Cahil kalmakta ısrarlı ve kararlı sağcılarımız

Türkiye sağcılarının yanlış bir inanışları var... Nedir bu yanlış inanış?.. Söyleyeyim:

Cahil kalmakta ısrarlı ve kararlı sağcılarımız
05 Mart 2024 - 09:35

“Askeri darbeleri, solcu generaller yaptı... 28 Şubat süreci solcu generallerin başının altından çıktı...”.

Yani:

Türk siyasal sağcılarına (Muhafazakârlara ve tabii ki şeriat devleti yanlılarına) göre:

Üç askeri müdahalenin üçü de solcu subaylar tarafından gerçekleştirildi...

Bu bir iddia...

Ama...

Doğru değil...

Yanlış bir iddia...

Daha da öte:

Kocaman bir yalan...

“Yalan ve yanlış aynı şey değil mi?” diye soranlarınız olabilir...

Tabii ki değil...

Yalan:

Bilerek/kasten/çıkar amacıyla söylenen yanlış bilgidir...

Yanlış ise:

Cehaletten söylenen, doğru olmayan bilgi...

Meselâ 27 Mayıs 1960 ihtilali...

Aradan geçen 64 yıla rağmen Türkiye’deki sağcı/muhafazakâr siyaset ve seçmenleri:

Mezkûr darbeyi:

Ordudaki solcu subayların yaptığı yalanına sarılıyorlar...

İyi de...

O subaylar nasıl solcuydular ki:

İlerleyen yıllarda MHP’de buluştular...

27 Mayıs 1960 sabahı radyoda:

İhtilalcilerin bildirisini okuyan Albay Alpaslan Türkeş’ten solcu çıkar mı?..

Halen ülkenin “en sağdaki” siyasetçilerinden biri olarak kabul edilen Ümit Özdağ’ın babası Yüzbaşı Muzaffer Özdağ nasıl olur da:

“Solcu” olarak tanımlanır...

27 Mayıs darbecilerinin solcu ve CHP’li oldukları iddiası safsatadan ibaret...

Kaldı ki:

27 Mayıs 1960 öncesi CHP için “solcu” demek:

Acayip bir saçmalıktan başka bir şey değil...

Peki...

Bizim, “cahil kalmakta ısrarlı ve kararlı sağcılarımız” neden darbeciler için:

“Solcu” deyip duruyorlar...

Çünkü...

Bizim sağcılara göre:

Madem Menderes “sağcı” idi...

O halde...

Darbeciler:

Hem CHP’liydiler...

Hem solcu...


Kara mizah gibi bir durum analizi...

Neden kara mizah?..

Türk Müslümanından entelektüel çıkmadığı için...

Gerçek mizah yapabilecek yetenekte:

Seçmen ve gazeteci de çıkmıyor...

Günün sözü

“Bu dünyada hiçbir şey sonsuza kadar sürmez, en büyük sorunlarımız bile...”.

Charlie Chaplin

İHTİLALİ MEŞRULAŞTIRDI

27 Mayıs 1960 ihtilalinden önce dönemin, yeni palazlanmaya başlayan iş adamlarını en çok rahatsız eden iki kişiden biri:

“Her mahallede bir milyoner yaratacağız” diyen Başbakan Adnan Menderes...

Diğeriyse:

“Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nu kaldıracak, ekonomiyi liberalleştireceğiz” diyen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu idi...

Hatta...

Zorlu, İmralı’ya asılmak üzere götürülürken teknede:

Ekonominin neden liberalleştirilmesi gerektiğini anlatıyordu....

Ustamız Örsan Öymen, “Bir ihtilal daha var” adlı kitabında...

27 Mayıs ihtilalini yapan genç subaylara, İstanbul/Küçük-çekmece’nin ünlü köftecisinin evinin bahçesinde...

Dönemin zenginlerinin de eşliğinde verilen:

Sucuk ve köfte partilerini anlatır...

27 Mayıs için mizahî olarak:

“Sucuk ve köfte partisi ihtilali” bile diyebiliriz...

Bu arada tabii ki...

Adnan Menderes’in de tıpkı 28 Şubat sürecinin Erbakan’ı gibi:

İhtilali adeta meşrulaştırdığını unutmayalım...

MEVCUT, DAHA DESPOT

İktidarları döneminde sadece:

Solcuları...

Komünistleri...

Ve sosyalistleri hapse atan...

27 Mayıs öncesinin:

İstanbul Bağdat Caddesi ve çevresini, az sayıdaki “İstanbullu seçkin zengin” için (1950’den önce) inşa eden CHP:

Solcu...

Halen kendine getirilemeyen gecekondu bölgesi Kadıköy/Fikirtepe’nin inşası için göz yuman...

Hatta:

Destekleyen Menderes sağcı ha?..

Ya, bi gidin be...

Bi gidin...

Bugünün iktidarıyla...

1950 öncesinin iktidarı arasında zerre fark varsa eğer...

O da:

O günkü iktidarın her şeye rağmen...

Günümüz iktidarından daha az despot oluşudur...

12 MART 1971

27 Mayıs İhtilalini yapan subayların 1961 Anayasası’nın içine:

Fikir özgürlüğü...

Sendikalaşma...

Grev ve boykot hakkını koymaları...

Solcu olduklarını değil...

Menderes Hükümeti’nden daha demokrat...

İnsan haklarına daha saygılı olduklarını gösterir...

12 Mart 1971 askeri muhtırasını verip, Demirel Hükümetini deviren generaller de solcu değildi...

Solcu olsaydılar:

1961 Anayasası’yla kabul edilen grev hakkını fiili olarak kaldırmaz...

3 solcu üniversite öğrencisini (Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan) idam etmezler...

“Bu anayasa bizim halkımız için lüks” deyip anayasadaki özgürlük maddelerini budamazlardı...

Hatta hatta...

9 Mart’ta gerçekleştirilmek üzere olan gerçekten solcu hatta komünist askeri darbeyi önleyip:

Darbe müteşebbisi generalleri yargılayarak:

Ordudan atmazlardı...

Yani:

12 Mart 1971 muhtırasını veren generallerinin içinde (Muhsin Batur dahil) solcu general yoktu...

Sözümün özü canlarım...

27 Mayıs 1960 gibi 12 Mart 1971 de:

Ekonomiyi liberalleştirmeye açmak isteyen iktidara karşı yapılmıştı...

Ama:

Muhtıracılar solcu değil, ilkel ve vahşi, rekabetsiz kapitalizmden yana olan generallerdi...

PARAMPARÇA ETTİ...

TÜİK’e göre 2024 yılı şubat ayında enflasyon:

Bir önceki aya göre yüzde 4,53...

Bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,54...

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07...

Ve...

On iki aylık ortalamalara göre yüzde 55,91 olarak gerçekleşti.

Yani canlarım...

TÜİK’in açıkladığı şubat ayı enflasyon verileri...

Erdoğan’ın ve Merkez Bankası’nın 2024 enflasyon tahminlerini:

Paramparça etti...

NOT:

Bugünkü yazılarım, enflasyon oranlarının açıklanmasından sonra...

Ve...

1 Nisan sonrasını anlatabilmek amacıyla:

Bilhassa yazıldı...

Ne demek istediğimi:

Yarın daha detaylı anlatacağım...

TÜSİADÇI GENERALLER

1961 Anayasası, ekonominin liberalleştirilmesini değil kamulaştırılmasını emrediyordu...

Buradaki amaç “sosyalist devleti kurmak” değil...

Ekonomiyi dış rekabete kapatıp, içeride fukara halkın üç kuruşluk gelirini üttürmek ve sanayicileri:

Ucuz ve uzun vadeli kamu ürünleri bayilikleri vererek desteklemek:

Sermaye birikimlerini hızlandırmaktı...

Dönemin AP hükümeti ve Başbakanı Süleyman Demirel sık sık:

Ekonomiyi dışa açmaktan...

Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nun kaldırılmasından...

Döviz alım satımının, döviz hesabı açılmasının serbestleştirilmesinden söz ediyordu...

Dönemin DPT Müsteşarı Turgut Özal’a:

“Ekonominin liberalleştirilmesi çalışması yapması” talimatını vermişti ki:

Solcu/Komünist generaller 9 Mart 1971’de darbe yapmak üzere harekete geçtiler...

Ancak...

İçlerine sızan Mahir Kaynak isimli İktisat Fakültesi öğrencisi genç teğmen ve Mukbil Özyörük isimli doçent (DP’li bakanlardan Halil Özyörük’ün oğlu):

TÜSİAD’çı generallere haber vererek “solcu ihtilali” önlediler...

Bunun yerine TÜSİAD’çı generaller:

12 Mart muhtırasını verdiler...

12 EYLÜL 1980 DARBESİ

12 Eylül 1980 darbesini yapan generaller ise eski komutanlarının tam aksini düşünüyorlardı...

Onlar:

1970 Kasım ayında kurulan Demirel azınlık hükümetinin:

Ülke ekonomisini uçurumun kenarından alan 24 Ocak 1980 kararlarını uygulayabileceğine inanmıyorlardı...

Nereden bu kanıya varmışlardı?..

DPT ve Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal, Ege Ordusu Komutanı Org. Haydar Saltık’ı (12 Eylül’den sonra, Devlet Başkanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri) buna ikna etmişti...

Saltık da:

Dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını:

24 Ocak kararlarının azınlık hükümetiyle ve demokratik ortamda başarılı olma şansının “sıfır” olduğuna inandırmıştı...

Yani:

Darbeyi isteyen Turgut Bey...

Onu destekleyen ve 5 orgenerali darbeye ikna eden ise Haydar Saltık idi...

Ama be canlarım...

Bizim sağcı seçmenler o kadar cahildiler ki:

Bunun asla farkına varamadılar...

Halen, varamıyorlar...
MEMDUH BAYRAKTAROĞLU


YORUMLAR

  • 0 Yorum