Emperyalizm büyük oynar
Türkiye ısrarla, PYD’yi ve onun silahlı gücü olan YPG unsurlarını terör örgütü olarak adlandırıyor, bu yönde ortaya koyduğu dış politikasını hem ABD’ye hem Rusya’ya göstermeye çalışıyor ama bu bağlamda hiçbir tezini kabul ettirebilmiş değil.
12 Mayıs 2017 - 11:16
Putin ile Erdoğan el sıkışırken ve “her konuda anlaştık” mesajları verilirken, Kobani’de Rus askerlerinin YPG’lilerle fotoğrafları servis edildi.
Erdoğan’ın, Washington ziyareti öncesi ise ABD’nin YPG unsurlarına daha ağır silahlara vereceği açıklandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Amerika’ya gidecek, bu ziyaretten önce gözümüzün içine sokarcasına, “Biz, sizin terörist dediğiniz unsurlara daha ağır silahlar vereceğiz, ey Türkiye!” diye dalga geçiyorlar.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “bu silahların Türkiye için tehdit olduğunu” söylüyor ama daha ötesine gidemiyor. Yani “silah alan örgüt tehditse, veren ülke de tehdit diyemiyor.” Zira “teröriste silah veren ülke, müttefikimiz!”
Ve yine Çavuşoğlu, her haliyle yorgun ve çaresiz olan dış politikamızın durumunu özetleyen şu sözleri söylüyor:
“Bu oyunu bozamayız ama Türkiye’nin menfaatlerini koruyacak güçteyiz.”
Sayın Bakan, Ortadoğu’da büyük bir oyun olduğunu nihayet anlamışsa bu büyük bir aşamadır!
Ve bu oyun sadece ABD’nin YPG’ye silah vermesiyle değil, yıllar öncesinden başlayan, taa Büyük Ortadoğu Projesi’yle, Arap Baharı’yla, Esad’ın devrilmesiyle şekillenen bir oyundur.
Emperyalizmin bu büyük oyununu görmeden, görenleri dinlemeden, “Esad gitsin de gitsin, zalim, hain, katil” diye bağıra bağıra, Suriye’nin asayişinin ve güvenliğinin yok olmasının doğal sonucu ve “en önemli hedefi olarak” karşımıza çıkan Kürt devleti planının nasıl büyük aşama kaydettiğini görmenin telaşını yaşıyoruz.
Bu sürecin baştan sona bir oyun olduğu ve Türkiye’nin bu oyunda dramatik bir şekilde kullanıldığı, YPG unsurlarının habire güçlendirilerek artık bize ihtiyaç kalmadığının ilan edilir hale geldiği gerçeğini buruk bir şekilde yaşıyoruz.
Washington yönetiminin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi YPG’nin de içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne ağır silah verilmesi yönündeki kararının ardından Erdoğan’ın tepki amacıyla ziyaretini iptal edebileceğinin gündeme gelmesine ABD’den gelen değerlendirme tam da bizi haklı çıkaran cinsten.
ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haass, ziyaretin iptali olasılığı üzerine şöyle diyor: “Trump yönetiminin Suriyeli Kürtleri silahlandırdığını görmek güzel. (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan) ziyaretini iptal ederse, otoriter yönetimi ve Suriye’deki yararsız rolü göz önüne alındığında büyük bir kayıp olmaz.”
Suriye’de Esad’ı devirmek için ittifak yaptığımız ve yüz binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin göç etmesine yol açan iç savaş sonrası bize biçilen değer “Erdoğan gelmezse, büyük bir kayıp olmaz” cümlesinde gizli.
Yani açıkça “gelmeyin” diye nara atan bir Amerikan suflörü var karşımızda.
Emperyalizmin oyunları her zaman büyüktür.
Acı ama gerçek olan budur.
Erdoğan’ın, Washington ziyareti öncesi ise ABD’nin YPG unsurlarına daha ağır silahlara vereceği açıklandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Amerika’ya gidecek, bu ziyaretten önce gözümüzün içine sokarcasına, “Biz, sizin terörist dediğiniz unsurlara daha ağır silahlar vereceğiz, ey Türkiye!” diye dalga geçiyorlar.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “bu silahların Türkiye için tehdit olduğunu” söylüyor ama daha ötesine gidemiyor. Yani “silah alan örgüt tehditse, veren ülke de tehdit diyemiyor.” Zira “teröriste silah veren ülke, müttefikimiz!”
Ve yine Çavuşoğlu, her haliyle yorgun ve çaresiz olan dış politikamızın durumunu özetleyen şu sözleri söylüyor:
“Bu oyunu bozamayız ama Türkiye’nin menfaatlerini koruyacak güçteyiz.”
Sayın Bakan, Ortadoğu’da büyük bir oyun olduğunu nihayet anlamışsa bu büyük bir aşamadır!
Ve bu oyun sadece ABD’nin YPG’ye silah vermesiyle değil, yıllar öncesinden başlayan, taa Büyük Ortadoğu Projesi’yle, Arap Baharı’yla, Esad’ın devrilmesiyle şekillenen bir oyundur.
Emperyalizmin bu büyük oyununu görmeden, görenleri dinlemeden, “Esad gitsin de gitsin, zalim, hain, katil” diye bağıra bağıra, Suriye’nin asayişinin ve güvenliğinin yok olmasının doğal sonucu ve “en önemli hedefi olarak” karşımıza çıkan Kürt devleti planının nasıl büyük aşama kaydettiğini görmenin telaşını yaşıyoruz.
Bu sürecin baştan sona bir oyun olduğu ve Türkiye’nin bu oyunda dramatik bir şekilde kullanıldığı, YPG unsurlarının habire güçlendirilerek artık bize ihtiyaç kalmadığının ilan edilir hale geldiği gerçeğini buruk bir şekilde yaşıyoruz.
Washington yönetiminin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi YPG’nin de içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne ağır silah verilmesi yönündeki kararının ardından Erdoğan’ın tepki amacıyla ziyaretini iptal edebileceğinin gündeme gelmesine ABD’den gelen değerlendirme tam da bizi haklı çıkaran cinsten.
ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haass, ziyaretin iptali olasılığı üzerine şöyle diyor: “Trump yönetiminin Suriyeli Kürtleri silahlandırdığını görmek güzel. (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan) ziyaretini iptal ederse, otoriter yönetimi ve Suriye’deki yararsız rolü göz önüne alındığında büyük bir kayıp olmaz.”
Suriye’de Esad’ı devirmek için ittifak yaptığımız ve yüz binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin göç etmesine yol açan iç savaş sonrası bize biçilen değer “Erdoğan gelmezse, büyük bir kayıp olmaz” cümlesinde gizli.
Yani açıkça “gelmeyin” diye nara atan bir Amerikan suflörü var karşımızda.
Emperyalizmin oyunları her zaman büyüktür.
Acı ama gerçek olan budur.
YORUMLAR