Çığlıklar, bağrışmalar, küfürler, iftiralar ve yalanlar…

Her anlamda şaşkınlaşan bir toplum gerçeklerden iyice koptukça, çare için sanal ortamlara koştukça, sanal düşünceleri sahi sandıkça bütün bir hayatın aldatmacaya dönüşmesi işten bile değildir.

Çığlıklar, bağrışmalar, küfürler, iftiralar ve yalanlar…
06 Haziran 2021 - 20:24 - Güncelleme: 06 Haziran 2021 - 20:35

Çığlıklar, bağrışmalar, küfürler, iftiralar ve yalanlar… Daha dün… 63 yaşındaki bir kadın çılgınca bağırarak 39 yaşındaki kocasını istiyor, hayatında ondan başka her şeyi reddediyor. Bu arada çarşaf biçimindeki pantolonunu sıyırıp adam için kırdığı bacağını gösteriyor. Burada utanma yok. 83 milyon hane sanki muayenehane. Telefona bağlanan kocası ise bu kadından zor kurtulduğunu söyleyerek ortadaki yalanlar orkestrasına bir yeni enstrüman daha ekliyor.

Do re mi fa sol la si. Yalanlar senfonisi.

Sunucu adamın ne kadar açıkgöz olduğunu sezmiş, o da kaçın kurası, ortaya cezaevinden yazılan aşk namelerini döküyor. Sonuç kadın inim inim inlerken, feryatları yeri göğü titretirken süre doluyor, pazartesiye Allah kerim. Kadın mı galip gelecek bu maçta yoksa insafsız koca mı? Aceleniz ne? Bekleyin. Belki berabere biter, mutluluk Esra Erol ile hep beraber.

Kadın programları. Rezalet ne kadar artarsa sunucu o kadar mutlu. Oraya gelerek kendince toplumdaki tüm değerleri elinin tersiyle itmiş kadınlar ise yanlış yerde olduklarının bile farkında değil, öylesine bitik, zekaları öylesine yitik.

Dünkü programda bir kadının kendini ne kadar aşağılara çekebileceğini gördük. Ama kimse düşünmedi ki böyle bir ruh haline ne sunucu gerekir ne hukukçu ne de izleyici. Onların bu durumlarda olayı belirleyip haber vermek dışında bir görevleri yok. Oraya gereken, kadının o ortamdan hemen çekilip alınmasını isteyecek bir psikolog. Bu ise kimsenin aklına gelmemiş. Çünkü teşhis doğru konulursa programın tadı kaçar, tehlikeli saplantıların aşk diye sunulduğu kabak gibi ortaya çıkar.

PSİKOLOJİDE YENİ BİR DAL: PARA-PSİKOLOJİ

 

Psikologlar ise dizilerde. Rol icabı ya mutluluk saçıyorlar ya da bizzat kendi konularını ifşa edip PARA-PSİKOLOJİ diye yeni bir dal yaratıyorlar. Dün 38 yaşındaki kocasının ardından çığlıklarla gözyaşı döken 63’lük kadın acaba hangi dizide rol alabilir?

Hiçbirinde.

Çünkü dizilerdeki psikologlar da rol icabı bir çeşit sağaltım dağıtanların safında. Elbette seyirci kesimi de psikolojiyi dizi kalıplarında değerlendirme saflığında.

Bu durumda ne işi var kadın programlarında psikologların, psikiyatristlerin. Sunucular uzmanı olmuş her tür çarenin. Kayıp kişi aranıyor, bulunuyor. Telefonla bağlantı. Ya karşılıklı küfürler ya televizyona çıkarak bir çeşit tatmin yaşamış kahramanın bağışlaması ya da bağışlanması. Sonrası kimin umuru? Sunucu sokakta görse tanımaz bile o talihsiz konuğu.

KANUN HÜKMÜNDE KADER-NAME

Elbette bu programların sunucuları ilgi çekmek için her şeyi yapacaklar. Emin Çölaşan’ın sürekli irdelediği gibi büyük kazançlar için gerekirse şapkadan tavşan çıkaracaklar. İşin komiği iki avukat da orada kanun hükmünde KADERNAME olarak bulunuyor. Kanuna yansıyacak kadar ciddi olan konuların kadın programlarında sürekli çiğnenen sakız olması da onları gıdıklamıyor. Gerekirse gözyaşları da hazır ve nazır. Önce içli bir tirat sonra gözyaşı hatta biraz da feryat.

Bir de jüri kıvamında bir hanımlar grubu var. Beş on kişi. Onların sözleri, mütalaaları hukuken ciddiye alınmaz ama psikolojik anlamda kışkırtıcı, aşağılayıcı belki de sadece iki kelime gerekirse Cadı Kazanı. Ellerine düştünüz mü engizisyon halt etmiş, acıma yok, her söz alevli bir ok. Zaten çok ileri gidildiğinde reji sesleri kesiyor, başlıyor pandomim. O zaman gözlerdeki o yargılayıcı nefret çıkıyor ortaya. Bir çeşit öfke, sebepsiz bir kin.

Linç kültürünün geçerli olduğu toplumlarda söze dayalı linç bazen göz ardı edilir. Acımasız sözlere isim bile takmışızdır: Papara. Bu programlarda çoğu zaman bu tür linçin yani paparanın bini bir para.

Oraya gelip oturmuş, derdini ummana değil televizyona dökmüş insanlar ise toplumumuzun geldiği noktanın en acıklı hali. Kuliste üstleri başları değiştirilmiş, ayaklarına yeni ayakkabı verilmiş, insan içine çıkar hale getirilmiş o insancıklar ekonominin, sosyolojinin ve elbette halk sağlığının en dramatik biçimi. İstediğiniz kadar atıp tutun, her gün bin milyon varil petrol bulun ama bilin ki o insancıklardan oluşuyor bu toplum. O insancıkların üzerinden büyük paralar kazanıyor onları teşhir eden sözde iyi kalplisunucular. Herkes benimsemiş sanki bu her derde deva kişilikleri. Oysa onlar gerçek hayatta hiç umursamadıkları insanların yardımına koşuyormuş gibi yaparak yürütüyorlar işleri.

YANDI GÜLÜM KETEN HELVA

Programa psikolog yahut psikiyatrist katılsa ya da bu sunucular yaralı kişileri bir psikiyatra yönlendirseler ne olur sizce? Dizilerdeki uyduruk rollerinin dışına çıkan psikologların gerçek çareleri sunduğu anlaşılsa… Yandı gülüm keten helva. Hiçbir sunucu bunu göze almaz, kulağını ters taraftan göstermekten hiiiç caymaz. Çünkü dizilerde PARA-PSİKOLOJİ hakimse kadın programlarında da para reytingin göbek adıdır. Kadının adı yok demiş Duygu Asena. Bu programlarda kadının onuru da yok, gizlisi saklısı da yok, aşılmış her eşik, ruhu otopsi masasında hoyrat ellerce delik deşik.

Ve ne yazık ki bu abartıya dayanan bu programlar çare bulmakta birebir, sevgili kavuşturmakta mahir, çocuklarını kaçırıp karısına göstermeyenleri yakalamakta avcı en önemlisi de ön yargılara açık olaylarda da acımasız bir savcı.

Bu yüzden nice yaralı gönüller, kandırılmış, aldatılmış, isyan eden yahut yolundan sapmış, çaresiz insanlar televizyon denilen yanlış ilaca başvuracak, psikologlar ise dizilerin rol modeli olmakla kalacaklardır.

Her anlamda şaşkınlaşan bir toplum gerçeklerden iyice koptukça, çare için sanal ortamlara koştukça, sanal düşünceleri sahi sandıkça bütün bir hayatın aldatmacaya dönüşmesi işten bile değildir.

Üstelik o zaman gideceğimiz psikologlardan da bir fayda gelmez.

83 milyonluk bir grup terapi her koşulda sirk çadırı manzarası sunar.

Oysa o muazzam sirk çadırının şimdi engellenebilir prematüre tipleri var.

Sirk çadırı yahut her derde deva kadın programları… Bugünden görmek belki bir işe yarar.

Sevda Kaynar

Odatv.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum