22-23 Haziran 2023 tarihlerinde yapılacak olan seçimle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yeni başkanını ve yönetimini seçecek. Türkiye'de futbol üzerinden konuşmaya başladığınız anda sadece futbolu konuşmadığınızı futbolla birlikte ülkeye ve bu ülkenin pek çok kurumuyla da ilintili olan unsurları da konuşmaya başladığınızı fark edersiniz. Bu açıdan futbol kurumumun en üst organı konumundaki TFF başkanlığı ve yönetimi son derece önemli bir pozisyona karşılık gelir.

Milyonlarca futbolseverin yakından takip ettiği başta süper lig karşılaşmaları olmak üzere diğer alt liglerde ve kupa organizasyonlarındaki karşılaşmalarda yaşanan gelişmeler, her daim ilgiyi üzerinde toplamayı başarır. Cumhuriyetimizle yaşıt olan futbol federasyonunun yüzüncü yıl münasebetiyle yaşayacağı seçimin daha bir anlamlı ve bir o kadar da önemli olduğunu belirtmeliyiz. Hâlihazırdaki federasyon yönetiminin içinden geçmekte olduğumuz yıl ve bu yılın önemi ile ilgili olarak geleceğe taşınacak aktiviteler konusunda yetersiz kaldığı bir altı ayı geride bırakmasına karşın en azından geride kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmek kaçınılmaz bir zorunluluk olacaktır.

Türkiye'de futbol dendiğinde pek çok kişi ve gruptan söz konusu alana dair değerlendirmeler yapılmakta ve yaşananlara ilişkin çözüm yolları bir çırpıda sıralanabilmektedir. Buna karşın futbolun içinden geçmekte olduğumuz dönem içerisinde geçmişin alışkanlıklarının ötesinde bir aşama kaydettiği gerçeğini göz önünde bulundurduğunuzda, tüm bu iyi niyetli girişimler sadece afaki birer sözden ibarettirler. Bunun yerine ayakları yere basan ve sporun/futbolun içinden geçtiği aşamaları göz önünde bulunduran bilimsel temelli yaklaşımlara, bu dönemde önceki dönemlerden çok daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır.

Türkiye'de futbol federasyonunun hâlihazırdaki başkan adayı olma şeklinden başlayarak ilerleyen bütün aşamalardaki kapalı yapısının bir an önce değiştirilmesi gerekliliğini belirterek başlamak istiyorum. Var olan düzenek içerisinde geçtiğimiz dönemlerde futbolun içerisinden gelmiş olup yöneticilik yapanların dahi başkan adayı olabilme şartlarını yerine getiremedikleri görülmüştür. Demokratik yapılar içerisinde kendi vizyonuna ve projelerine güvenen adayların, seçim yarışı içerisine girebilmeleri ve kürsüde dertlerini anlatabilmelerine olanak sağlanır. Türkiye'deki var olan yapı içerisinde 313 delegenin 63'ünün imzasını toplayabilen bir kişinin adaylığı söz konusu olabileceği için bu durumda en fazla dört adayın çıkabileceği bir yarış olasılığı yaşanabilecektir ki bu bile son yıllarda hayata geçememektedir.

Süper Lig ve oradaki kulüplerin biri başkan ve altı delege ile temsil edildikleri bu sistem içerisinde şu an itibariyle 126 kişilik oyu bulunmaktadır. Bu ise var olan yapının üçte birinden fazlasının Süper Lig kulüplerinden oluşmakta olduğu anlamına gelmektedir. Alt liglere gidildikçe azalan delege sayısı bir anlamda var olan sistemin söz konusu futbol ligleri ile de ne kadar ilintili olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye'de futbolun ana sahnesi süper lig olarak lanse edilebilir ancak problemlerin tek yaşandığı yer Süper Lig olmadığı gibi çözümün de tek adresi Süper Lig ve oradaki kulüpler değildir. Bu açıdan yepyeni bir zihniyet değişikliğine ve ülke futbol anlayışını baştan aşağı değiştirecek bir bakış açısına ihtiyaç bulunmaktadır. İşte tam bu noktada var olan yapının içinde farklı aşamalarda bulunmuş olan ve halen akademisyen olarak da ülke sporuna/futboluna büyük hizmetler sunmayı sürdüren Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu'nun Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına aday olarak çıkma girişimini, çok büyük bir adım olarak değerlendiriyorum.

Sebahattin Devecioğlu

Her şeyden önce kendisinin yıllardır ülke futbolunda marka değeri, vizyon, misyon ve strateji demenin ötesine geçmeyenlerden çok daha fazla bilgi sahibi olduğunu gayet yakından bilenlerden birisiyim. Uzun yıllardır alana ilişkin yazılarıyla, kitap ve makaleleriyle katkılar koyan hocamızın, başkan adaylığı ile kamuoyu ile paylaştığı ülke futbolunun geleceğine yönelik fikirlerinin de ufuk açıcı olduğu kanaatindeyim.

Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu'nun 22 Mayıs 2023 tarihli başkan adaylığını duyurduğu basın açıklamasındaki öne çıkan bazı başlıklar şu şekildedir.

"Türk futbolunun problemlerine çözüm üretecek 'Türk Futbolunda Değişim ve Dönüşüm Projelerimiz;

- Türk Futbolunu Dünyaya Tanıtarak Marka Değerini Artıracağız,

- Türk Futbolu Şûrası Düzenleyeceğiz,

- Türk Futbolu Araştırmaları Enstitüsü Kurulacak,

- Türk Futbolu İnovasyon Merkezi Kuracağız. Araştırma ve Geliştirmeye Önem Verilecek,

- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunu'nun FIFA, UEFA Standartlarına Kavuşturulacak,

- Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, Alt Kurullar, Genel Kurullar ve Üye ( Delege ) Yapısı güçlendirilecek,

- Türkiye Profesyonel Futbol Liglerini Şirketleştirilecek,

- Türk Futbolu Altyapı Sistemi Geliştirilecek,

- Stadyumların Kulüplere Devirleri Sağlanacak,

- Türkiye Profesyonel Üniversite Ligi Kurulacak,

- Futbol Taraftar Gruplarına Yasal Statü Kazandırılacak,

- Taraftar Kontrollü Lig Kurulacak,

- Türk Dünyası Futbol Şampiyonası Düzenlenecek,

- Futbol Hakemliği Meslek Yüksekokulu Kurulacak,

- Anadolu da Kapanmış Kulüpleri Türk Futboluna Kazandırılacak,

- Kadın Futbolu Kulüpleri Desteklenecek ve Ligleri Güçlendirilecek

- Amatör ve Profesyonel Futbolcular ve Antrenörlere Sosyal ve Sigorta Güvencesi Sağlanacak,

- Türk Futbolu Yeni Yayın Platformu TFF + (Plus) Kurulacak,

- Engelsiz Futbol ( Ampute ) Projesi Geliştirilecek,

Deprem Bölgesindeki Kulüplerimizi Türk Futboluna Kazandıracağız”.

Türk futbolu ekosisteminin, profesyonel kulüplerden amatör liglere, gençlik, kadın ve engelli futboluna kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren çok sayıda bileşen oluştuğu vurgusu ile başlayan açıklamada futbolun diğer bütün paydaşlarına da yer verilmektedir. Metin içerisinde dikkat çekici olan şu cümle üzerinde gerçekten durmamız gerektiği kanaatindeyim:

"…Türk futbolunun kurtuluşu, Türkiye'deki futbol paydaşları ve faaliyetlerinin tamamının, dünyadaki gelişmelere uyum sağlayacak, objektif kriterlere dayalı, hesap verebilir, sürdürülebilir "futbol ekosistemi” içerisinde yer almaları ile mümkün olacaktır."

Türkiye'de futbolun ortak bir aklı harekete geçirecek ve bunu yaparken ayakları hem bilimsel zemine basmanın yanı sıra dünyadaki gelişmeleri de yakından takip edecek bir yönetsel anlayışa ihtiyacı bulunmaktadır. Futbol kulüplerinin ve onları temsil eden delegelerin, günü birlik çıkarların ötesinde bu ülkenin futbol kültürünün yaratılabilmesi için adımlar atmaları gerekmektedir. Bu seçimin ikinci yüzyıla başlayacak olan Türkiye Futbol Federasyonu açısından bir milat olacağı gerçeğini düşünerek hareket etmeleri ve kısa vadeli çıkarlar yerine uzun vadeli ülke futbolunun gerekliliklerinin harekete geçirilmesi adına kararlar vermeleri önem teşkil edecektir. Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu hocamızın bu doğrultudaki çabalarının ülke futbolu adına önemli bir adım olduğunu bir kez daha belirtmeliyim. Bugüne kadar ülkenin spor bilimleri alanında sesleri duyulmayan spor bilimleri fakülteleri ve Beden Eğitimi Spor Yüksekokulları için de Sebahattin hocamızın adaylığı büyük bir şanstır. Bu sayede ülkenin spor bilimcileri ile spordaki en etkili kurumunun birliği gerçekleşebilir.
 

Ahmet Talimciler

[email protected]