Evrim kuramı, din, kehribar ve zeytinler

Elimde dün tamamladığım kehribar, “namı diğer” amber başlıklı bir baston var. Daha doğrusu oluşum halinde bir kehribar! Oluşması için 20 ya da 30 milyon yıl gerekiyor.

Evrim kuramı, din, kehribar ve zeytinler
10 Eylül 2019 - 08:53
İnsanoğlunun somut kanıtları bilinen 10-15 bin yılını özümseyebildiği bir çağda: Savaş çıkarıp milyonlarca hemcinsini kılıçla, topla, füzeyle yok ettiği bir dönemde, hobi olarak yaptığım reçine başlıklı bir baston, kehribarın oluşması için 20 milyon yıl geçmesi gerek! Yeni bir zeytin fidanı dikmekten farkı yok benim için. Dünyadaki en yaşlı anıt zeytin ağacı 4 bin 500, Türkiye’deki 1800 yaşında. Yani “semavi” peygamberlerden çok önce dikilmiş, ya da tohumları yere düşmüş zeytin ağacı var. Belki de, insanlar tarafından peygamber olarak anılan kişilere, bu yaşlı zeytinler ilham bile vermişlerdir. Zeytinin bu coğrafyada binlerce yıldır uygarlığın sembolü olduğunu düşünürsek…

Peygamberler ve semavi dinlerden önce bile uygarlığın simgesi olmuş bu “kutsal” ağacı bugün Soma’da, Kaz Dağları’nda, Göcek’te yok etmek isteyenler aslında, “uygarlıklara ve insanlara” saldırıyorlar.

Vahşi kapitalizmin siyasal İslam ile ortaklıkları bu felaketi getiriyor.

1990 sonrasının yeni ‘ürünleri’

1989’da Sovyetler Birliği dağılınca ABD (ve Batı) stratejistleri iki tezi birlikte dayattılar:

- Vahşi kapitalizmin “küreselleştirilmesi”

- Uygarlıklar arası diyalog adı altında, kültürel emperyalizm.

“Vahşi kapitalizmin küreselleştirilmesi” dayatması ABD önderliğinde kapitalizmin, “doğal küresel üstünlüğü için” seçilmişti.

Uygarlıklar arası diyalog (ya da çatışma!) ise yumuşak güç olarak Batı kültürel emperyalizminin aracı idi.

Fethullah Gülen’in de Vatikan’dan “geçirildiğini” unutmayalım! 90’lı ve 2000’li yıllarda kültürler arası diyalog “en gözde” toplantıları yapılan alandı, “Abant toplantıları” misali…

Türkiye Akdeniz ve Ortadoğu’da adeta “örnek ülke!” seçildi:

- Ulusalcı Ecevit’ler, Atatürkçü TSK ve Erbakan gibi, anti Amerikan, ama İslamcı (ve milli) odaklar hedef oldular.

“Yeni siyasal İslamcıların” yanına ve arkasına “Batıcılar” ve yeni liberaller monte edildi. FETÖ canavarı bunlara inşa ettirildi. Gardırop Atatürkçüleri de misafir aktörler olarak sahnede yerlerini aldılar.

Türkiye’ye dayatılan bu “misyon”, biraz farklı bir biçimde hâlâ sürdürülmek istenmektedir. Bu misyona ABD yanında, kısmen Rusya da dahil oldu. Washington ve Moskova arasındaki “gelgitler” bunun sonucudur.

Ülkenin (Meclis’i), askeri, bürokrasisi, diplomasisi ulusal ekonomik varlıkları ve değerleri saldırıya uğramıştır. Vahşi kapitalizm-siyasal İslam kıskacı ile ülke, bugünkü noktaya kademe kademe taşındı, hem de göz göre göre…

Zeytinlikler, Kaz Dağları, Petkim’ler, Seka’lar, Aliağa rafinerileri, demir çelik tesisleri, tank ve palet fabrikaları, Tekel, şeker fabrikaları ve diğerleri bu saldırının sonucudur: Uygarlıklar arası diyalog, dinler arası diyalog derken “yeni” siyasal İslamcılar bu tuzağa yavaş yavaş sürüklenerek bu noktaya geldiler: Suriye bataklığına ve Esad’la kavgaya giriş, işin son perdesi oldu.

Kaz Dağları, zeytin, Suriye, ekonomik kriz, Ege adalarının işgali bir “bütünün”, ayrı ayrı sanılan parçalarıdır.

Evrim kuramı, kehribarın 30 milyon yılda olduğunu söylüyor ama vahşi kapitalizm-siyasal İslam işbirliği, süreci 20 yılda tamamlamak istiyor.

Bu yazıyı yazdığım taş masanın üzerine tepemdeki zeytinden bir yaprak düşüyor, ortalık sessiz, sakin ve benim yanımda, 20 milyon yıl sonra kehribar olacak reçine başlıklı baston duruyor.

Akşam Canan Kaftancıoğlu’nun nasıl “cezalandırıldığını” içim ürpererek izledim, “her şey ve hiçbir şeyin” iç içe geçtiğini yaşamak beni bunaltıyor, zeytinin altında bile…

Evrim, din, kehribar, zeytin ve Canan Kaftancıoğlu, iç içe…

Erol Manisalı



YORUMLAR

  • 0 Yorum