Enkazdan günler sonra kurtarılan bebekler hakkında bilim ne diyor?

Onların hayatta kalmasını sağlayan faktörler neler? Kahverengi yağ ne işe yarar ve nasıl ısı üretir?

Enkazdan günler sonra kurtarılan bebekler hakkında bilim ne diyor?
21 Şubat 2023 - 12:08 - Güncelleme: 22 Şubat 2023 - 09:23

Kahramanmaraş depremlerinde binlerce insanımızı kaybettik. İki büyük depremin yarattığı enkazdan kurtulabilen her kişi, bir sonrakine umut ışığı oldu, elimiz yüreğimizde bekledik. Hatay'da enkaz altında kalan bir bebek tam 128 saat sonra kurtarıldı. Depremden etkilenen bölgelerden gelen bu ve benzeri haberler biraz olsun içimize su serpti.

Peki yaşamını sürdürmek için özel bakıma ve bir başkasının varlığına muhtaç olan bebekler nasıl bu kadar uzun süre hayata tutunabildi? Bu mucize değilse neydi? Birlikte bu soruya yanıt bulmaya çalışacağız.

Mashable Türkiye’ye konuya ilişkin açıklamada bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Sare Güntülü Şık, burada birçok faktörün söz konusu olduğunu belirtiyor. Gaye Kobal'a konuşan Şık, “Bunlardan en önemlisi çocukların vücudu erişkinlere nazaran daha küçük. Bu yüzden eğer yaşam üçgeni dediğimiz korunaklı bir alanda kalmayı başarabilirlerse, vücutlarının travmaya maruz kalma ihtimali daha az. Bu, çocukların nispeten daha korunaklı olmasının en önemli sebeplerinden biri” diyor.

'Çocuklarda erişkinlere göre kas kitlesi dolayısıyla kas yıkımı daha az'

Doç. Dr. Şık, Crush Sendromu’na dikkat çekiyor ve “Ne yazık ki depremlerde travmanın doğrudan etkisinden sonra en sık ikinci ölüm nedeni” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ezilme ve sıkışma sonucunda doku hasarı meydana geliyor. Bası olan bölgelerdeki kaslarda hücre hasarı ve kas nekrozu oluşuyor. Kas ezilmesi ve kas yıkımı durumunda burada bir sıvı açığa çıkıyor. Ezilme sonrasında orta çıkan sistemik etkilerin toplamına biz Crush Sendromu diyoruz. Bu deprem sonrası görülen en önemli komplikasyonlardan biri. Elektrolit bozukluklar, şok, kalp ritim bozuklukları ve hastanın kötüye gitmesinin en önemli nedenlerinden biri olan akut böbrek hasarı görülebiliyor. Sağlıklı erişkin bir bireyin vücut ağırlığının yüzde 40’ını kaslar oluşturuyor.”

Çocuklarda kas kitlesinin erişkinlere göre daha az olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şık, “Buna bağlı sebeplerle kas yıkımı daha az oluyor. Bu yüzden çocuklar süreci daha hafif atlatabiliyor ve bu açıdan da bir miktar şanslı olabiliyor” diyor.

Doç. Dr. Şık’a göre bir diğer neden de çocuklarda yetişkinlere göre daha az kronik hastalık görülmesi. Yetişkinler daha fazla kronik hastalığa sahip, çocuklar ise susuzluk gibi sorunlara biraz daha dayanıklı oluyor. Ve ortopedik travmaya dirençleri de erişkinlere nispeten daha yüksek.

'Hipotermi riskine karşı en sağlıklı duruş cenin pozisyonu'

Fotoğraf: Getty Images

Şimdi de yıllar boyunca sahada çalışmalara katılmış bir uzmana, AKUT Kurucu Başkanı, Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Ferudun Çelikmen’e kulak verelim.

Hürriyet’ten Sedef Batı’ya konuşan Çelikmen, cenin pozisyonunun önemine dikkat çekiyor ve ekliyor:

“Özellikle bu soğuk havalarda hipotermi riskine karşı en sağlıklı pozisyonun cenin pozisyonudur. Üzerinizden yorgan çekildiğinde istemsiz olarak ne yaparsınız bir düşünün. Küçülür ve cenin pozisyonunu alırsınız ve bu sizi korur. Neden enkaz altından en çok bebek ve çocuklar çıkarılıyor? Küçük oldukları, içgüdüsel olarak bu pozisyonu aldıkları ve yaralanma riskleri azaldığı için. Bu İzmir Depremi'nde de böyleydi, bu depremde de böyle. Küçük oldukları için yaralanma riskleri de azalıyor.”

'Ani adrenalin deşarjı sonrası tepkisiz dönem daha uzun sürüyor'

 
10 günlük Yağız Ulaş ile annesi, depremden yaklaşık 90 saat sonra enkazdan kurtarılmıştı. Fotoğraf: Getty Images

Birçok okuyucumuzun da hatırlayacağı üzere, 2020 yılında İzmir’i vuran deprem sonrasında da enkaz altından 91 saat sonra küçük çocuklar kurtarılmıştı. O zaman basına demeç veren uzmanlardan biri olan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Çakmak Yılmaz’ın söylediklerini anımsayalım:

"Adrenalin hâlihazırda vücutta depolanmış hâlde bulunuyor. Ani adrenalin deşarjından sonra vücuttaki depolar boşalıyor. Biz bunu yüksekten düşen ya da trafik kazasıyla hastaneye getirilen çocuklarda da görüyoruz. Çocuklarda, halk arasında şok durumu dediğimiz tepkisiz bir süreç oluşuyor ve bu durum çocukta tam dinlenme hâline neden oluyor. Bu da çocuğun sadece bazal metabolizmayı devam ettirmesi için gereken enerjiyi, kas hareketleriyle harcamamasını sağlıyor. Erişkinlere nazaran çocuklarda adrenalin deşarjı sonrası tepkisiz dönem daha uzun sürüyor. Böylelikle sadece hayati fonksiyonları devam ettirebilecek kadar enerji tüketimi gerektiren bazal metabolizma çocuklarda daha uzun sürüyor.”

 

Söz konusu bebekler olduğunda bir diğer faktör: Kahverengi yağ

Hepimize vücuttaki fazla yağın kötü olduğu öğretildi ancak yağla ilgili sorun o kadar da siyah ve beyaz değil, aslında daha çok kahverengi ve beyaz.

Daha aşina olduğumuz ve aslında sarımsı olmasına rağmen beyaz olarak bilinen bu yağ tipi kalori depolar ve inatla bel, uyluk ve popo çevresinde birikir. Beyaz yağın bazı faydaları da vardır; fazla enerjiyi depolar, bizi sıcak tutmaya yardımcı olan bir yalıtım tabakası sağlar, yiyecek sıkıntısı çektiğimizde ve vücudumuz ekstra enerji aramaya başladığında işe yarar. Ancak çok fazla beyaz yağ ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hepimiz iyi kolesterol ve kötü kolesterol olduğunu biliyoruz. Görünüşe göre iyi ve kötü yağ da var.

Peki kahverengi yağ ne işe yarar ve nasıl üretilir? Kahverengi yağ çoğunlukla yeni doğan bebeklerde bulunuyor ve bir bebeğin toplam vücut kitlesinin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturuyor. İnsanlar yaşlandıkça vücutlarında bu tip yağ oranı azalıyor ancak Harvard Tıp Fakültesi Joslin Diyabet Merkezi'nden C. Ronald Kahn’ın araştırmasına göre bazı insanlar kahverengi yağ birikimlerini yetişkinlikte de koruyor.

Kahverengi yağ, ortamdaki sıcaklık değişiklikleri ile aktive oluyor ve bir bebeğin bulunduğu ortam soğuk olduğunda hızla ısı üretmeye başlıyor. Isı, hücredeki glikoz, yağ ve diğer besin maddelerini hücrenin kullanabileceği bir enerji formuna dönüştüren ve küçük enerji fabrikaları olan mitokondriler tarafından üretiliyor. Daha sonra hücreleri çevreleyen küçük kılcal damarlar, ısıyı bebeğin vücuduna yayarak sıcaklığının korunmasına yardımcı oluyor.

Aslında çocukların nasıl enkaz altında saatlerce hayata tutunduklarını değil neden enkaz altında kaldıklarını tartışmamız gereken bir dönem içerisindeyiz. Ancak son günlerde sosyal medyada sıkça rastladığımız paylaşımlara bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşmak istedik.

Bugün dönüp geçmişte yaşanan afetlere baktığımızda, mucize olarak anılan olayların arkasında aslında bilim olduğunu görüyoruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum