Erdoğan'a bağırmayı kesin ve...

Özal gider, Çiller gelir. Çiller gider, Erdoğan gelir. Erdoğan gider, “Berdoğan” gelir. “Berdoğan” gider, “Cerdoğan” gelir. Her seferinde kişilere kızıp durursunuz. İşin temelini size göstermek istemezler. Bakınız:

Erdoğan'a bağırmayı kesin ve...
25 Kasım 2021 - 12:46

Yaklaşık yüz bin yıl önce insanlık ses tellerini kullanarak konuşmayı öğrendi. Böylece anlaşmazlıklar bağırtının ötesine geçti!

Yaklaşık 15 bin yıl önce insanlık, toprağı sürüp işlemeye/tarım yapmaya başladı. Bu üretimle birlikte bölüşüm meselesi gündeme geldi. Yazı, para, borç, bürokrasi, inanç, ordu, devlet buradan doğdu.

Zamanla ekonomi; üretim, dağıtım, tüketim, değişim, ticaret ve kuşkusuz bölüşümü inceleyen bir sosyal bilim dalı oldu…

Klasik iktisat, 1776 yılında Adam Smith'in yazdığı “Ulusların Zenginliği” kitabıyla başladı.

Neoklasik iktisatçılar yüz yıl sonra bu “ahlaki piyasa” sistemini D. RicardoR. MalthusJ. S. Mill gibi isimlerle sürdürdü. Bunlar neoliberalizmin ilk “ataları” idi.

Adına ekonomi teorisi oluşturan K. Marks dedi ki;

-“Bölüşüm öyle lafla ahlaki filan olmaz…

-“İktisadi değerin ortaya çıkışında büyük emeği olanlar, bölüşümden hak ettiğini almak zorundadır; eşitsizlik ya giderilmelidir ya giderilmelidir.”

Sadece bunlar değil; Amerikan iktisat okulu, Fransız liberal okul, Alman tarih okulu, Hıristiyan sosyalizmi, anarşist iktisat, dağılımcılık, kurumsal iktisat, yeni kurumsal iktisat, Keynesyen iktisat, Chicago okulu gibi farklı kuramları savunan ekoller doğdu…

Özünde hepsi “bölüşüm” üzerine teorilerdi.

“PİYASA HAVARİLERİ”

15 bin yıllık temel mesele bu:

Ekonomik değerin paylaşımı/bölüşümü!

Çoğunluğu kandırmak için bu gerçeğin üstü ya kutsallık/inanç örtüsüyle kapatılır.

Ya da “piyasa havarisi”  iktisatçılar hakikatin üstünü, halkın anlayamayacağı fazlaca teknik konuşmalar veya yazılar ile kapatır.

Hayatınıza yön veren ekonomi kararları salt bu her daim korkutan “uzmanların” inisiyatifine bırakmak, ekonominin siyasetle ilgisini koparmak anlamına gelir. Ki yapılan hep budur.

Israrla soracağız:

Ülkedeki bölüşüm eşitsizliğinin sebebi ne?

Krizlere sebep olan piyasa ekonomisinde neden hep ısrar edilir?

Niye büyük şirketleri-bankaları devlet kurtarır?

Niye “kemeri” hep halk sıkar?

Bunların yanıtını size iktisat vermez; cevabı ancak siyaset verir. Ekonomiye yön veren politikadır…

O halde: İktidara; Ahmet, Mehmet, Ayşe'yi değil, bölüşümü hakkaniyetle dağıtacak ekonomik sistemi kuracak parti taşınmalıdır.

İnsanlık, 15 bin yıldır bunun mücadelesini veriyor. Kimi zaman kazanıyor kimi zaman aldatılıp kaybediyor. Ama yürüyüş sürüyor…

Ülkemizdeki “adalet yürüyüşünün” ekonomiyi de kapsaması gerekiyor.

Evet, artık buna kafa yormanın zamanı geldi; bu krizden çıkışı nasıl gerçekleştireceğiz?

Teorisiz/ pusulasız çıkış olmaz.

Peki, hangi teori?

SEKİZİNCİ KRİZ

Ülkemiz yine iktisat kriziyle karşı karşıya…

Kırk yıldır iktidarda olan neoliberalizmin, sekizinci iktisadi çöküşü bu! Neoliberalizmin kırk yıllık hatırı bitmiyor bir türlü; kaç kez daha yaşayacaksınız:

Neoliberalizm ülkeyi yıkıcı girdaba her sürüklendiğinde tek kurtarıcı ne oldu: Devlet!

Sanmayınız ki bu sadece Türkiye'de böyle; ABD, 2008 finans krizinde kimleri kurtarmadı ki?

Dünyanın önde gelen sigorta şirketi AIG'nin 85 milyar dolar karşılığında yüzde 80'lik hissesini devraldı. Veya (iki hafta önce Türkiye'ye gelen), Amerikan küresel bankası Goldman Sachs'ı kurtarmak için 6 milyar dolar verdi!

ABD gibi Türkiye'de de neoliberalistler işler yolundayken devleti, piyasanın-girişimciliğin- büyümenin önünde engel görür. Finans krizi çıkınca “nerede bu devlet” diye bağırır! Onlar için devlet, kenarda tutulan “kurtarma simidi!”

Bu krizde de devlet, kim için “kurtarma” yapacak; nüfuzlular için mi, halk için mi?

Buna karar verecek olan sizsiniz.

Devletin/kamunun sahibi sizsiniz.

Devletin görevine yön verecek olan siyasi tavrınızdır. “İdeolojiler öldü” demek, ideolojinin ta kendisidir! Aldanmayınız.

İktidarı, bir avuç finansçının değil, sizin belirlemeniz gerekiyor. Çoğunluk sizsiniz, peki gücünüzün farkında mısınız?

Ah! Para (ellerindeki medya vs.) gücüyle sizi kandırıyorlar.

Şu “kara büyüyü” bozun artık…

“Berdoğan”a değil, bölüşümü üretenlerin lehine dağıtacak ekonomi teorisine/ programına sarılın!

Bitmiş-çökmüş-beceriksiz iktidara/Erdoğan'a bağırmayı kesip, gelecek günlerin nasıl inşa edileceğine kafa yorun.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Soner Yalçın

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum