Hüsnü Mahalli yazdı Ankara zorda

Kanal İstanbul tartışmalarının başladığı ilk günlerden bu yana ABD; Rusya’yı Karadeniz’de sıkıştırmaya çalışıyor.

Hüsnü Mahalli yazdı Ankara zorda
07 Aralık 2021 - 09:56 - Güncelleme: 07 Aralık 2021 - 21:38

Geçen süre içinde Romanya, Bulgaristan ve son olarak Yunanistan’da yeni üsler kuran ve var olan üslerini güçlendiren ABD, Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya almaya çalışıyor. Türkiye ve Baltık devletlerinin de NATO üyesi olduğu hatırlanırsa ABD bu davranışlarıyla Rusya’yı batı ve güneyden kuşatmayı ve Karadeniz’de boğmayı amaçlamaktadır.

Krizin merkezinde Ukrayna var.

Rusya’yı ‘Ukrayna’yı işgal etmeye hazırlanmakla’ suçlayan ABD ve müttefiği Batılılar, Kırım ilhakını bahane ederek Rusya’ya uyguladıkları ağır yaptırımları daha da ağırlaştırmayı ve Rus ekonomisini çökertmeyi planlıyorlar.

Moskova ise ABD ve müttefiklerinin olası askeri provakasyonlarına karşın bölgede çok büyük askeri yığınak yapmaktadır.

Rusya için Karadeniz bir ölüm kalım konusudur.

Durum böyle olunca bu konu her boyutuyla Karadeniz’de en uzun kayısı olan ve Boğazları kontrol eden Türkiye’yi yakından ve direkt olarak ilgilendirmektedir.

1-  Türkiye; NATO üyesi ve NATO ile ABD’nin Türkiye’de içinde atom bombalarının depolandığı askeri üsleri var.

2-  Türkiye; askeri konular başta olmak üzere Ukrayna ile yoğun işbirliği yapıyor ve SİHA’ları bu ülkeye veriyor.

3-  İdlib başta olmak üzere Suriye’de Putin’le “kavga eden” Erdoğan’ın Kafkaslar ve Orta Asya ile ilgili söylem ve politikaları Moskova’yı tedirgin ediyor.

Putin, Rus yetkililer ve Rus medyası bu tedirginlik ve kızgınlığı sık sık dile getiriyor.

Ankara’nın Suriye ve İdlib konusunda olduğu gibi Rusya’nın tepkilerini ciddiye aldığını sanmıyorum çünkü hala ABD’ye güveniyor.

Ankara; tersi yöndeki davranışlarına rağmen ABD’nin Rusya’yı hedef alan plan ve projelerinde Türkiye’ye ihtiyacı olduğuna inanıyor.

Soğuk Savaş yıllarında ABD ve NATO’nun “ön karakol” konumunda olan Türkiye “her kış komünizmin gelmesini” bekledi ama Sovyetler Birliği dağılınca bu kez Osmanlı anılarını canlandırmaya başladı.

Bu anılarla her yerde macera peşinde koşan AKP yönetiminde Ankara tv dizilerinde olduğu gibi herkesle baş edebileceğini düşünerek sürekli yanlış yapmaktadır.

Öyle olmasaydı herkese en ağır ifadelerle saldıran Ankara bu yöntemin işe yaramadığını görünce her şeyi unutarak kavga ettiklerine yalvararak “gelin barışalım” demezdi.

Aynı Ankara Trump ve Biden’ın kişisel olarak Erdoğan’ı hedef alan söylemlerine ve Erdoğan’ı kapıda bekleten Putin’e sessiz kalmazdı kalamazdı.

Bu böyle devam etmez ve etmeyecektir.

Biden’le Putin yarın görüşecek.

Dananın kuyruğu koptu kopacak.

Ukrayna başta olmak üzere konuşulacak konuların tümü dolaylı-dolaysız Ankara’yı ilgilendirmektedir.

Örneğin Suriye, Libya, Karabağ ve İran’ın nükleer dosyası.

Biden’ın Putin’le kavgası nasıl gelişir bilinmez ama her koşulda Ankara’nın işi zor görünüyor.

Pazar günkü yazımda Macron’un Katar, BAE ve Suudi Arabistan turunu anlatmıştım. Erdoğan dün Katar’da olduğu saatlerde BAE Ulusal Güvenlik Sekreteri Tahnun Bin Zayid (18 Ağustos’ta Ankara’da Erdoğan’la görüşmüştü) ve Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad dün Tahran’daydı. İran Cumhurbaşkanı Ali Reisi’nin ise bu ay sonu Şam’a giderek Esad’la görüşeceği konuşuluyor. Erdoğan ise dün Katar’a giderek müttefiği Temim’le durum değerlendirmesinde bulundu.

Bölgede çok enteresan gelişmeler yaşanıyor ama AKP yönetiminde Ankara’da kafa aynı.

Ankara; göreceli bazı kazanımlarla büyük zaferler elde edeceğini sanıyor.

Bu anlayış ve inancın işe yaramadığı ortada.

Bu iş CHP’nin Mersin mitingine katılanları saymaya benzemez!

Kılıçdaroğlu, Akşener, Demirtaş ve içerdeki “düşmanlarla” barışmak son 8 yılda en ağır ifadelerle yüklendiğimiz BAE, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Bahreyn liderlerine “gelin öpüşelim koklaşalım” demekten çok daha kolay.

Kolayı seçmediği sürece AKP değişmez.

Böyle bir AKP iktidarda kaldığı sürece Türkiye’nin riskleri çoğalır ve bu risklerin maliyeti karşılanamaz olur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum