birlikte götürmek gibi bir şey...

Cevaplanması gereken soru ise şu:

Yargıtay kimi örnek aldı?..

KARAR VEREMEDİM...

Uçakta giderken, Yargıtay’ın anayasayı ihlali için:

“Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez” diyen Erdoğan’ın...

Ayakları karaya bastığında:

“Yargı tartışmasında taraf değiliz” diyerek tarafsız kalmak istemesi...

Sevimli bir fıkrayı hatırlattı...

Uçak yaklaşık 10000 metre irtifada giderken hostes şarap servisi yapıyor...

Bu arada, ön koltuklardan birinde oturan Papa’nın önünde eğilip:

“Şarap?” diyor?..

“Bu kadar yüksekte patrona bu kadar yakınken” diyor Papa, “almayayım...”.

Erdoğan’ın patron olarak:

Tanrı’yı mı yoksa seçmeni mi tercih ettiği konusunda:

Karar veremedim...

DİB, HARCINI İCRA ETMİŞ

İstanbul Valisi Davut GülGazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 85. yılı nedeniyle, mükemmel bir mesaj yayımladı...

Uzun uzun mesajı sizlerle paylaşmayacağım...

Okuyanlarınız vardır...

Okumayanlarınız da lütfen Google amcaya:

“Atatürk, 10 Kasım, Davut Gül” yazsın...

 Başkanı Ali Erbaş ise her zaman yaptığını yapmış...

Atatürk’ü görmezden gelmiş...

Ruhuna bir Fatiha’yı bile çok görmüş...

Bu durumu da bir fıkrayla anlatmaya çalışayım...

Adamın biri bir inek çalmış...

İneğinin çalındığını fark eden köylü, ayak izlerini takip ederek ineğin ve hırsızın peşine düşmüş...

Bir süre yürüdükten sonra...

Namaz kılan bir adamın yanı başında mezar taşına bağlı duran hayvanın kendi ineği olduğunu anlamış...

Namazı bitirmesini beklemiş:

“Bu inek benim ve sen onu çalmışsın” dedikten sonra “bir de utanmadan namaz kılıyorsun” diye hırsızı azarlamış...

Hırsız son duasını okuyup iki eliyle yüzünü sıvazladıktan sonra İneği işaret etmiş:

“Biri harcım (Mesleğim)” demiş...

Bu defa da yerdeki namazlığı göstermiş:

“Bu da borcum...”.

Davut Gül, Büyük Önder için borcunu öderken...

Ali Erbaş da harcını icra etmiş...

DÜNÜN TWEETİ

Rıza Türmen

@RizaTurmen

Yargıtay neyi tanıyor?

Bağlayıcı olmasına ve sözleşmeye rağmen AİHM kararlarını tanımıyor.

Anayasa’da açık hüküm var:

Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar.

Anayasa’ya rağmen bu kararları da tanımıyor.

Peki neyi tanıyor?

Yargıtay bana kalırsa sadece siyasal iradeyi tanıyor.


MEMDUH BAYRAKTAROĞLU
korkusuz.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum