Doktorlara ahlaksız sözleşme... Özel hastaneler darphane, sağlık bahane

Bu yazıda bir özel hastanenin patronundan söz edeceğim.Habire kamuoyunda imaj çalışması yapan, bunun için milyonlar harcayan bir özel hastanenin patronundan.

Doktorlara ahlaksız sözleşme... Özel hastaneler darphane, sağlık bahane
24 Nisan 2022 - 13:24 - Güncelleme: 25 Nisan 2022 - 10:00

Bu zat, işe alacağı her doktorun önüne standart bir sözleşme koyuyor. Daha doğrusu dayatıyor.

Öyle bir sözleşme ki içinde hukuka ve ahlaka aykırı onlarca hüküm var, ancak bu hükümlerden öyle birisi var ki insanı dehşete düşürür cinsten.

Vatandaşlarımızın sağlığının nasıl bir zihniyetin eline emanet edildiğinin ibret belgesi olan bu hususta bir çift kelam etmek farz olduğu için bu yazıyı kaleme alıyorum.

Bahsettiğimiz sözleşme hükmü şöyle: "Altı ay sonunda yapılan mali değerlendirmede hekimin, istenen ve iş sözleşmesi gereği kendisinden beklenen oranda gelir getirmesini sağlayamaması halinde, sözleşme ve hak edişler gözden geçirilir. İşveren, zarar eden sistemi devam ettirmeyerek sözleşmeyi süre sonunu beklemeden haklı olarak fesih edebilir."

Özetle, özel hastane çalıştıracağı hekime “ne yapıp edip bana para kazandıracaksın.” diyor.  Ben altı ayın sonunda cirona bakarım. Eğer beni tatmin eden miktarda para kazanmamışsam senin işine “haklı olarak” son veririm.

Yani, doktor hastasına baktı, o hastayı gereksiz ve maliyetli tetkiklerden kaçınarak, hastaya ve kamu sağlık sistemine yük getirmeyecek bir maliyetle tedavi etti ise bu durum işten çıkarma sebebi. Neden? Patron öyle istiyor da ondan.

Kendisi de doktor olan bu sefil adam, çalıştıracağı hekime, hastadan maksimum faydayı elde edecek “yeteneklerin” olmadığını görürsem ben seni işten atarım ve bu halde senin de bizzat imzaladığın sözleşme uyarınca haklı olurum, senden tazminat alırım, ona göre ayağını denk al tehdidinde bulunuyor.

Bir nevi doktor pahada ağır işler “üretmeye” mesela, bol bol gereksiz tetkik yapmaya, hastayı lüzumsuz ameliyatlara ikna etmeye, veya yoğun bakım yatağı boş kalmayacak şekilde “yoğun bakımlık hasta bulmaya” teşvik ediliyor.

Maalesef, piyasanın insafına terk edilen sağlık sisteminde geldiğimiz yer burası. Bir hastane, hiç çekinmeden, korkmadan, yazılı bir sözleşmede, doktorun hastaneye yeterince para kazandırmaması halinde işine son verileceğini yazabiliyor.

Bu sözleşmeler Sağlık Bakanlığına da veriliyor. SGK isterse bu sözleşmeyi görebiliyor. Ancak yine de bu sözleşmeyi dayatan özel hastane patronuna hiçbir şey olmuyor.

Sağlık hizmetlerinin çıktısı, insanın iyi olmasıdır. Bu iyilik halinin en kolay, en kısa en ucuz yollarla sağlanması sistemin başarısını ve niteliğini gösterir. Sağlık hizmetlerinde sinekten yağ çıkarmak sadece etik ve ahlak dışı bir iş değil aynı zamanda suçtur. Ancak bunu dinleyen mi var? Dahası denetleyen mi var?

Görüldüğü üzere köprübaşları tutulmuş. Adeta bir harami saltanatı kurulmuş. Halkın eli kolu bağlı. Bir yandan da kör olası cehalet...

Vatandaşın en azından bir kısmı kendisi için ne kadar çok laboratuvar tetkiki ve radyolojik inceleme yapılırsa, ne kadar uzun süre yoğun bakım servisinde yatırılırsa ya da kendisine ne kadar çok sayıda cihaz ve ilaç yazılırsa o kadar iyi bir hizmet aldığını sanıyor. Bu durumu bilen ve bunu fırsata çevirmek için pusuya yatmış bir sırtlan için son derece elverişli bir sosyal yapı bu.

Peki bu çukurdan nasıl çıkacağız? Şüphesiz daha kamucu bir sağlık sistemi inşa ederek. Mevcut yapıda SGK’nın kaynakları adeta özel sektörün kasasına boca ediliyor.

Bunun adı kamuculuk değil fakat kamu kaynaklarının yağma edilmesidir. Her şey hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. Emekli veya istifa etmiş bazı bürokratların nerelerde çalıştıklarını, kimler tarafından istihdam edildikleri hiç araştırılıyor mu bu ülkede?

Erkin Göçmen

YORUMLAR

  • 0 Yorum