Erkan Sevinç yazdı: UZAYDA ORYANTAL

Erkin Koray, “uzayda bir elektrik hasıl oldu, bütün dünyayı kapladı ve biz de büyük bir şans eseri o elektriğe denk geldik” sözünü sarf edeli çok zaman oldu. 60’larda tüm dünyayı sarmaya başlayan saykodelik müzik 1990’larla beraber yeniden dirilerek yoluna devam etti.

Erkan Sevinç yazdı: UZAYDA ORYANTAL
05 Kasım 2022 - 09:22 - Güncelleme: 06 Kasım 2022 - 11:06

 25 yıl önce İstanbul’dan çıkacak bir grup ise Türkiye’deki saykodelik müzik algısını baştan aşağı değiştirdi. Grup müziklerini 'Uzay yolu oryantal müziği' olarak lanse ediyor. Müzisyenler, konser sırasında rengarenk kostümler giymekte teatral ve törensel öğelerden yararlanmaktadır. Anadolu fikir ve görüşlerinin başını çeken alevi ve bektaşi inancından da etkilenen grup bu bağlamda evrensel müzik iradesine Anadolu fikrini de katmaktadır.

BaBa ZuLa’dan söz ettiğimi anladınız sanırım. Türkiye’deki ve yurt dışındaki saykodelik müzik algısını tamamen değiştiren grup 1996'da Levent Akman, Murat Ertel ve Emre Onel tarafından kurulmuş . Geleneksel Türk müzik aletlerini kullanırken yine Türk halk müziği usullerinden ve elektronik müziğin olanaklarından yararlanarak, kendi melodi, ritim ve sözlerini yaratıyorlar.

BaBa ZuLa, 1996 yılında Derviş Zaim'in “Tabutta Rövaşata” filmi için müzisyenlerden yeni müzikler istemesi sonrasında oluştu. Grup BaBa ZuLa ismini bu projeyle birlikte seçti. Grubun ilk albümü Tabutta Rövaşata için 1996'da kaydettiği özgün müziklerden oluşmakta ve albümdeki dört parçada filmde rol alan Ahmet Uğurlu, Tuncel Kurtiz ve Ayşen Aydemir'in de ses kayıtları bulunmak. 1999 yılında çıkan “Üç Oyundan Onyedi Müzik “albümünde ise Küçük Prens, Kurbağa Öyküleri ve Mutfak Kazaları adlı tiyatro oyunlarının sahnelemeleri için hazırlanan müzikler bir araya toplandı. Ralph Carney, Brenna MacCrimmon ve Selim Sesler bu albüme katkı sağlayan konuk sanatçılardan bazılarıdır. Grup 2001 yılında bu kez Ahmet Çadırcı'nın yönetmenliğini yaptığı “Renkli Türkçe” nin müziklerini albüm yaptı.

Peşpeşe gelen albümlerin sonuncusu “Hayvan Gibi” iki sene kadar önce yayınlandı. Diskografilerinin 12. albümü ve tamamen canlı olan ilk albüm kaydı olan 'Hayvan Gibi' bir 'konsept' albüm. Her parça adını başka bir hayvandan alıyor ve grup için önemli hikayelere sahip. Bu hikayeler albümün içinde aynı zamanda yapımcı olan Murat Ertel tarafından kendi çizdiği hayvanlar ve el yazısı ile anlatılıyor. En önemli özelliği ise, 'direct to disc’ yani plağa direkt kayıt teknolojisiyle bir tane bile kesme, biçme ve edit bile yapılmadan tek seferde kaydedilmesi. Albümde kendi tasarladığı elektro sazı çalan Murat Ertel'in başını çektiği ekip, Levent Akman (kaşık, ziller, makineler, elektronikler), Ümit Adakale (darbuka, davul,perküsyon) ve yine kendi enstrümanını tasarlayan Periklis Tsoukalas (elektrikli bariton ud, vokal)'den oluşuyor.

Murat Ertel “Belli bir coğrafyadan bahsedersek, İstanbul’dan başlamamız gerekiyor. İstanbul’da ikamet eden ve buranın kültürüyle yoğrulmuş insanlarız. İstanbul, bilindiği gibi, coğrafya olarak Asya ve Avrupa’nın bir geçiş noktası. Aynı zamanda dünyamıza egemen olan Batı odaklı kültürün içinde, Yunan kültürü temelli bir bakış açısı var. Yunanlı için de aslında Anatolia’nın ve bu toprakların, Doğu ya da oryantal kök olduğunu biliyoruz. Böyle bir durum da söz konusu ve Baba Zula da özellikle, geleneksel halk kültüründen besleniyor. İster müzikal olsun, ister diğer sanatlar olsun buradan besleniyor; fakat bu kültürün günümüzdeki karşılığı. Kendisi geleneksel olmasa da geleneksel. Hem müzikal değerler hem edebi değerlerden beslenen bir oluşum. Bizans kavramı 19. yy.dan sonra çıkmış bir kavram. Aslında Doğu Roma’dır. Ondan öncesi de var. Venedik, Ceneviz ve Doğu Roma kültüründen önce Yarımburgaz Mağarası dediğiniz zaman, çok çok eskilere giden bir kültür. Biz bunu Nuh Tufanı’ na kadar bağlıyoruz tarihsel olarak. Bu kutsal kitapların öncesine bile gidiyor. İlmiye Çığ’dan okuduğunuz zaman, bunun Sümer kültüründe de bir karşılığını buluyorsunuz. Hitit kültürünü de, Sümer kültürünü de buluyorsunuz içinde. Bize göre İstanbul zaten Nuh Tufanı’yla oluşmuş bir mekan. Aslında genel geçer olarak ilkel diye adlandırılan, ama bizim ilkel olarak adlandırmadığımız kültürlerden de beslendiğimiz kesinlikle söylenebilir”diyor.

BaBa ZuLa müziğinde bir denge var; hem sözlü, hem enstrümantal olarak. Şarkıların uzunluğu da çok farklı. 30 saniyelik parça da var, 8 dakikalık olan da. Müziğin bir sanat olduğuna ve bunda hiçbir şekilde kısıtlama olmaması gerektiğine inananlardanlar onlar. Çizim de BaBa ZuLa’ya çok yarıyor. Enstrümantal da olsa, her parçanın bir kavram etrafında anlattığı bir hikaye var. İnsanlar çizime bakarak orada ne anlattıklarını anlayabiliyorlar.

Grubun diskografisinde dinlerken en çok eğlendiğim şarkılardan birisi de Abdülcanbaz! Şarkı, 2011 yılında dinleyicisiyle buluşan “Gecekondu” albümünün açılış şarkısı. Oyuncu ve yönetmen Serra Yılmaz’ın da eşlik ettiği Abdülcanbaz, canlı performanslarında konser alanını ateşe veren parçalardan. Bazen uzay katlarında yaşantısını sürdüren Abdülcanbaz’ın en az onun kadar ünlü olan arkadaşları; Fettah, Gözlüklü Sami ve güzeller güzeli Cihanyandı Saliha ile yaşadıklarını konu eden çizgi roman, her konserde farklı hikayelerle karşımıza çıkıyor.

Bu arada ekleyeyim “Abdülcanbaz”ı yaratan çizgi roman/karikatür ustası 2011 yılında kaybettiğimiz Turhan Selçuk, Murat Ertel’in dayısı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum