Haydar Dümen: Her kadın ve erkekte eşcinsel olma içgüdüsü var

Nöro-psikiyatr Haydar Dümen, "Erkek ve kadında 80 yaşına kadar teorik olarak cinsellik sönmez. Ama ilk zamanlardaki gibi olmaz. Kadın 90’a kadar bile gider" dedi.

Haydar Dümen: Her kadın ve erkekte eşcinsel olma içgüdüsü var
08 Mayıs 2017 - 10:51
"Her kadın ve erkekte eşcinsel olma içgüdüsü var" görüşünü savunan Dümen, "Her kadının içinde lezbiyenlik her erkekte de gay’lik var. Dokunmasını bildiğin her yerden ses çıkar" ifadesini kullandı.

"Bu ülkenin yüzde 50’si dudak dudağa öpüşmeyi bilmiyor" diyen Dümen, "Köyde karı-koca çocuk yaparken göbekleri birbirine değmesin diye minder koyuyor" diye konuştu.

Posta'dan Canan Danyıldız'ın sorularını yanıtlayan (7 Mayıs 2017) Haydar Dümen'in açıklamaları şöyle:

■ Yıllardır formunuz aynı, nasıl değişmiyorsunuz?

Ruhun ne kadar mutluysa, bedenin de o kadar mutlu olur. Eşim Gül Hanım bana çok iyi bakıyor.

■ Gül Hanım’la 24 yıldır evlisiniz, işlerinize katkısı büyük mü?

Gül benim sağ kolum. Hastaları çoğu zaman birlikte tedavi ediyoruz. O psikoloji üzerine yüksek lisans yaptı. Uzmanlığım çiftleri ilgilendirdiği için, Gül Hanım olmasa pratikte eksik kalırdım.

■ Cinselliği bu kadar rahat anlatıyorsunuz ama samimi bir poza ikna edemedim!

Ciddiyet başka bir şey. Toplumun bir kısmı bu halimize “atmosfere uymuşlar” diyerek bakar, diğer kısmı hoş karşılamaz. Kimseyi kırmamak lazım.

■ Bu kadar muhafazakâr bir ülkede cinselliği anlatabilmenin sırrı bu mu?

40 sene önce bu ülkede cinsel devrim yaptım. Halkın güvenini kırmamak lazım. Bunun için de bazı şeylere dikkat etmek gerek. Doktor olarak bana güvenmeliler.

■ Kullandığınız esprili üslup da bundan mı?

İnsanın kimliğinin ciddiyetiyle, ruhunun ise huzurlu ve eğlenceli kısmıyla ilgileniyorum. Bu yüzden mesajı verirken güldürü havasına sokup öyle veriyorum.

■ Fenomensiniz. ‘Haydar Dümen’ farkı ne?

Bir daha asla bir Haydar Dümen gelemez. Çünkü, tehditler dahil her şeyi göze alacaksın. Bunun dışında bilgi birikimin olacak. Mezopotamya’yı bilmeden, inanç cinselliğini bilemezsin. 2000 yıl önce resmedilen vajinayı, Afrika’daki cinselliğin tarihini bilmezsen böyle anlatamazsın. Beni farklı kılan bu sentezi yapabilmem ve cesurca anlatabilmem.

■ Cinselliği anlatmaya ne zaman karar verdiniz?

Bunu hedefleyerek çıkmadım, bir idolüm yoktu. Yıllar evvel araştırma için cezaevlerine gidiyordum. O zamanlar Erzurum’da hastanede çalışıyordum. Bir baktım ki suçların yüzde 20’si cinsellik üzerine.

"Dudaktan öpüşmeyi bilmiyoruz“

■ Sonra?

Yaptığım araştırmaları kongrelerde anlatıyorum, ilgilenen yok. Ama sorular hep cinsellik üzerine… Yıllar içinde bu konuda aranan isim oldum.

■ Cinsellik ve suç arasında sıkı bir bağ var mı?

Evet. İslam ülkelerinde alt neden olarak yüzde 100’e yakın bağlantı var. “Kadınıma baktın” diye adam öldürüyorsan, bunda bir gizem var. Yabancı ülkelerde kadın ya da erkek, iş yürümüyorsa “Seninle artık yapamıyorum” diyor ve ayrılıyor. Sosyal yapıları daha rahat.

■ Daha rahat ne demek?

Aslında tüm tarım toplumlarının sosyal ilişkileri sağlam ve düzgündür. Türkiye de böyleydi. Sonra toprağımıza kum karıştırdılar. Yoksa tarım toplumunda böyle baskılar, cinsel sorunlar, kadın-erkek ilişkilerinde bozukluklar ya da suçlar olmaz.

■ İnanç ve cinsellik arasında çok bocalıyoruz. Dengeyi nasıl koruyacağız hocam?

O dengeyi bulmak kolay değil, bazı şeyler yetersiz kalıyor. Bu ülkenin yüzde 50’si dudak dudağa öpüşmeyi bilmiyor.

■ O kadar mı?

Köyde karı-koca çocuk yaparken göbekleri birbirine değmesin diye minder koyuyor. Ona göre birleşmede göbekleri değerse, çocuk kusurlu doğarmış… Daha neler var!

"Seks hayatı 80’e kadar gider"

■ Seks yaparken kadın daha çok ses çıkarıyor, erkekte tık yok. Niye?

Çünkü kadın daha fazla duygulanıyor, zevk alıyor. Erkeğin bir tek penisi var. Kadının göğsü, vajinası, beli, kalçası, her yeri uyarılmaya, zevk almaya müsait. Siz çok kutsalsınız da, kıymetinizi bilen yok.

■ Erkek ve kadın için cinsellik kaç yaşına kadar gider?

80 yaşına kadar teorik olarak her ikisinde de sönmez. Ama ilk zamanlardaki gibi olmaz. Kadın 90’a kadar bile gider! Erkekte penis faktörü var.

■ Her kadın ve erkekte eşcinsel olma içgüdüsü var mı?

Evet var. Her kadının içinde lezbiyenlik her erkekte de gay’lik var. Dokunmasını bildiğin her yerden ses çıkar.

■ Her gün defalarca seks yapılır mı? Sağlıklı olan nedir?

Herkese göre değişir. Her gün de yaparsın. Ama çok seks yapmak bir süre sonra erken boşalma problemi yaşatır. Bir erkek düşün, kadının üzerinde 40 dakika bir şeyler yapıyor. İkinci, üçüncü daha kısa ve zor olur.

"Üç bin kadının hayatını değiştirdim"

■ Vajinismus rahatsızlığını bu ülkede siz keşfedip çözdünüz…

Yaklaşık üç bin kadının, yani üç bin çiftin hayatını değiştirdim. Özel bir buhar tekniğiyle çözdük. Eşim Gül’ün de psikolog olarak katkısı çok büyük. Kurtardığım her ailenin ortalama iki çocuğu olmuştur. Büyük gurur. Her doktora nasip olmaz!

■ Sizi en çok şaşırtan vakaları anlatır mısınız?

Bir kadın hastamın çocuğu 14 yaşına gelmiş ama hâlâ vajinusmustan kurtulamamış. Çift yüksek lisansı var, düşün. İki yıl her hafta psikoloğa gitmiş, vajinusmus yüzünden! Üç kez evlenip boşanan bir kadın hastam vardı, yine cinsel birleşme yaşayamadığı için.

■ Tuhaf yöntemler deneyip en son size gelenler oluyor mu?

Olmaz mı? Kadına “Kendi idrarınla yıkan, geçer” diyen mi ararsın? “Sen bana tüm çeyizini ver, yakıp sana külünü vereceğim, bu iş çözülür” diyen sahtekarlar mı görürsün! Neler neler! Kamyoncudan eter alan bile var, vajinasına sürmek için!

■ Bekaret, kızlık zarı hakikaten çok önemli bir şey mi? Korunması lazım mı?

Kızlık zarı, vajinanın doğal bir kalkanıdır. Belli bir yaşa kadar, vajinaya gelebilecek virüslerden, mikroplardan korur. 16-27 yaşından sonra rahimde başka mikrop öldürücüler gelişir, zara ihtiyaç kalmaz. Doğa böyle. Ama bizim akılsızlar bunu namus meselesi haline getirmiş. Kadın da bunu korumak için türlü numaralar yapıyor. Olacak iş mi?

■ Bunu yaşamayan kadın ne yapıyor?

Başka türlü tatmin oluyor. Böyle bir tuhaflık olabilir mi? Öyle de yaşanıyor seks! Peki kimi aldatıyorsun? Kendini.

"Öldürülecektim tabanca tutukluk yaptı"

■ Hiç tehdit aldınız mı?

Aldım tabii! Ooo, o kadar çok ki! Bir seferinde de tam öldürülecektim, tabanca tutukluk yaptı. Adam beni vuramadı.

■ Korktunuz mu?

Hayır, çünkü yanlış bir şey yapmıyorum ve cesurum.

■ Kaç hastayı yüz yüze tedavi ettiniz?

20 bini geçmiştir. Hastanede de uzun yıllar çalıştım. Gazete yazılarıyla, telefonla tedavi ettiklerimle birlikte bu sayı daha da fazla. Milyonları buluyor.

■ Erkekler mi kadınlar mı cinselliğe daha düşkün?

Kadınlar içten içe, erkekler dıştan dışa daha düşkün. İkisi arasında pek fark yok. Kadın fiziken daha fazla düşünüyor. Rujunuz, saçınız, güzelliğiniz hep bununla ilgili. İçinizde coşuyorsunuz, yaşıyorsunuz. Erkeğinki daha basit; o biriyle el ele tutuşup öpüyor, yetiyor.

■ Kadınlar mı fanteziye daha meraklı, erkekler mi?

Kadının direksiyonu erkekte, dış ve iç dünyada tatmin olamıyor. Duygu, fantezi ve sapkınlık konusunda kadın daha yoğun. Kadınların fantezileri erkekten daha fazla. Kadının her tarafı hisseder, oynar.

■ Merak ediyorum; erkekler mi daha çok zevk alır kadınlar mı?

Erkek boşalır ve biter. Kadın daha fazla zevk alır. Erkek tohum vermeye odaklı, o tohumu atar. Kadın, ister hamile kalsın ister kalmasın, bir hediye aldığı için mutluluğu, hazzı başka olur.

■ Evlilik aşkı hakikaten öldürür mü?

Tabii! En fazla üç-dört sene! Sonra biter, doğası gereği. Erkek tohum atacak. Aynı kadına kaç kere tohum atacak ki?

■ E, bu çok kırıcı değil mi? Çok eşlilik yani?

Ama doğasında o var. Yapsın yapmasın, ruhunda bunu yaşar. Ama kadının da anlaşılması gerek. Siz daha farklı yaratıklarsınız. Bir erkek kadına niye bakar ya da bir kadın erkeğe? Genetiği yüzünden.

■ Niye bakıyoruz hakikaten?

Erkek kadında dolgun göğse bakıyor, niye? İçgüdüsel olarak, “O çocuğa iyi bakar” diyor. İnce bel, birleşme sırasında kolaylık sağlar; hafif kalçası varsa doğumu kolay olur; saçları güzel ve sağlıklıysa hormonları güzel çalışır diye düşünüyor. Öyle programlanmış. Kadın da tohumu verecek güçlü, boylu poslu, hafif kıllı erkeğe bakıyor.

■ Sadakat, saygı, sevgi diye bir şey var. Bu zıtlıkları nasıl törpüleyeceğiz?

Bunun eziyetini, çilesini kadınlar çekecek. Erkekler de yalancı, gizli iş çeviren yaratıklar olacak.

"Aşkın ömrü sadece dört yıldır"

■ Evlilikleri bu dengede götürmek şehirde mi köyde mi daha zor?

Köyde devamlılığı daha mümkün. Orada işi bozacak bir tek televizyon var ama sosyal hayatı birlikte yaşıyorlar. Erkek kadınsız yemek yapamaz, kadın erkeksiz çarşıya gidemez.

Cinsellik bitse bile, kırsalda evlilik devam eder. Ama şehirde iş beyne kaldığında, arızalar çıkıyor. Şimdi bana dünyanın en güzel 20 yaşındaki kızını ver, en fazla yatarım. Ne konuşabilirim ki? Bunu kastediyorum.

■ Evliliklerdeki seks yaşamı ne alemde?

Türkiye’deki durum içler acısı! Erkeklerin yüzde 40’ı erken boşalıyor. Kadınların da yüzde 40’ı orgazm zorluğu çekiyor. Evliliklerin yüzde 90’ı çürük! Kimse bana bu yüzden kızmasın.

■ Kırk yıllık karısını, porno izlemeye ya da grup sekse zorlayan erkekler var! Şok!

Kadından bıkıyor, hep aynı yemeği ye, bıkarsın. Doğa sana “Bık!” diyor çünkü. Enerji istediği için fantezi arıyor. Genetiğimizde değişen bir şey olmadı ki. Doğaya bak, kediye, köpeğe, kekliğe, hepsi hâlâ farklı yerlere tohum atıyor.

■ Güzel kadın da aldatılıyor...

Güzel kadının aldatılmasına da şaşırma! Güzellikle ilgisi yok! Erkek hayatta başka türlü programlanmış Bunun güzeli, çirkini yok.

"Yazdıklarım yüzünden sürgün edildim"

■ Köyde büyümüşsünüz...

Evet. Köyümüzde ilkokul yoktu, başka bir köyde, başka bir ailenin yanında ilkokula başladım. Ailemi çok özlerdim.

■ Eğitiminizi nerede aldınız?

1948’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdim. 1958 yılında nöroloji ve psikiyatri dallarında uzmanlık diplomamı aldım. Kısacası tıp fakültesine girdiğimden bugüne 64 yıldır tıp kazanında kaynıyorum.

■ Sonra?

1965’te Taksim İlkyardım, sonra Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 1980 yılına kadar şef olarak çalıştım. O tarihte Cumhuriyet Gazetesi’nde “Akıl Hastalarının Teşhiri Doğru Değildir” makalemden dolayı Samsun’a sürgün olarak tayin edildim.

■ Enteresan...

Aynı gün isteyerek emeklilik dilekçemi verdim. Böylece en verimli yaşımda devlet hizmetim sona erdi.

■ Bu kariyerinize zarar verdi mi?

O tarihlerde 25 yıl muayenehane açmadım. Ama o dönemde kitaplarımla halkımızın bilinçlenmesi ve yüreklenmelerinde önemli bir rol oynamıştım.

■ Şimdiye kadar kaç kitap yazdınız?

Hali hazırda 23 kitabım var, yüzlerce de makalem bulunuyor.

■ Günlük hayatınız nasıl geçiyor?

Çok hareketliyim, hiperaktifim. Yerimde duramam, olabildiğince az yerim. Çok zor uyur, yataktan zor kalkarım.

■ Hayvan sevginiz de meşhur.

Tam bir karga aşığıyımdır, halen evde altı tanesi özgürce uçuyor. Akıl almaz bir karga eğiticisiyim. Muhabbet kuşum ve köpeğim var.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum