Can Ataklı Eğitimin içi böyle boşaltıldı

Kabinenin bana göre “en tehlikeli” bakanı Yusuf Tekin. Tüm geçmişi siyasal İslamcı anlayışı eğitimin temeli yapmak için çabalarla geçen Yusuf Tekin şu anda Milli Eğitimi, baştan aşağı değiştirmek için kolları sıvamış durumda.

Can Ataklı Eğitimin içi böyle boşaltıldı
07 Mayıs 2024 - 08:59

“Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı” adını verdiği planı uygulamaya koymak için canhıraş bir çalışma içinde ama bana göre bunda başarılı olamayacak.

Çünkü yeni müfredat diye ortaya konan şey AKP’liler dahil toplumda tepki yaratmış durumda.

Bu plan uygulama şansı bulamasa bile bu bakanın, o makamı işgal etmesi bana göre çok tehlikeli.

Bugün sizlere 70 kitabı olan eğitim konusunda uzman Ali Özdemir’in eğitimle ilgili yapılan yanlışları içeren bir değerlendirmesini sunmak istiyorum.

Maddeleri lütfen dikkatle okuyun, aralarında yanlış diyebileceğinizin çıkacağını hiç sanmıyorum.

  1. Sınıfta kalmak adeta imkansız hale getirildi.
  2. Her il ve ilçeye içi boş üniversiteler açıldı.
  3. Hiç kullanılmayan, niteliksiz ders kitapları 2006 yılından bu yana herkese parasız olarak verilerek 5-6 milyar dolar çöpe atıldı.
  4. Millî Eğitim Bakanlığı görevine çoğunlukla eğitimci olmayan kişiler atandı.
  5. Okul idarecilerinin yüzde 80’i iktidar yanlısı, sahte sarı sendikaların üyeleri arasından seçildi.
  6. Üniversiteye giriş sistemi 20-30 kez değiştirildi.
  7. Profesör, doçent, doktor olma koşulları basitleştirildi.
  8. Üniversiteler tarikatların, cemaatlerin kontrolüne verildi.
  9. Zorunlu eğitim süresi, hiç gerekmediği halde 12 yıla yükseltildi.  
  10. Çöpe atılan, tablet ile eğitim ucubesine milyonlarca dolar harcandı.
  11. Öğretmenevleri özel ticari işletmelerin fiyatıyla aynı düzeye yükseltildi.
  12. Ücretli öğretmenlik uygulamasıyla, asgari ücretin altında bedellerle öğretmen çalıştırıldı.
  13. Emekli öğretmenler yoksul statüsüne indirildi.
  14. Tayinler, terfiler, görevlendirmeler partilerin taşra ağaları tarafından yapılmaya başlandı.
  15. Öğretmenlik, herkesin icra edebileceği bir iş haline dönüştürüldü.
  16. Okullara yollanan ödenekler minimuma indirilerek, idarecilerin velilerden para dilenmesine yol açıldı.
  17. Mesleki eğitim merkezlerinde okuyan öğrenciler stajyer adı altında sendika düşmanı patronlara “işçi” yapıldı. Yetersiz maaşları da patron değil devlet ödemeye başladı.
  18. Hiçbir sınavı kazanamamış, deneyimsiz, niteliksiz kişiler ilçe ve il milli eğitim müdürü yapıldı.
  19. Okulların eğitim kalitesi düşürülerek özel ders verenlerin, dershanelerin önü açıldı.
  20. Proje okulu adı altında sadece ayrıcalıklı ailelerin çocukları için düzgün okullar oluşturuldu. Diğerleri bilerek vasatlaştırıldı.
  21. İslam dinini dejenere eden tarikatlarla protokoller imzalanarak toplumun inanç ekseni bozuldu.
  22. Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında yıldan yıla sonlara düşüldü.
  23. Temel zorunlu eğitim sürecindeki öğrencilerin girdiği PISA sınavlarında 62 ülke arasında son gruba düşüldü.
  24. Antidemokratik biçimde atanan rektörlerin yüzde 90’ı akademik bir başarısı olmayan kişiler arasından seçildi.
  25. Akıldışı düzeni kabul etmeyen, hukuk, liyakat diyenler ezildi, sürüldü.
  26. Temel bilimlerdeki (matematik, fizik, kimya, biyoloji, dil) başarı/verim düzeyi her yıl daha da aşağıya indirildi.

ŞAŞIRDIM

2 polis cinayeti ile ilgili hâlâ bilgi yok

Önceki hafta Adıyaman’da bir polisin karakol bastığı ve iki polis amirini öldürdüğü açıklanmıştı.

İçişleri Bakanlığı’nın bildirisine göre iki polis amirinin şehit edildiği olaydan sonra şüpheli polis memuru yakalanmıştı.

Olay üzerine yazdığım yazıda “Ortada bir cinayet var, ama nedeni hakkında hiçbir açıklama yok. Poliste neler oluyor, neden kamuoyuna bilgi verilmiyor?” diye sormuştum.

Geçen süre içinde hiçbir açıklama yapılmadı yine.

Ancak Adıyaman’daki haber kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre cinayete para neden olmuş gözüküyor.

Muhabir arkadaşlarımın söylediğine göre şüpheli polis iki polis amirinden 300’er bin lira almış ve bunu borsada değerlendirmek istemiş.

Borsanın da hayli yükseldiği bir sırada polisler para paylaşımı nedeniyle tartışmışlar.

Cinayet muhtemelen bu nedenle işlenmiş.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Davutoğlu’nun kısmen haklı olduğu nokta

Herkesin gözü ister istemez Erdoğan-Özel görüşmesinde.

Şimdi heyecanla ikinci buluşma yani karşı ziyaret bekleniyor.

Genel olarak bir yumuşama da sağlayan bu görüşme Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun farklı bir tepkisine neden olmuş.

Davutoğlu CHP ile görüşülürken kendilerinin unutulmasından şikayetçi.

Bir dönem Erdoğan’ın en yakınındaki kişi olan Ahmet Davutoğlu “Ak Partili arkadaşlarıma sesleniyorum” diyerek bakın ne demiş?

“Dönün, Sayın Erdoğan’a sorun, daha geçen sene terörle işbirliğiyle suçladığınız CHP, Erdoğan görüşmesinden bir gün sonra DEM ile de görüşme yapıp, Erdoğan da şimdi orayı ziyaret edecek -ki bunların hepsi doğru- bir sene önce, ‘Masanın altında HDP var’ deyip terörle işbirliği yapmakla suçladığınız CHP ile görüşüyorsunuz -ve doğru da- niye en yakın arkadaşlarınızla görüşmüyorsunuz?”

Davutoğlu kısmen haklı tabii.

Erdoğan seçimden önce muhalefeti “PKK ile işbirliği yapmakla” suçlarken 6’lı masanın diğer partilerini de hedef alıyordu.

Oysa şimdi kendisi CHP ile doğrudan görüşürken, terörist dediği DEM parti ile de partilileri sıklıkla görüşmeler yapıyor.

Gelecek Partisi Genel Başkanı, açıklamasında CHP’yi de hedef almış.

Diyor ki “Bizi, aldığımız milletvekilleri konusunda hesaba çekenlere soruyorum şimdi: Eğer o masanın oluşturduğu yumuşama olmasaydı siz yüzde 37’ye çıkabilecek miydiniz?”

Valla, yumuşama sayesinde mi değil mi bilemem ama Gelecek Partisi birkaç bin oyla 15 milletvekili çıkardı, bence Davutoğlu o konuya hiç girmese daha iyi olur.

ŞAŞIRDIM

Gazze’nin yeniden inşası neden 80 yıl sürsün?

İsrail’in Gazze’de yaptığı kıyımın ötesinde bir de çok ağır maddi hasar var.

2 milyona yakın insanın yaşadığı koca bir şehir adeta yerle bir edildi.

Ayakta kalan bina sayısı çok az.

Teknik uzmanlar “Gazze’nin yeniden inşası için 80 yıl gerekir” demişler.

Bunu yazan da önemli bir Amerikan gazetesi.

Niye 80 yıl sürsün ki?

Kararlı biçimde kollar sıvanır ve maddi kaynak da bulunursa Gazze birkaç yılda ayağa kalkar, üstelik son derece modern ve yaşanılır bir kent inşa edilir.

Hele yeni bir kent inşası Çinlilere verilirse süre çok daha da kısalır.

Yeter ki bölgeye barış ve huzur gelsin.

BUNU YAZMAK GEREK

Özgür Özel’e tolerans ikinci buluşmaya kadar sürer

Yerel seçimden sonra yaşadığımız en önemli gelişme Özgür Özel’in “Erdoğan ile görüşmek isterim” demesi ve Erdoğan’ın da bu talebi karşılıksız bırakmaması oldu.

Sonuçta iki genel başkan,  AKP Genel Merkezi’nde bir araya geldiler ve bir buçuk saati bulan bir görüşme yaptılar.

Ancak bu görüşmeden sonra hiçbir açıklama yapılmadı.

Bunu Erdoğan talep etmiş, Özel de “nezaket gereği” bunu yerine getirmiş.

Aslına bakarsanız ülkenin iki büyük partisinin genel başkanlarının, ki biri aynı zamanda tek adam konumundaki cumhurbaşkanı, yaptığı görüşme kamuoyundan saklanamaz.

Özgür Özel’in nezaketini anlamak mümkün ama bunun da bir sınırı olmalı.

Erdoğan’ın verdiği söze göre ikinci bir görüşme daha olacak.

Bu kez CHP Genel Merkezi’nde yapılacak görüşme.

Kamuoyu iki genel başkanın ne konuştuğunu doğal olarak merak ediyor.

Şu anda “nezaket gereği” ilk görüşmenin tutanaklarının açıklanmaması bir parça makul sayılabilir ama ikinci görüşmeden sonra da aynı sessizlik süremez.

Kendi adıma şimdilik ikinci görüşmeyi beklemenin yararlı olduğuna inanıyorum.

Ama bu görüşmeden sonra da bilgi verilmezse kıyamet kopar.

Özgür Özel kendine duyulan güven ve sempatiyi anlamsız bir “nezakete” bağlayarak harcamamalı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

1 Mayıs’ta olay çıkaramadık bari intikam alalım

Anayasaya aykırı olarak 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına olağanüstü önlemler alarak engel olan iktidar, garip biçimde üç gündür tutuklama operasyonları yapıyor.

Evler gece yarısı basılıyor, polis önceden belirlediği kişileri yaka paça götürüyor.

Neymiş, 1 Mayıs’ta Saraçhane’de polise karşı direnenler varmış, onlar toplanıyormuş.

İyi de neden?

O gün İstanbul tam bir darbe günü ertesi sıkıyönetim yasaklarını yaşadı.

CHP Genel Başkanı bile arkasındaki yüzbinlerce kişiyle barikat aşmayı denemedi.

Kalabalık dağıldıktan sonra küçük bir grup, 8-10 dakika barikat kuran polislere sataştı, birkaç tanesi sopalarla polise vurmaya kalkıştı.

Sonunda onlar da arkalarında kalabalık kalmadığını görüp dağıldı.

Ortada ciddi bir suç yok, ölü, yaralı yok, ağır hasar yok.

İktidar neyin peşinde peki?

Anlaşılan o gün aslında başka olaylar çıkması isteniyordu.

Sağduyu hakim olunca bu olmadı.

Sanki onun intikamını almak istiyorlar.
CAN ATAKLI
korkusuz.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum