Erdoğan'dan Davutoğlu'na ve Babacan'a çok sert sözler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu'na ve Babacan'a çok ağır sözler...

Erdoğan'dan Davutoğlu'na ve Babacan'a çok sert sözler
07 Aralık 2019 - 19:46 - Güncelleme: 08 Aralık 2019 - 09:55
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin İstanbul İl Danışma Meclisi’nde konuştu. Erdoğan konuşmasında isim vermeden, yeni parti hazırlıklarını sürdüren eski AKP’li Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, eski AKP’li Bakanlar Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'e yüklendi. Erdoğan ayrıca, Abdullah Gül'ün kendisini aradığını belirtti ve görüşmesinden detayları paylaştı.

Ahmet Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Bilim ve Sanat Vakfı’na ait İstanbul Şehir Üniversitesi’nin malvarlıklarına Halkbank tarafından tedbir konmuştu. Erdoğan konuşmasında, “Şehir Üniversitesi’nin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesi’ne mülkiyet devrine dönüştürmüştür” dedi ve “Öksüz yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle, özelleştirme yüksek kurulu başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan konuşmasının devamında, “Sayın Babacan var onun da imzası var bu işin altında. Başka kim var; Mehmet Şimşek var. Başka kim var; O zaman Ulaştırma Bakanı olarak, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun içinde olan Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü” şeklinde konuştu.

Erdoğan isim vermeden Abdullah Gül'ün kendisini aradığını ifade ederek, "Tabi bizi halef-selef olduğumuz Cumhurbaşkanı aradı. ‘Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz’ dedi. Kendisine ‘temenni ederdim ki siz benim yerimde olun'" ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın konuşmasının ilgili bölümü şöyle:

“İstemezdim. Bilmiyorum şu anda da telefonlarına girdi mi? Malum İstanbul’da bir şehir üniversitesi meselesi ortaya çıkardılar. Ve bu Şehir Üniversitesi meselesinin özellikle bir siyasi ayağında bizim olduğumuzu, bir siyasi ayağında da malum zatın olduğu söyleniyor. Şunu çok açık ve net söylemek zorundayım; Şehir Üniversitesi’nin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesi’ne mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu ile mülkiyet devri yoktur, olmamıştır. Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyor değil mi? Öksüz yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle, özelleştirme yüksek kurulu başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor.

Peki bu nasıl doğruluk. Peki yanında kim var? Sayın Babacan var onun da imzası var bu işin altında… Başka kim var; Mehmet Şimşek var. Başka kim var; O zaman Ulaştırma Bakanı olarak, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun içinde olan Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü. Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu. Dürüstlüğünüz buysa bu ülke batmış. Ben bunu niye anlatıyorum. Kimin ne olduğunu yaptıkları ile öğrenin diye. Bitmedi. Ve bunlar Halk Bankasını da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankası’ndan bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası bunlara ciddi bir kredi veriyor. Fakat bunlar Halk Bankası’na ödemelerini yapmıyorlar. Tabi ödeme yapmayınca Halk Bankası da kendilerini sürekli uyarıyor. Şu anda Halk Bankası’na olan borçları 417 milyon noktasında. Şimdi yapılandıralım diyorlar. Neyi nasıl yapılandıracaksın. Yaptıkları kampanya şu; Spor kulüplerinin borçları yapılandırılıyor da Şehir Üniversitesi’nin ki niye yapılandırılmıyor. Ya sen Halk Bankası’na teminat bile vermedin. Futbol kulüplerinin bütün tribünlerdeki gelirlerine banka el koyuyor. Senin neyine el koyacak? Maltepe’de Tekel’e ait olan yer, zamanında benim tahsis ettiğim, bankaya teminat gösteriyorlar. Bunu mu banka teminat kabul edecek.

 

Bunu da geç…

Bir başka alavera dalavera daha yapıyorlar. O da; Alacağımız öğrencilerin ödemelerine ipotek koyun. Sen mevcut kotanı doldurmamışsın. Böyle bir kotayı nasıl oluyor da bankaya teminat gösteriyorsun.

Tabi bizi halef-selef olduğumuz Cumhurbaşkanı aradı. ‘Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz’ dedi. Kendisine ‘temenni ederdim ki siz benim yerimde olun. Biz geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz. Hamdolsun 17 yıldır bizim dönemimizde bizim bankalarımızın hiçbirisi kasaları boşaltmadı biz de kasayı boşaltamayız.’

İşin başından itibaren Ülker Grubu buraya ciddi destekler verdi. Daha sonra Ülker Grubu da buradan çekildi. Ülker Grubu bizim desteğimizi de açık net söyledi.

Şunu net söyleyeyim; Buranın hamisi Marmara Üniversitedir. Şimdi de ne diyorlar biliyor musunuz; ‘Marmara Üniversitesi borçları ödesin.’ YÖK’te kendilerine ‘o zaman siz de mütevelli heyetini bırakın. Marmara Üniversitesi yaptığı atamalarla burayı götürsün.’   ‘Yok’ diyorlar. ‘Mütevelli Heyetini bırakmayız.’ diyorlar.

Tezgah başka. Biz ne oradaki öğrencilerin ne de akademisyenlerin düşmanıyız. Hiçbir vakıf üniversitesinde bunların yaptığı gibi bir uygulama yok."

YORUMLAR

  • 0 Yorum