Bu Meclis anayasa yapamaz

İktidar bazen başı sıkıştığında çoğu kez de toplumda bir algı yaratmak için “Türkiye’ye yakışan bir sivil anayasa şart” mesajları veriyor.

Bu Meclis anayasa yapamaz
10 Ocak 2024 - 09:30

Anayasa ve anayasa ruhu hakkında bilgisi olmayan geniş yığınlar da muhtemelen “yeniye olan ilgi” nedeniyle yeni anayasa fikrine soğuk bakmıyor.

Oysa anayasa öyle istendiği anda yeniden yazılacak bir metin değildir.

Ayrıca anayasalar siyasi rekabet sonucu seçilmiş meclisler tarafından da yapılamaz.

Bu görüşü uzun yıllardır savunuyorum.

Dün benimde üyesi olduğu Milli Merkez’in “yeni anayasa” konusunda kamuoyu açıklaması yayınlandı.

Bu açıklamada seçildiği halde tutukluluk hali kaldırılmayan TİP milletvekili Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına atıf yapılarak “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlâli kararına uymayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı Yargıtay’a göndermesi ve Yargıtay’ın hak ihlâli kararı veren AYM hakimleri hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine ortaya çıkan yargıdaki kargaşayı fırsat bilen AKP iktidarı yıllardır sürdürdüğü ‘yeni sivil anayasa’ yapılması gerektiği talebini kamuoyunda tekrar tartışmaya açmıştır” deniliyor. 

Açıklamada Anayasa ihlalinin kasıtlı yapıldığı ve bahane edilerek kamuoyunun “yeni anayasa” fikrine alıştırılmak istendiği kaydediliyor.

Bu Meclis’in yeni bir anayasa yapamayacağının altının kalın çizgilerle vurgulandığı açıklamada bunun gerekçesi şöyle açıklanıyor;

“Milletvekilleri göreve başlarken Anayasa’nın 81. maddesine göre ettikleri yemini ‘Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim’ diyerek bitirirler. Yeni anayasa yapmak, ettikleri yemini çiğnemek, kendi meşru milletvekilliklerini ortadan kaldırmak olup, Türk Ceza Yasası’nın 309. maddesinde tanımlanan ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar’ hükmüne göre suç teşkil eder. Anayasa’nın 87. maddesinde tanımlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri arasında ‘anayasa yapmak’ yoktur.”

Milli Merkez açıklamasında anayasa değişikliğinin altında ince bir plan olduğu da vurgulanarak iktidarın yeni anayasaya koymayacağı noktalar belirlendi.

Buna göre;

■ Başlangıç bölümünden Türk Milleti ibaresinin çıkartılması,

■ 2’nci maddeden “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” ibaresi ve Anayasa’nın tümünden Atatürk isminin çıkartılması,

■  24’üncü madde son fıkrasındaki dinî duyguları sömürmenin suç olmaktan çıkartılması için son fıkrası Anayasa’dan çıkartılacaktır.

■ 41’inci maddedeki ailenin korunması ile ilgili değişiklik yapılması,

■ 42’inci maddedeki “Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” hükmünün kaldırılması,

■ 66’ncı maddedeki Türk vatandaşlığı tanımını değiştirilmesi,

■ Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanması,

■ 174’üncü maddedeki “İnkılâp kanunlarının korunması” maddesinin kaldırılması gündeme getirilecek.

Açıklamada yeni anayasa dayatması ile değiştirilemez ilk üç maddeyi koruyan 4’üncü maddenin kaldırılmasıyla 

■ Türkiye Devletinin ülkesi bölünemez bir bütündür, özerk bölgelere ayrılamaz.

■ Türkiye Devleti tekil (üniter) bir devlettir, federasyonlara bölünemez,

■ Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir tanımlarının da yok edileceği savunuldu.

Açıklamanın sonunda “Milli Merkez olarak, Devletimizin Anayasal düzeninde köklü değişiklikler yaparak, Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok edecek yeni sivil anayasa girişimine karşı Cumhuriyet rejimimizin her koşulda korunmasının takipçisi olarak; muhalefet partileri, emek kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve en geniş halk kitleleri ile buluşma kararında olduğunu bir kez daha kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız” denildi.

YEREL SEÇİM

Dikkatimi çeken adaylar

Yerel seçim adaylarının bir bölümü açıklandı, ama hala açıklanmayan yerler de var.

Artık tüm adayların belirlenmesine ramak kaldı.

Daha önce de yazdığım gibi bazı yerlerde dikkatimi çeken, başarılı olabileceğine inandığım isimler var.

Muğla’nın Datça ilçesinde Kerim Çelikbaş’tan söz etmiştim.

Datça adayı muhtemelen bugün açıklanabilirmiş.

Kerim Çelikbaş aday olabilir mi bilmiyorum, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde uzun yıllar çalışmış olan Mutlu Gürler’in de şansı olduğunu yerel gazetecilerden öğrendim.

Televizyon dünyasının ünlü isimlerinden Mesut Yar’ın sürpriz yapabileceği söyleniyor.

Bodrum’da Ali Öztürk ismi çok dikkatimi çekti. Bodrum yaz kış nüfusu çok farklı bir tatil kenti, bu nedenle belediye hizmetleri aksadığı gibi çevre konusunda da yerel yönetimler çaresiz kalabiliyor.

Ali Öztürk’ün çözüm önerilerini çok gerçekçi buldum.

İstanbul’da Beşiktaş’ı çok merakla bekliyorum.

CHP’nin kesinlikle kazanacağı ilçelerin en başında gelen ilçe Beşiktaş.

Umarım buraya yine “atama” yapılmaz.

Nasuh Mahruki ve Canan Sezenler’i daha önce de yazmıştım, iyi bir finansçı olan ve belediye hizmetlerinde hayli deneyimli ve donanımlı olan Nebil İlsever’in de potada olduğunu öğrendim. Sonuçta kesin kazanılacak yer olan Beşiktaş’ta göreve gerçekten liyakat sahibi olan biri aday olmalı.

Muhalefetin kazanması zor olan Beykoz’da Alaattin Köseler’in, Beyoğlu’nda ise Veysi Dündar’ın aday olması seçimleri CHP’ye kazandırabilir.

Bİ SORALIM BAKALIM

Hangi dizi aile değerlerine karşı değil?

Dini değerleri aşağılama, kin ve nefret yayma iddiası çok yaygın son günlerde.

İktidar kimden hoşlanmıyorsa bir bahane bulup bu suçlamanın içine atıveriyor onları.

RTÜK de bundan kendine vazife çıkararak Fox TV’de yayınlanan ve çok büyük ilgi gören Kızıl Goncalar dizisine benzer bir suçlama ve ilaveten “aile değerlerimize aykırı” iddiasıyla yayın durdurma cezası verdi.

İlk iki bölümden sonra iki haftadır yayınlanmayan dizinin yayından tamamen kalkacağı bile söyleniyor.

Burada anlamadığım dizinin “aile değerlerine aykırı olduğu” iddiası.

Bu dizi bir tarikattaki ilişkileri de yansıtıyor.

Sahneler ve diyaloglar çok gerçekçi.

Ayrıca anlatılanlar kamuoyunun bilmediği şeyler de değil.

Bir tarikatın içinde yaşananları dile getirmek neden “aile değerlerine aykırı” olsun?

Eğer bu dizi aile değerlerine aykırı ise söyler misiniz şu anda tüm televizyonlarda yayınlanan dizilerin hangisi aile değerlerine uygun.

Ya mafya anlatılıyor ya çok zengin aileler içindeki entrikalardan ya yoksul ailelerin boyun eğme ve yoldan çıkma temalarına yer veriliyor.

Hemen her dizide mutlaka silah var, “kafana sıkarım” edebiyatı gırla gidiyor.

Bunlar mı aile değerlerine uygun diziler acaba?

ŞAŞIRDIM

ANAP’lılar ANAP genel başkan yardımcısı hakkında suç duyurusunda bulundu

Artık ANAP diye bir parti pek kalmadı.

Ancak Turgut Özal’a vefa borcunu sürdüren bir grup partiyi hala ayakta tutmaya çalışıyor.

Bu parti içinde yaşanan ilginç ve şaşırtıcı bir olayı öğrendim.

ANAP genel başkan yardımcısı Uğur Güzel geçtiğimiz günlerde Anıtkabir’i ziyaret etmiş.

Bu ziyareti sırasında bir video çekip paylaşmış.

Uğur Güzel paylaşımını Atatürk’ün mozolesinin tam karşısındaki İsmet İnönü’nün mozolesi başında yapmış.

Ama ne konuşma.

İnönü’ye ağır hakaretlerde bulunmuş, Atatürk’e ihanet ettiğini, milleti perişan ettiğini söylemiş ve “Anasının ruhuna Fatiha okurum ama onun için asla okumam” demiş.

Bu paylaşım birçok ANAP’lıyı rahatsız etmiş.

“İnönü Kurtuluş savaşı kahramanı ve Atatürk’ten sonraki cumhurbaşkanıdır” diyen ANAP’lılar savcılığa başvurarak suç duyurusu yapmış.

Sonradan öğrendiğime göre benzer bir suç duyurusunu Atatürkçü Düşünce Derneği de yapmış.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bıçaklanan imam olayında nedense aklıma Danıştay cinayeti geldi

İstanbul Fatih Camii’nde çok garip bir saldırı olayı yaşandı.

Genç bir kişi önce camide “Allahu ekber, kahrolsun İsrail, artık uyanın” diye slogan attı.

İmamın uyarmasından sonra bu kişi namaz bitince imamın yanına gitti, elindeki bıçağı imama saplayan saldırgan olay yerinden kaçtı ama kısa sürede yakalandı.

Buraya kadar rastlanmadık bir olay değil, daha önce de camide benzer saldırılar oldu.

Ama tuhaf olan yandaş medyanın saldırganla ilgili en küçük bir araştırma yapmadan “provokasyon” başlıkları atması oldu.

Ardından iktidar yetkililerinin açıklamaları geldi.

İçişleri Bakanı da Meclis Başkanı da olayın bir provokasyon olduğunu ve bu kişinin arkasındaki güçlerin araştırıldığını söylediler.

Bunları okuyunca nedense aklıma Danıştay cinayeti geldi.

O olayda da Danıştay’ı basan kişi tekbir getirmişti ama hemen arkasından AKP iktidarını sözcüleri “Bu çok derin bir olay, arkasından ne çıktığını öğrendiğimizde herkes çok şaşıracak” açıklamaları yapmışlardı.

Sonra da saldırganın muhalefetten olduğu ileri sürülmüş ve bu cinayet sayesinde Ergenekon davası bir terör soruşturmasına dönüştürülmüştü.

İktidarın ve yandaş medyanın bu ani tepkisi benzer bir kumpasın hazırlığı olabilir endişesi yarattı bende.

Bu yazıyı yazdığım saate kadar saldırganın bunu neden yaptığına ilişkin ifadesi hala yayınlanmamıştı.

Yandaş medya da nedense olayın nedenini değil de provokasyon tarafına ağırlık veriyor. Çıkar kokusu
CAN ATAKLI

YORUMLAR

  • 0 Yorum