Her faciadan sonra biraz daha zor oluyor nefes almak…

Her kim olursan ol; bir pencerenin kenarında, aşağı sarkıttığın çarşafın ucunda, tek başına ölümle yüz yüze kalacağın gün mutlaka gelecektir bu ülkede

Her faciadan sonra biraz daha zor oluyor nefes almak…
24 Ocak 2025 - 09:56

Bir ülke adına daha acı, daha tükenmiş, daha bitmiş bir tablo olabilir mi bilemiyorum. Her faciadan sonra biraz daha zor oluyor nefes almak…

Yangın nedeniyle 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel

Siyaset bilimcilerin “insanın doğduğu ülkeyle arasındaki bağları kopartmak için ne yaşanması gerekir” sorusunun cevabını Türkiye’nin son 22 yılına bakarak bulmaları kolay olacaktır.

Tüm bu süreç o kadar taze, o kadar canlı, o kadar içimizde yaşandı ki, belki de her birimiz sadece kendi tanıklıklarımıza dayanan birer yakın politik tarih yazabilecek doneye sahibiz.

Ne acıdır, ne büyük bir acıdır ki ülke lime lime dökülüyor, gözlerimizin önünde.

Dayanacak, tutunacak, güç alacak tek bir sağlam yapı kalmamış…

Devlet tüm organlarıyla üzerimize üzerimize çökmekte.

Dün yeni doğan çetesiydi, ondan önce İsias Otel ve daha niceleri, bugün Grand Kartal…  Oralarda ölmediyseniz, hepsinin yarattığı ortak duyguyla boğulmaktasınız demektir…

Yapayalnızlık, güvensizlik, inançsızlık, endişe…

Sözün hükmü çoktandır yok, mücadele edelim, direnelim desen de yandık, bittik, öldük desen de bir.

Ne duyan var ne umursayan…

Ülkede yaşananların birinci dereceden mağduru olmayanlar da kahırdan, öfkeden, acıdan, endişeden delirmek üzere.

Genci, yaşlısı, fakiri, zengini belki de ilk defa bir konuda tartışmadan hemfikir: Bu ülkede en değersiz şey insan hayatı!

Ve bu ülkede birileri cebini doldursun diye çevrilen dolaplar bir gün bizi de, sizi de öldürecek!

Liyakatsizlik, cukkacılık, adam kayırmacılıkla içi boşaltılmış, işlevsizleştirilmiş kurumlar ve o kurumların koruyamadığı hayatlar.

Sorumlulardan hesap sorulamaz çünkü hepsinin sorumlusu finalde aynı adrese bağlanacaktır!

Sorumlulardan hesap sorulamaz çünkü bunun bedeli ağırdır!

Çocuklar ölür, çocuk cenazeleri gözlerimizin önünden kalkar…

İşte bir ülke çökmüştür, bir ülke lime lime dökülmektedir.

Son olayda misal, Belediye Başkanı’ndan Turizm Bakanı’na kadar tekmili birden sorumludur.

İşledikleri suçtur ama tek biri bile hesap vermeyecektir!

Çünkü artık burası yaşayanların hesap sorabildiği bir ülke değil, ölülerin sessizce hesabı sorulamadan gömüldüğü ülkedir!

Bölük bölük insanın öldüğü ve yok edilen hayatların o koca koca koltuklarda oturanlar için tek bir istifa nedeni bile sayılmadığı bir ülkedir burası.

Her kim olursan ol; bir pencerenin kenarında, aşağı sarkıttığın çarşafın ucunda, tek başına ölümle yüz yüze kalacağın gün mutlaka gelecektir bu ülkede.

Sıra mutlaka sana da, bana da gelecektir şüphen olmasın.

Çünkü bu ülke ‘en inançlı’ olduğu iddiasıyla gelip hayata dair ne kadar inanç dünyası varsa hepsini 22 senede paramparça edenlerce ‘yönetilen’ ve sadece onların hayatlarının kıymetli olduğu bir ülke hâline getirilmiştir.

Adaletin, ahlakın, etik anlayışların, insan hayatının değerinin anlamsız kılındığı bir ülkedir burası… Burada kimse işini yapmaz, herkes çıkarı için bile isteye ihmal eder, görmezden gelir eksikleri, hataları, çünkü sadece kendi cebini daha ne kadar doldurabileceği ile ilgilidir.

Bizler ise bu ülkeyi bile isteye, inatla terk etmemiş olanlarız.

Yetiştireceğimiz çocukların ülkeye aydınlık getireceğine inanmış, inatla bu inancımıza sarılmışız.

Fakat artık apaçık çocuklarımızı koruyamadığımız bir noktadayız.

Güvende hissetmeye ihtiyacımız var.

Umudu yeşertmeye ihtiyacımız var.

Yaşama ve yarınlarımıza dair öngörüye ihyacımız var.

Çocuklarımızı koruyabileceğimize inanmaya ihtiyacımız var.

İnsanız…

Ve korkuyoruz…

Çaresiz hissediyoruz…

Bir ülke adına daha acı, daha tükenmiş, daha bitmiş bir tablo olabilir mi bilemiyorum…

Her faciadan sonra biraz daha zor oluyor nefes almak.

Buradan yola devam edecek, umudu yeşertecek ne bulacağız, nasıl bulacağız onu hiç bilemiyorum.
 

Tuğçe Tatari

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum