Görün bu felaketi artık!

Neredeyse her gün bir bonzai haberi var ekranda. Neredeyse her gün mübarek Ramazan ayında iftar için sofraya oturduğumuzda ülkenin bir köşesinden bonzai içip sokağın ortasına yığılan gençlerin haberiyle sarsılıyoruz.

Görün bu felaketi artık!
13 Haziran 2017 - 21:52
Şişli Camiinin önünde bir genç kendinden geçti, olay yerine gelen anne gözyaşlarına boğuldu.

Esenyurt’ta bonzai içen gencin aracı dere yatağına uçtu.

Mecidiyeköy’de bonzai içen genç dengesini kaybedip yere düştü. Olay yerine polis ve ambulans geldi.

Taksim Meydanı’nda bonzai içen genç yere yığıldı.

Bursa’da nöbet esnasında bonzai içen asker Mehmet D. hayatını kaybetti. 

Batman’da bonzai içen genç evinin yakınında yere yığıldı.

Tekirdağ Kapaklı’da bonzai içen genç yere yığıldı, olaya polis müdahale etti.

Geçen hafta Ümraniye’de bonzai içen on delikanlı ormanlık alanda kendinden geçmiş halde sere serpe uzanmış halde bulundu.

Dün, Taksim’de genç bir kız bonzainin etkisiyle kendinde geçti. Olay yerinde tesadüfen bulunan bir doktor “arkadaşımı da uyuşturucudan kaybettim” dedi.

Dün Taksim’de uyuşturucu satmak isteyen torbacılarla onlara engel olmak isteyen esnaf arasında çatışma çıktı, bir ölü iki yaralı.

Yüzlerce, binlerce olay.

Türkiye’nin her yerinden gelen, bir nesli nasıl kaybettiğimizin acı gerçeğini önümüze koyan haberlerle sarsılıyoruz.

Devlet, Burgazada’da piknik yapan gençlere helikopterlerle, onlarca polisle, baskın yapıp onları ormanlık alandan uzaklaştırmayı marifet sayıyor ama her gün bu milletin gözü önünde intihar eden gençliğin neden bu hale geldiğini, Türkiye’nin nasıl uyuşturucu baronlarının hegemonyasına girdiğinin sancısını çekmiyor.

Onlarla esnaf mücadele ediyor!

Küresel güç oluyoruz ya, Katar’ı, Suriye’yi, Irak’ı hizaya getirme çabasındayız, Ukrayna’ya müdahil oluyoruz, Somali’de bilmem ne tesisi yapıyoruz, ama kendi gençlerimizi, kendi gençlerimizin geleceğini unuttuk.

Suriyeli gençlere yardım etmekten kendi gençlerimizin nasıl bu kadar hızlı bir şekilde uyuşturucu batağına düştüğünü göremedik.

Oysa devletin gözü önünde, polisin gözü önünde, gençlerimiz uyuşuyor, uyuşturuluyor, bir bir sokağa düşüyor, bayılıyor, kendinden geçiyor, ölüyor.

Taksim’de bonzai içip yere yığılan genç kıza müdahale eden doktor feryat ediyor; “Arkadaşımı da bu illetten kaybettim, içine bağımlılığı artıran maddeler koyuyorlar, sonu ölüm oluyor!”

Aslında uyuşarak, bayılarak yere düşen kendinden geçen acınacak hale düşenler o gençler değil, devletin bizatihi kendisi.

Bu durumu görmeyen, her geçen gün daha da vahim bir hal alan bonzai, esrar, eroin felaketine sağır kalan yetkililer.

Devlet uyuşarak, gözleri önünde meydana gelen bu dramı görmeyince, ardından gençler uyuşuyor.

Uyuşmuş siyaset, uyuşmuş güvenlik politikaları, uyuşmuş milli eğitim ve sonunda uyuşan gençleri bir bir sokaktan topluyoruz.

Uyuşmuş gençleri musallaya yatırıyoruz.

Başkanlıkmış, büyük devletmiş, dünya devletiymiş, ekonomi zirve yapmış, geçin beyler;

Gençler gidiyor, gençler!

YORUMLAR

  • 0 Yorum