Erdoğan hangi isme 'kripto FETÖ'cü' dedi?

Abdullah Gül ve Ali Babacan partisi için AK Parti kulislerinin nabzını tutmaya çalıştım.

Erdoğan hangi isme 'kripto FETÖ'cü' dedi?
12 Mart 2020 - 09:13
AK Partilileri rahat gördüm. Parti yöneticileri değerlendirme yapmaktan kaçındı. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da muhatap almadı. AK Parti’de Davutoğlu ve Babacan partilerini hedef almama gibi bir eğilim var. “Biz vurdukça onlar büyür” diyorlar. Erdoğan, AK Parti grubunda bu konuya hiç değinmedi. İl başkanları toplantısında ise Babacan ve Davutoğlu partilerini “sözde oluşumlar” olarak nitelendirdi. “Yeni diye ortaya sürülen her sözde oluşum sadece AK Parti’ye olan ihtiyacı teyit ediyor, onun ötesinde bir işe yaramıyor. Davası inancı olmayanın, davası milleti olmayanın, davası ülkesi olmayanın sonu her zaman hüsran olmaya mahkûmdur. Bunlar zerre bizi ilgilendirmiyor” dedi. Erdoğan, bu değerlendirmeyi yaparken Ali Babacan partisinin kuruluş toplantısında konuşuyordu. AK Parti grubu olduğu için sosyal medyadan takip ettim. Ali Babacan beklediğimden öte uzun bir konuşma yaptı. Miting meydanlarında performansı nasıl olur bilemem ama kitleleri coşturacak bir havası yoktu. Ali Babacan’ın partisi, ilk günden yola çıkarken Abdullah Gül konusunda bir takiye yapmayı tercih etti. Gül ile Babacan arasında köprülerin atıldığı yalanını servis ettiler. İlk günden “maskeli siyaseti” tercih eden, şeffaf olmayan bir parti topluma nasıl güven verecek?

Herkes biliyor ki, vitrinin önünde Ali Babacan, vitrinin arkasında Abdullah Gül var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde  muhalefetin ortak adayı olması için, Gül’ün partisiz Cumhurbaşkanı adayı imajını korumak adına bu formül bulundu. Doğrudan Abdullah Gül’ü çağrıştıran Beşir Atalay gibi isimler kurucular kurulu listesinde yer almadı ama partiye katkı vermeyi sürdürecekler.

Gül’e yakın bir isim, “Abdullah Gül, Ali Babacan’ı kendisi gibi görür” demek suretiyle Gül ile Babacan’ın etle tırnak gibi olduklarını ifade etti.

AK Parti kulislerinde sıkça, “Onların ne yapacağı önemli değil. Önemli olan bizim ne yapacağımız” sorusu soruluyordu. Toplumun AK Parti’ye olan güveninin devam ettiği ama yanlış giden işlerin düzeltilmesini beklediği, partinin güvenlikçi politikalardan çıkıp yeniden reformcu günlere dönmesi gerektiği yönünde değerlendirmeler yapılıyordu. Ali Babacan’ın konuşması yeni bitmişti. Bir milletvekili, “Babacan’ın ağzı, muhalefet ağzı değil” dedi. Milletvekillerinin şaşırdığını görünce “FETÖ ağzıyla konuşuyor” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Babacan partisiyle çok ilgili durmadığını söylemiştim. Ali Babacan’la iplerin koptuğu görüşmede “Ümmeti parçalamaya hakkınız yok” demişti. Erdoğan’a, Babacan’ın partisindeki kurucuların isimlerini ilettiklerinde bir kurucu üye için “O kripto FETÖ’cü” demiş. Hem de üstüne basa basa... O isim bende ama sormayın, söylemem...





SİYASETTEN KORONA İZLENİMLERİ

KORONAVİRÜSÜN Türkiye’de çıkmasıyla birlikte artık yeni bir döneme girildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüsle ilgili önlemlere öncülük ediyor. AB’deki temasları sırasında da tokalaşmadı. Ellerini göğsüne götürmek suretiyle selamlaşmayı tercih etti. Erdoğan, güven mektubu sunan yabancı büyükelçileri kabulünde de prensibini bozmadı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki korona önlemlerini Emine Hanım’ın kontrol ettiği söyleniyor.

Dün Meclis’te AK Parti grubu vardı. Erdoğan, milletvekilleriyle tokalaşmadı, uzaktan selamlaşmayı tercih etti. Termal kamera ise Erdoğan’ın etrafındakileri sürekli olarak kayda aldı. Bakanlar, Erdoğan’la daha sık bir araya geldikleri için uzaktan selamlaşmaya alışmışlar. Ancak parti yöneticileri ve milletvekilleri için durum aynı değil. Kuliste karşılaştığım AK Parti yöneticilerinden biri, elini sürekli olarak göğsüne götürüp selam veriyordu. Şaşırdığımı görünce, “Biraz önce radara yakalandım, Cumhurbaşkanına elimi uzattım, ‘Prensibimizi bilmiyorsun herhalde’ diye beni uyardı. Bu tür selamlaşmaya alışmaya çalışıyorum” dedi. AK Parti milletvekilleri yeni selamlaşmanın adını “Diriliş Ertuğrul selamı” koymuşlar. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında kapsamlı bir “korona toplantısı” yapılacak. Ciddi önlemler geliyor.

Siyasi gözleme gelince, koronavirüsü de Erdoğan’ın hızını kesemedi. Erdoğan’ın hedefinde Kılıçdaroğlu vardı. Kılıçdaroğlu’na 2023’te Cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki çağrısını tekrarladı. ErdoğanKılıçdaroğlu’nu tahrik edip karşısına aday olarak çıkarmak istiyor. Ama Kılıçdaroğlu’nun gaza gelmeye niyeti pek yok.





12 MART'TA NE OLMUŞTU?

DEMOKRASİ tarihimiz aynı zamanda darbeler tarihi. Bugün 12 Mart muhtırasının 49. yıldönümü. MİT, Başbakan’a bağlıydı ama içinde yer aldığı darbeyi Başbakan Demirel’e bildirmemişti. Demirel’i arayan MİT Müsteşarı Fuat Doğu istifasını istemişti. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise kendisini seçtiren Başbakan Demirel’in telefonuna çıkmamıştı. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve kuvvet komutanları tarafından verilen muhtıra saat 13.00’te radyoda okunduktan sonra hükümet istifa etmiş, Türkiye karanlık bir döneme girmişti. O gün Meclis saat 15.00’te toplanıyor. Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Fikret Turhangil, muhtıra metninin okutulacağını söyleyince sadece Denizli milletvekili Hasan Korkmazcan itiraz ediyor. “Meclis böyle bir yazıya muhatap değildir” diyor. Korkmazcan’ın itirazlarına rağmen muhtıra Meclis’te okunuyor. Peki ne oluyor? Sivas milletvekili Kadri Eroğan, ısrarla bunun görüşülmesini istiyor. Ama başka bir destek bulamıyor. Zaten başkan da görüşmeyi açmıyor. Sanki hiçbir şey olmamış gibi milletvekilleri, İstiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümünde hamasi nutuklar atıyorlar.

12 Mart’ın tutanaklarını okuduktan sonra 15 Temmuz’da darbeye karşı verilen mücadelenin büyüklüğünü daha iyi anladım.  

Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi





[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum